16. Bölüm

19 11 1
                                    

*2 saat sonra*

marcus benim mutfağa gitmemin ardından biraz daha olay çıkarmış dün gece olan olaylar yüzünden beni merak edip geldiğine pişman edilmişti. frederick ise daha güzel bir şekilde bir saatin ardından çok konuştuğu için resmen evden kovulmuştu. çıkmadan önce kapıda yine beni öpüp ardından will yakalayamadan hızla arabasına kaçmıştı.

"seni bu kötü kraldan kurtarmak için geri geleceğim güzelim." diyip hızla uzaklaşmıştı.

sonunda evde will ile baş başa kaldığımda yaşanan onca şey ve beni tek başıma bırakması yetmezmiş gibi bir de avm de olanlar ve her şey tek tek aklıma geldi ve yüzümdeki gülümseme hızla solup gitti.

"neyin var joelle bir yerin mi acıyor? ah! doğru ya her yerin ağrıyordur senin."

koşarak mutfağa gitti ve ardından elinde bir bardak su ve ağrı kesici ile geri geldi. elindekileri yavaşça aldım ve ilacı içtim.

"frederick'le aranın düzelmesine sevindim."

oturduğu yerde kıpırdandı ve yüzüme bakmaktan çekiniyormuş gibi ayaklarına bakmaya başladı.

"dün akşam olanlar için özür dilerim joelle, seni öylece bırakıp gitmemem gerekirdi ama chloe hedefimiz olan adamın kızıydı. ve... eski sevgilimdi de... ama ona karşı hiçbir şey hissetmiyorum yemin ederim. sadece seni seviyorum joe'. frederick'e de gelince.. yıllardır görüşmüyorduk. ve seni kaçırmıştı.. beni de vurdu! akşam senin yanında görünce deliye döndüm joelle."

gözlerimin içine yalvarır gibi bakıyordu ve bir umut doluydu sadece bana daha yakın olabilmek için onay bekliyor gibiydi ve ben de o onayı verdim. bir şeylerle savaşmaktan yorulmuştum. ne kadar kaçmaya çalışırsam o kadar zarar görmekten ve daha çok olayların içine çekilmekten de yorulmuştum. bu nedenle anlattıklarına sadece başımla anladığımı belirten bir işaret yaptım ve omuzlarımı silkip ayaklandım.

"ben çok acıktım ne yiyeceğiz."

böyle bir tepki vereceğimi hiç beklemediği kesindi. ilk başta gözlerini kısıp suratımı incelese de sonunda o da ayaklandı ve tam önümde durdu. yüzüne bakabilmek için başımı kaldırmak zorunda kalmıştım.

"sen ciddi misin? bağırıp çağırırsın diye düşünmüştüm."

"zaten yeterince yorgunum! senin ile savaşacak halde değilim. ama biraz daha yemek yemezsek fikrim her an değişebilir."

dediklerimle kahkaha atmasını beklemiyordum. bir hayli sevinmiş ve rahatlamıştı. elimden tutup beni mutfağa sürüklemesine izin verdim.

"ee? ne yemek istersin?"

uzun uzun düşünüyormuş gibi yaptım. sonunda aklıma yanmış omleti gelince kahkaha attım.

"komik olan ne?" dedi oyuncu bir kızgınlıkla.

"aklıma en son ki mutfak faciamız geldi. yanık omletin ve benim şekerli menemenimin mükemmel uyumu..."

o da benimle birlikte gülmeye başladı.

"ee ne yiyeceğiz o zaman? pizza söyleyeyim mi?"

suratımı ekşittim. cehennemin dibinde oturuyordu ve hiçbir kuryenin evini bildiğini de düşünmüyordum.

"kurye evini bulana kadar pizza buz gibi olur. o zamana kadar da açlıktan ölürüz."

dediklerime göz devirse de haklı olduğumun farkındaydı.

"GİLL'E GİDELİM!!!" bu fikirle o kadar neşeli ve coşkuyla dolmuştum ki adeta çığlık atmıştım.

" bu kadar sevinmenin nedeni o herif mi?"

Vakit Sandığından Da GeçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin