Jungkook, yemeğini Taehyung'dan önce bitirmişti ve karşısındaki adamı izliyordu. Taehyung önündeki lezzetli tabağa oldukça odaklandığından izlendiğinin farkında değildi, bifteğini küçük küçük parçalara bölüp ağzına attığında dudakları bifteğin sosuna bulaşmıştı ve yanaklarını şişire şişire dudaklarını da öne çıkara çıkara yiyordu. Jungkook onun çok şirin olduğunu düşünüyor bir yandan da üç tarafları da büyük pencerelerle çevrili olduğu için batmakta olan güneşin ışığı esmer olanın teninde gezinip onu olduğundan çok daha masalsı gösteriyordu.
Jungkook kolasının pipetini ağzına götürdüğünde kafasındaki stresli düşüncelerle baş başaydı ve sinirini de ısırıp minik parçalar koparttığı pipetten çıkartıyor gibiydi. Şimdiye dek geçirdikleri günleri aklında tekrar ettirip dururken Taehyung'un kendisine soğuk olduğunu düşündü fakat bu aralarında bir sorun olduğundan kaynaklanan bir soğukluk değildi. Hatta bunu soğukluk olarak adlandırıp adlandıramayacağından da emin değildi, sadece Jungkook'un Taehyung'a yaklaşımı ve ondan beklediği daha doğrusu ondan görmeyi hayal ettiği muamale ya da onun kendisine duyduğu hislerin daha farklı olmasını umuyordu.
Bunun dışında kalan dost tavırları ya da her fırsatta kardeş oldukları gibi yalanlara başvurması onun kafasında kendilerini nasıl gördüğünün bir yansımasaydı. En azından Jungkook'un düşünceleri böyle şekillenmekteydi. Taehyung uzun süre üstünde kalan bakışlardan sonra bunu fark etmiş ve gözlerini kısaca yumup ağzındaki etin lezzetinde kaybolmuştu, gözlerini tekrar açtığında ise Jungkook'un hala kendisine bakmakta olduğunu görünce onun kendisini görüp görmediğinden emin bile değildi.
Dalıp gitmiş ve kafasında kaybolmuş gibiydi, Taehyung küçük olanın aklından neler geçirdiğini merak etti tam ona ne düşündüğünü soracakken restoranın kapısı açıldı ve içeriye zengin olduğu her halinden belli olan bir kadın girdi. Restorandaki tüm bakışlar uzun süreli veya kısa süreli olmak üzere oraya dönmüştü, Taehyung'un bakışları da oraya çevrildiğinde Jungkook'un gözleri ise hala Taehyung'un üzerindeydi. Kadın restoranın kapısını kapattıktan sonra garson hemen yanına koşmuş ve onunla konuşmaya başlamıştı, kadın krem rengi uzun montunu tam anlamıyla giymemiş ve omuzlarına kondurmuştu.
Beyaz dantelli uzun kolları zarifçe salınan ve hakim yaka gömleğiyle, karamel rengi dalgalı saçları, siyah kalem eteği ve siyah stilettoları ile bakışları alıkoyuyor, oradaki herkesin dikkatini cezbediyordu. Jungkook, düşüncelerinden Taehyung'un odaklandığı yeri merak ederek sıyrıldığında bakışları kadını buldu. Kadın, garsonla konuştuktan sonra daha önceden rezervasyon yaptığı masaya geçerken Taehyung'un gözlerinin hala kadında gezdiğini görünce rahatsızca yerinde kıpırdandı. Kafasındaki sokaklar onu hoş yerlere çıkarmıyordu, midesinin kasıldığını hissetmişti.
Jungkook, kadını izlemeye başladığında ona hasetle yaklaşmadı hayır. Kadının gerçekten güzel olduğunu ve bir sanat eseri gibi gözüktüğünü düşünüyordu o da fakat onun kafasını kurcalayan şey sırf daha güzel göründüğü için garsonun bile tavırlarının ona karşı değişmiş olmasıydı. Neden diye düşündü, neden daha güzel ya da daha yakışıklı diye, daha zengin ya da daha fakir diye ayrılıyor ki insanlar? Bu edinilen şey saygınlık değildi ki, üstelik öylece gözlerini dikip bakmak kadın için rahatsız ediciydi belki de. Gerçi bunları düşünürken kendisi de kadına odaklanmıştı ama farkında değildi, Taehyung'un gözleri nasıl da hemen kadını bulmuş ve uzun süre çekilmemişti.
Üstelik Jungkook'un buna karşı huysuzlanma ya da kıskanma gibi bir hakkı da yoktu, aralarında hiçbir şey yoktu ki. Jungkook kendi kendine alayla güldü, aralarında bir şey olma ihtimali bile yoktu belki, Taehyung zamana bırakalım derken zaman aramızdaki boşluğu arttırsın diye düşünmüştü galiba. Çünkü zamana bıraktıkları süreç boyunca yakınlaşmak ve birbirlerini tanımak bir yana sadece aynı süreci birlikte karşılayan iki yabancı gibilerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Midnight in Past
Fanfiction"Aman tanrım yırtık jean giyen birisi!" "Hey! Senin üstündeki gerçekten Nirvana tişörtü mü?" "İnanamıyorum oradaki gerçekten...o hakikaten gördüğümü sandığım kişi...olamaz değil mi? Biz geçmişte miyiz?" JJK | KTH