7.BÖLÜM

46 13 1
                                    

"Salon'un ortasında öylece durmuş bekliyordum..
"VICK!" Bu annem'in sesiydi.. kapımızı yumruklayan adamlar.. kapıyı tutmaya çalışan babam.. "Alberta joe'yi buradan hemen götür ben onları oyalarım." Annem beni kucakladığı gibi odaya dolabın içine sakladı. Neyden saklandığımı bile bilmiyordum sadece dışarıdaki seslere odaklamıştım. Kapıyı kırıp içeriye girdiklerinde vuruşma seslerini duydum ama o kadar korkmuştum ki beni bulamasınlar duymasınlar diye nefes bile alamadan öylece kalakalmıştım. En sonunda bayılmışım. Uyandığımda artık ne bir annem nede bir babam vardı.. gitmişlerdi.. beni öylece bırakıp gitmişlerdi..."

Yerimden sıçrayarak uyandım. Kan ter içinde kalmıştım. Boğazım kurumuştu. Uyurken ağlamış olduğumu daha yeni fark ediyordum. Nefes nefese kalmıştım.. kalbim yerinden çıkabilecekmiş gibi delicesine atıyordu. bir bardak su alabilmek için dönmüştüm ki burada olduğunu bile yeni fark ettiğim Marcus'la göz göze geldim. "Marcus? Burada ne yapıyorsun? Bir şey mi oldu? elin daha iyi mi?" dün olanları hatırlayınca rüya'nın etkisinden yavaş yavaş kurtulmaya başlamıştım. "Asıl sen nasılsın joelle? Dün akşam gayet iyi görünüyordun! kötü bir rüya gördün sanırım?" Bu iğneleyici davranışlarını ve alaycı bakışlarını ilk başta anlamamıştım. Ama sonra dün gece will ile olan olaylar aklıma gelince biraz utandım. Marcus bizi görmüş müydü gerçekten? Biliyor olsa da bu onu ilgilendirmezdi. Will'e olan olayları savunacak değilim ama marcus'a da bana karışma hakkı tanımazdım. "Sanane bundan?" Oturduğu yerden bir anda kalkınca bir an korktum ama gelip hemen önüne oturdu. "Ben sana yakın olamazken onun sana yakın olmasına nasıl izin veriyorsun? ADAMLA DAHA DÜN TANIŞTIN!" ... Ben sana yakın olamazken mi? Bu kadarı da fazlaydı artık tamam sakin bir hayatım hiç bir zaman olmadı ama bu kadarı gerçekten fazlaydı ayağı kalktığım gibi kapıya doğru ilerledim tam açıp çıkmadan önce marcus'a döndüm. "herkes benim izin verdiğim kadar bana yakın!" Aramıza duvar ördükten sonra gitmek için kapıyı açıp çıkacaktım.. marcus kapıyı benden hızlı davranıp kapatmamış olsaydı.. "Ben senden izin falan istemiyorum! O herif şerefsizin teki ve illa biri ile yakın olacaksan o kişi ben olurum." Bu söylediklerini daha kabullenememiştim bile. Marcus yüzünü yüzüme yaklaştırdığı anda koridorda yankılanan Gratia'nın sesi resmen hayatımı kurtardı. Adının anlamını şu an sonuna kadar taşıyordu. Tanrıdan bana verilmiş bir lütuftu. Kendimi toparladım ve marcus'u itip kendimi odadan dışarı attım.

"Ah! Joelle demek uyandın bende sana bakmaya geliyordum!" Yüzündeki her şeyi biliyorum ifadesi ve muzip gülümsemesi odadan çıkan marcus'u görmesiyle tuzla buz oldu. "Gratia buradan bir an önce gidebilir miyiz? Sorularını sonraya sakla!" Marcus'un üzerine diktiği bakışlarını zar zor çeken gratia'yı sürüklercesine çekiştirerek alt kata indim. Salonda oturan will hemen bizi fark etti ve bana bakıp sırıtmaya başladı ama arkamdan gelen marcus'u görünce onun da suratı düştü. Ben uyurken neler olmuştu burada? Neyse işe gitmem lazımdı artık bu saçmalıklara daha fazla ne vaktim ne de sabrım vardı. Bir an önce gitmek istiyordum. Bir anda sanki dünya tersine dönmüştü. Yapmam gereken onca iş varken burada sadece zaman kaybediyordum. İşe gitmem asıl hedefim için çalışmalarıma devam etmem gerekiyordu. Will yanıma geldi. "Neler oluyor? iyi görünmüyorsun? Marcus bir şey mi yaptı sana yoksa!" Son soruyu benden çok marcus'a soruyor gibi görünüyordu. "Gayet iyiyim artık evime ve işime gitmek istiyorum o kadar. Hadi beni şu polislerden kurtaralım!" Göz devirdim ve dış kapıya doğur ilerlemeye başladım bile... kimse gelmez diye düşünüyordum ama herkes geldi! Bugün herkes bir garipti ama kimseyle uğraşacak durumda değildim. Will'e onunla gideceğimi belirten bir işaret yaptım ve arabaya bindik. Arabaya binerken kendi arabamı ne kadar özlediğimi o an fark ediyordum. Kafamın içinde hala bir kaç saat önce gördüğüm rüya dolanıp duruyordu... yıllardır ailemden hatırladığım tek şey o anlardı... o konuşmalar... komşularımın beni bulması... kimsesiz olarak büyümek... yetimhaneden çıktığım günden beri ailemi arıyordum... Bu insanlar yüzünden yeterince zaman kaybetmiştim zaten! Artık geri dönmem gerekiyordu.

Vakit Sandığından Da GeçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin