13. Central Park:Bölüm Bir

50 6 141
                                    

Jungkook, Taehyung'un uyumasını izlerken sadece bir gün daha geçireceğiz ve biraz daha fazlası diye düşünüyordu. Fakat sonrasında bir şekilde sona erecekti öyle değil mi? Tüm güneşlerin batışında yanında olamam, dinlediği tüm müziklere eşlik edemem, her yağmuru onunla karşılayamam ve bir gün mutluluğunu izlemek zorunda kalırım. Bensiz mutlu oluşuna bakar ve yine de gülümserim, o mutlu diye. Yanaklarını sıktıramam, istediğim şarkıları ona dinletemem, evimizin bahçesine çiçekler ekemeyiz...

Jungkook düşünmeyi bir an olsun bırakmıyor, olumsuz ihtimaller karahindibalar gibi zihninin bir köşesinden diğer köşesine uçuyordu. Bugün bir anıydı, yarın da bir anı olacaktı ve tüm bunlara sadece bu gözle bakıyor olmak genç çocuğun kalbini daha fazla kırmaktan başka işe yaramıyordu. Bu yüzden uyumaya çalıştı, gözlerini yumdu fakat uyuyamadı yine de kendi kendine bir karar verdi. En azından bulunduğu zamanın tadını çıkarmalıydı, şimdiyi olsun kalbinde bulutlarla taşımalıydı.

Gözleri uzun süre kapalıydı fakat bir ara Taehyung kıpırdanmış, yerinde dönmüştü yine de Jungkook gözlerini açmadı. Taehyung'un doğrulduğunu hissetti ve yatakta kulak tırmalayan bir gıcırtı çıktı, usulca yorganı Jungkook'un üstüne örten Taehyung karşısında Jungkook gözyaşlarını tuttu. Biri sırf üstünüzü örtüyor diye size seviyor demek değildi, buna kapılmaması gerekirdi.

Central Park'ın içerisinde dolanırken fotoğraflarda ve videolarda gördüklerinden çok daha az kalabalık olduğunu düşündüler, bunun dönemle ilişkisi olup olmadığını tartışıp sonra kalan paraları bitene kadar zamanda yolculuk yapmamaya karar verdiler. Yani paraları bitene kadar özgürdüler, belki iş bulmakla falan uğraşabilirlerdi fakat bunun ne önemi vardı ki? Ne de olsa kısa süre sonra ayrılacaklardı ve burda kazandıkları para sonrasında çok da işlerine yaramayacaktı bin yıl geriye de gidebilirlerdi nihayetinde garantiye alabilecekleri hiçbir şey yoktu bu yüzden en iyisi bugünün tadını çıkarabildikçe çıkarmaktı.

Taehyung yere eğilip bulduğu bir karahindibaya üflerken Jungkook da onun üflediklerini izledi ve tebessüm etti. Yürümeye devam ettiklerinde Jungkook kalbinin kendisini sevmeyen biri için de atabileceğini anlamıştı. Tadını çıkaracaktı değil mi? O zaman çıkarırdı, bir anlık cesaretle birden neşeyle Taehyung'un koluna girdi, Taehyung şaşırsa da sesini çıkartmadı. Jungkook birden bire bağıra bağıra şarkı söylemeye başladı, Taehyung ona derin bir iç geçirip bıkmış gibi bakarken Jungkook buna hiç aldırmayıp bu kez hafif hafif kafasıyla ve omzuyla da ritim tutmaya başladı.

Jungkook kafasını Taehyung'un omzuna yaslarken sanki çok romantik ve slow bir şarkı söylüyormuş gibiydi fakat bu hareketli bir parçaydı, Taehyung'un çocuğun sesinin çok güzel olduğunu düşündü ve şarkıyı kesmedi. Jungkook ise neşesini bir an olsun bozmamıştı "I hear your heart beat to the beat of the drums. Oh, what a shame that you came here with someone. So while you're here in my arms. Let's make the most of the night like we're gonna die young

Sonunda ise Taehyung gülerek "Tanrım insanlar hala kasetten müzik dinliyorlar Jungkook en azından henüz çıkmamış bir şarkıyı ve hatta doğmamış birinin şarkısını söylemeseydin" demişti. Jungkook ise "Belki de bugün hayattaki son günümdür, boşversene"diye cevapladı onu. Taehyung kaşlarını çattı "Böyle şeylerden bahsetme"dedi, Jungkook ise bu kez gözlerini kısıp dudaklarını büzmüş "Aman tanrım Taehyung yoksa benim için korktun mu sen?"dedi, Taehyung ise bu zaten oldukça bariz bir gerçekmişçesine "Elbette senin için korkuyorum Jungkook illa ortaya çıkarıp her şeyi açıkça söylemem mi lazım benim?"dedi.

Jungkook kafasını hevesle sallayıp "Evet evet ortaya çıkarıp açıkça söylesene neden çekiniyorsun ki?"dedi, Taehyung ona bir süre donuk bir bakış atıp ardından da batmakta olan güneşi gösterip "Haydi güneş batmadan göle gidip kazlara ve ördeklere ekmek verelim"dedi. Jungkook "Buranın simgesi ne ki? Buranın sembolü olan bir şeyi yaşamadan gitmek istemem"dedi, Taehyung "Sembollere bir takıntın falan mı var? Fransa'dayken de ilk olarak Eyfel'den bahsetmiştin"dedi. Jungkook "Yoo sembollere takıntım falan yok ama seviyorum da böyle şeyleri"dedi, Taehyung göle giden işareti okurken ve adımlarını oraya yönlendirirken Jungkook hala kolundaydı.

Midnight in PastHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin