frederick'in daha yeni çözdüğü bileklerimi ovalayarak suratımı büzüştürdüm. şu kollarım, bileklerim gerçekten çok acıyordu her yerim morluklar içerisindeydi. zaten beyaz tenli olmam yetmezmiş gibi daha da çok canımı acıtmaları da cabasıydı. her şeyin bir an önce olmasını ve bitmesini istiyordum. frederick, tom ve diğerleri gibi ben de hızlı adımlarla yürümeye başladım. sonunda etrafıma baktığımda bir sürü takım elbiseli adamın olduğunu fark ettim. köle taciri, mafya tipli adamlar, adam öldürmem, will ve marcus'un ölümü her şey üst üste geliyordu ve şimdi de bu. daha neler olacaktı kim bilir. artık iyice sıkılmaya başlamıştım bu işlerden. frederick'in durmasıyla ardında biz de durduk.herkes başını eğmiş bekliyordu. sanki karşılarındaki adam tapılası biriymiş gibi. herkes kafasını eğmiş beklerken frederickle göz göze geldik ve benim de eğilmemi işaret eti ama tabii ki de eğilmedim. beni buraya bir suçum yokken ve zorla getirmeleri ve sevdiğim insanları öldürmeleri yetmezmiş gibi bir de boyun mu eğecektim! yok daha neler! benim eğilmediğimi gören 50'li yaşlardaki adam bana doğru yaklaşmaya başladı. orta yaşlı olmasına rağmen yaşlanmaya yüz tutmuş gibi değil de daha dik duruşlu kendinden emin bir görüntüsü vardı. gerçi benim de emrim altında bu kadar adam çalışsa ben de böyle olurdum. düşüncelerime hakim olamadığım gibi gözlerime de hakim olamamıştım sanırım çünkü adam dibime kadar geldi ve ilk defa biri ile göz göze geliyormuş gibi şaşkındı. kim bilir adama nasıl bakıyordum.
"demek şu meşhur Joelle Observer sensin ha!"
aklımda bir sürü küfür dolanıyordu ama frederick'in girerken söyledikleri aklıma geldi ve bir süre daha yaşamak için bu herifin egosunu pohpohlamaya karar verdim.
"EVET! benim!"
bir an ne kadar sesimi ayarlayamamış olsam da sonradan hızla toparladım. yaşaman lazım joelle kendine gel!!!
adam beni baştan aşağı süzdü ve suratını buruşturdu. sonra nazikçe bileklerimi tuttu ve yavaşça kaldırıp inceledi.
"bunlar burada mı oldu? TOM, FREDERİCK! SİZE MİSAFİRİMİZE İYİ DAVRANILACAĞINI GAYET İYİ AÇIKLADIĞIMI DÜŞÜNÜYORDUM!"
tam ben araya girip açıklama yapacaktım ki will ve marcusu vuran şerefsiz çenesi yamuk adam araya girdi ve beni bastırdı.
"Şey Gwen bey biz iyi davranıyorduk ama hanımefendi yolda biraz olay çıkarttı."
kendimi daha fazla tutamadım ve ben de konuya daldım.
"şerefsizin biri arkadaşlarımı vurup öldürürken biri de beni zorla arabaya sokarken ne yapmamı bekliyordunuz acaba?"
Bileklerimi adamın ellerinden çekip kurtardım ve bir adım geriledim.
ben neler olduğunu göremeden havada bir tokat sesi yankılandı. öyle bir sesti ki benim bile canım yanmıştı kafamı kaldırdığımda Gwen beyin hatsize bir tane vurduğunu gördüm. etrafındaki adamlardan birine başıyla işaret yaptı ve adamlar adını bilmediğim adamı kollarından tutarak dışarıya sürükledi.
"joelle lütfen bunların kusuruna bakma gel şöyle."
bu işte bir şey olduğu belliydi. ama ne yazık ki bir şeyden haberi olmayan sadece yazar olan bir kızı kaçırmışlardı. gösterdiği yere oturum ve benimle konuşmaya sorular sormaya başladı.
bana sorduğu her soruya bilmiyorum, bir fikrim yok, benim işim sadece makale yazmak, bana ne adres verildiyse onu yazdım gibi cümlelerdi. adam iyice sinirlenmeye başlamıştı ve benim de çok sakin olmayı başardığım söylenemezdi.
"SANA SON KEZ SORUYORUM JOELLE! O ADRESİ NEDEN YANLIŞ YAZDIN?"
"YAHU BİLMİYORUM BE ADAM! BANA NE VERİLDİYSE ONU YAZDIM!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vakit Sandığından Da Geç
Teen Fictionaşk, tutku ve intikam... fazla merakın sonlarını getirdiği bir aşk hikayesi...