19: Michelangelo Aşkına!

43 4 89
                                    

Sihirli sözcükleri söylediğimizde geceleyin, kendimizi nerede bulacağımızı bilmiyorduk fakat bunun daha çok bir park, orman ya da buna benzer bir yer olacağını düşünmüştük çünkü şimdiye kadar deneyimlediğimiz şey buydu. Tam da bu sebeple önümdeki eski piyanoya şaşkınlıkla bakıyordum, piyanonun yer yer ahşap boyası kalkmıştı ve sağ ile sol yanlarında bulunan şamdanlardaki mumlar kadar şamdanların kendisi de yamulmuştu.

Soldaki şamdanın altın yaldızlı direkleri arasından örümcek ağı sarkıyordu ve Jungkook da yanımdaki taburede sessizce oturuyordu. Sol yanımızdaki sütunun üstünde Michalengelo'nun Gece heykelinin bir taklidi ve sağ tarafımızdaki sütunun üstünde ise Gündüz heykelinin bir taklidi duruyordu. Heykeller cam korumaların içerisinde yer almalarına rağmen örümcek ağlarının onlara doğru da yol almakta olduğunu görüyorduk ve kafamdan ise tam anlamıyla boka battık düşüncesi geçiyordu.

Piyano çalmayı ne Jungkook ne de ben bilmiyorduk ve niçin burada oturduğumuza dair de bir fikrimiz yokken önümüzdeki piyanonun da zaten işler durumda olduğunu düşünmüyordum. Fakat asıl endişe verici olan bu değildi...İçinde bulunduğumuz ve birden bire kendimizi bulduğumuz odada yalnız değildik, sesimizi çıkarmadıkça görünmez olabileceğimizi düşünüyor falan olmalıydık fakat farkedildiğimiz an bizim canımıza okuyacaklarını düşünmekteydim. 

Arkamızdan gelen bir gürültüyle beraber birinin masaya kitap fırlattığını tahmin etmiştik, Jeon ile buluşan gözlerimiz geriye dönmemek konusunda ısrarcıydı. Gergin bir şekilde başını eğmiş Gece heykeline bakarken Michalengelo'nun eserlerinin bizi karşılaması hoştu fakat zamanda o kadar geriye gitmişsek bundan pek memnun kalmazdım. Bunların da birer taklit olmasından ötürü zamanın o kadar da geçmişte geçmemesi için içimden binlerce dilekte bulunuyordum. En azından İtalya'da olduğumuzdan emindik, benim hayallerimin ülkesindeydik fakat o kadar endişe içindeydim ki buna mutlu olmayı bırakın diken üstünde oturuyordum.

Eğer siz de birden bire gözlerinizi bir piyano taburesinin üstünde, loş ve eski bir odada açsaydınız eminim siz de bunu pek hoş karşılamazdınız. Üstelik tekrar etmek istiyorum ki YALNIZ DEĞİLDİK. Arkadan gelen tok bir ses "Dostum size söyleyeceğim tek şey bir daha o inşaat sektörününe adım atmayacağım olur!" dedi, daha ince bir ses ise "Zaten kimse senden bunu talep etmiyor Salvatore!" diye biraz agresif bir sesle cevapladı onu.

Sert olan bir başka sesle beraber aklımdan bu farklı üçüncü ses odada en az üç kişi var demiştim "Ah senin için konuşması kolaydır tabii ki on bir yaşındaki beste dehası!" diye neredeyse azarlar bir biçimde konuştuğunda ise tartışmaya yeni bir ses daha katıldı "Sırf kendinden küçük diye ona bağırmayı kes faşist ahmak!" Biraz önce konuşan her kimse daha da sinirlenerek "Renato, dostum olman bana sürekli bu şekilde hakaretler etmen anlamına gelmez kendine gel yoksa ben seni kendine getirmesini bilirim"dedi.

Öksürerek konuşmaya dahil olan adamın sesi hepsinden daha yaşlı çıkıyordu ve onun konuşmasıyla beraber keskin bir tütün kokusu sarmıştı etrafı, anlaşılan pipo içiyordu "Bana bakın beyinsizler! Hepinizden büyüğüm diye ahkam kesmek hiç bana göre değil fakat böyle devam ederseniz dördünüzü birden ayağımın altına almaktan çekinmem! Biraz sakinleşin"dedi. 

Fırtına gibi yanımızdan geçip giderek Gece heykeline yaslanan adam "Tekrar kadere tutsak olmak istemiyorum, ilk kez şiir kitabımı bastırmaya bu kadar yakınım ve bunu batırmak istemiyorum"dedi, biraz önce konuşan ihtiyar da elindeki pipoyu tutarak ona yaklaşıp elini omzuna koyarak pat patladığında "Salvatore, soğukkanlı olmalısın. Seni en iyi ben anlarım bilirsin, şair şairin derdinden anlar ve hissini hisler ama Giorgio'nun dediği de doğru, risk almadan hiçbir sonuca varamayız.

Kendine kötü ihtimalleri düşünerek işkence etme"dedi. O sırada içeri dolan serinlik ve gün ışığıyla ortamdaki sokak kapısının açıldığını ve hemen kapandığını işitmiştim, dışarıdan yağmur sesleri geliyordu ve tam şuan neyin tartışmasını yaptıklarını ve bize neden hiçbir şey söylemediklerini merak ediyordum. Ki bu merakım giderildi, yaşlı adam piposundan derin bir nefes çektikten sonra benim yanıma geldiğinde tıpkı Salvatore diye hitap ettiği kişiye yaptığı gibi elini omzuma koydu "Renato'nun talebesi"dedi bana sesleniyordu!

Midnight in PastHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin