70. bölüm

207 12 0
                                    

Selin ve Pınar Derin'i ılık su ile yıkarlar, Derin'in ateşi düşmez, Selin hemen hazırlanır ve Pınar ile birlikte hastaneye giderler.

Doktor: Bugün aşı olduğu için ateşi çıkmış, bir şeyi yok. Bir şurup verelim, bir saate düşer ateşi. Bir daha tekrar ateşi çıkarsa bir ölçek bu şuruptan verin.

Selin: Tamam teşekkür ederim.

Doktor: Geçmiş olsun.

Selin ve Pınar bir saat oralarda oyalanırlar –hastanede- Derin'in ateşi düşmezse diye beklemişlerdir hastanede. Yaklaşık bir saate Derin'in ateşi düşer.

Selin, Pınar ve Derin eve geri gelirler.

Ali: Düştü mü ateşi?

Selin: Düştü düştü. Çok şükür.

Rıza: Oh iyi, iyi. Geçmiş olsun. Neden çıkmış ateşi peki, dedi mi doktor bir şey?

Selin: Aşıdan dolayı olmuş dedi doktor.

-diğer gün-

Aliler çıkmıştır.

Seda Selin'i arar.

Selin: Alo Seda, nasılsın?

Seda: İyiyim, sen?

Selin: Ben de iyi sayılırım. Bir şey mi oldu?

Seda: Dün dava için müracaat etmiştik ya

Selin: Evet.

Seda: Dava kabul edilmiş. Bir haftaya hem sana hem de Mesut Bey'e imzalamanız için kağıt gelecek. İmzalamanız için.

Selin: Tamam, benim için sorun yok, Mesut'ta sorun çıkartmaz umarım.

Seda: Umarım.

Selin: Şimdi ikimiz de imzalarsak ne olacak?

Seda: Kağıtları adliyeye geri iade etmeniz gerekiyor. Ondan sonra da dava açılacak, 1 aya kadar da boşanırsınız en erken.

Selin: Tamam, çok teşekkür ederim.

Seda: Rica ederim. Görüşürüz yine.

Selin: Tamam, görüşürüz.

*kapatırlar*

Pınar: Selin, sormaya korkuyorum ama

Selin: Dava için kağıt gidecek Mesut'a da, imzalarsa sorun çıkmadan en hızlı 1 aya boşanmış oluruz.

Pınar: Se-Selin sen ciddi misin?

Selin: Pınar, o bana defalarca vurdu. Hem de hiç düşünmeden, hiç acımadan. Ben bir daha aynı şeyleri yapamayacağının garantisini bilmeyerek yaşayamam.

Pınar: Selin, sen iyice düşündün mü?

Selin: Evet, bir hafta boyunca her gün bunu düşündüm, avukat bir arkadaşım vardı, yardımcı oluyor bana sağ olsun.

Pınar: Sen bilirsin tabi, senin hayatın sonuçta ama sonradan pişman olmanı istemem.

Selin: Pişman olmayacağıma eminim.

-öğlen-

Mesut gelir yine. Yine düzgünce giyinmiştir, aynı parfümden sıkmıştır, bugün belki Selin'i görürüm diye heyecanlıdır. Rızaların evine gelir, kapıyı çalar. Bu sefer kapıyı açan Selin'dir.

Selin: Se-Senin ne işin var burada?

Mesut: Şe-Şey Selin, senin yüzüne ne oldu?

Selin: Ne?!

Mesut: Bunu kim yaptı sana?

Selin: Hatırlamıyor musun?

Mesut: Bu-bunu ben mi yaptım sana? *Mesut yeni yeni hatırlıyordur*

Mesut: Se-Selin, ben yeni yeni hatırlıyorum, Selin ben özür dilerim senden. *Mesut pişman pişman bakıyordur, her şeyi hatırlamıştır, çok pişmandır. Selin'e nasıl vurduğunu anlayamıyordur. Bunu kendisine yediremez.

Mesut: Selin, beni affedebilecek misin?

Selin: Mesut, neden geldin buraya?

Mesut: Be-Ben çocuklarımı görmek istiyorum, birazcık görsem.

Selin: Hayır, olmaz. Sana güvenmiyorum. Onlara da vurursan

Mesut: Hayır, hayır ben, ben neden vurayım ki onlara?

Selin: Peki bana neden vurdun o zaman, bir nedenin var mıydı?

Mesut: Selin, ben, benim kafam yerinde değildi. Ben istemeyerek şey yaptım.

Selin: Vurdun. İstemeyerek peş peşe, defalarca vurdun. Çenemi de mi istemeyerek sıktın, parmakların çenemde istemeyerek mi iz bıraktı?

Mesut: Selin, ben çok pişmanım. Gerçekten.

Selin: Mesut, git buradan. Seni görmek istemiyorum, benim için sen bittin artık, ben bizi kafamda bitirdim. Sen de bitir, artık bizden olmaz. Git şimdi buradan.

Selin kapıyı Mesut'un suratına kapatır. Mesut adeta yıkılmıştır, eve döner üzgün bir şekilde. Selin'e nasıl vurduğunu aklı almıyordur. Kendini nasıl affettirebileceğini merak ediyordur. Telefonu çalar, Selin'dir belki diye bir umut eline alır telefonu ama arayan gizli bir numaradır.

Acı Hayatın İçinden Gelen MutlulukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin