98. bölüm

223 13 2
                                    

-5. Gün-

Operasyonun ortasındayken Mesut'un telefonu çalar. Telefon sessizde olsa da Mesut çaldığını anlamıştır, arayan gizli numaradır. Mesut güvenli bir yere geçer ve telefonu açar.

Haluk: Beğendin mi sana yaptığım sürprizleri, daha da fazlalaşacak bu sürprizler. En son da sana hayatında unutamayacağın bir sürpriz yapacağım. Ölme o zamana kadar tamam mı?

Haluk hemen kapatır telefonu. Mesut telefonu hemen çantasına koyar ve çatışmaya geri döner. Teker adamları öldürmeye başlar. Yaklaşık yarım saat sonra kalan adamlar geri çekilmeye başlarlar. Ekip hepsini de temizlemeye çalışır. Çatışma biter. Ekip yaşayan var mı diye çatıştıkları adamların arasında dolaşırken bir el Mesut'un bacağını tutar. Mesut hemen durur ve aşağıya bakar. Tüm ekip silahları o adama doğru tutmuştur.

Adam zar zor konuşuyordur.

Adam: Se-Sen Mesut'sun. Değil mi?

Mesut: Kimsin sen?

Adam: Sen Mesut'sun, Selin'in kocasısın. Haluk'un istediği kişisin. Eşin için üzgünüm. Ama o kadını kurtar, yaşamaya hakkı var.

Adam bunları der ve bayılır.

Mesut adamı sarsmaya başlar.

Mesut: KİM O KADIN! SÖYLE! KONUŞ!

Oğuz hemen onların yanına gelir.

Oğuz: Mesut, tamam dur.

Adamın nabzına bakar Oğuz ve adamın öldüğünü fark eder.

Oğuz: Ölmüş.

Mesut: Hangi kadın! Onu da söyleseydi ya!

Oğuz: Tamam, bak adım adım yaklaşıyoruz Haluk'a. En fazla 1 haftası kaldı. İntikamını alacağız.

Oğuz: Ekip, yaşayan başka birisi yoksa gidiyoruz.

Ekip: Yok komutanım.

Ekip tekrardan yola çıkar.

Yürürler.

Yürürler..

Yürürler...

En sonunda bir yerde dururlar. Ekip orada dinlenecektir. Gece nöbetinde Mesut ve iki asker vardır bu gece. Kaldıkları yerin etrafını incelemeye başlar Mesut. Biraz ileride bir üs gibi bir yer olduğunu görür ama orası teröristlere aittir.

Mesut hemen Oğuz'a haber verir.

Mesut: Oğuz, ileride teröristler var!

Oğuz: Ne?! Nerede?!

Mesut: Güneybatı yönündeler, üs gibi bir yer kurmuşlar. Fazla yakınımızdalar.

Oğuz: Bir bakayım.

Oğuz ve Mesut, Mesut'un adamları gördüğü yere gelirler.

Oğuz: Burayı alabiliriz ama ekip fazla yorgun.

Mesut: Ama burada duramayız, ekip dinlenirken saldırırlarsa?

Oğuz: İlerisini de bilmiyoruz ama. Diğer üs buraya yakınsa, ekipteki askerlerimin şehit olması en son isteyeceğim şeydir.

Mesut: Eee ne yapacağız?

Oğuz: ....

Oğuz konuşacakken bir asker yanlarına gelir.

Asker: Komutanım, karargahtan bilgi geldi, önümüzde görünen sadece bu üs var. Uyduda görünmeyen yerler olabileceğini söyledi Hayri komutanım.

Oğuz: Tamam. O zaman söyle çocuklara, hazırlansınlar. Basalım şurayı.

Ekip hazırlanır. Hemen oranın etrafını sararlar ve kısa sürede üs ele geçirilir.

*Üs dediğim, yani bir konteyner büyüklüğünde bir veya birkaç çadırdan oluşan askerlerin veya teröristlerin kaldığı yer*

Mesut ve Oğuz dikkatlice içeri girer. İçeride bir bilgisayar vardır. Mesut bilgisayarı açar. Bir video yüklüdür. Mesut Oğuz'a bakar ve Oğuz da onay verince videoyu açar. Ekranda Haluk vardır.

Haluk: Mesut, yaklaşmışsın demek bana ve sürprizime. Adamlarımın öttüğünü duydum, bir kadın var yanımda demişler sana. Acı gerçek şu ki, Selin o araçta paramparça oldu. Her gün gittiğin o mezarın altında cansız bedeni. Ama bak hiç teşekkür etmedin bana, seni boşanmaktan kurtardım. Aman neyse ne önemi var. Artık sana daha büyük sürprizlerim olacak. Ve inanmayacaksın ama senin sayende rütbem bir tık daha yükseldi. Teşekkür ederim.

Haluk konuşmasını bitirir ve siyah ekran gelir. Oğuz tam kapatacakken bilgisayardan ses gelmeye başlar. Daha doğrusu videodan.

Mest: Dur!

Oğuz durur.

Mesut ve Oğuz dikkatlice bilgisayarı dinlerler. Bu ses Geçen gün *İstanbul'dayken* Mesut'u arayan gizli numarada ki nefes almaya çalışan kadının nefes alıp verişine benziyordur. Kadın sanki boğazından tavana bağlıymış gibi nefes alıp veriyordur. Ve çok kısık sesle bir şeyler fısıldıyordur ama Mesut ve Oğuz ne dendiğini anlayamıyordur. En sonunda video biter.

Mesut: Bu o kadının nefes alıp verişi olmalı. Çok eziyet edilmiş gibi.

Oğuz: Umarım zamanında yetişebiliriz.

Mesut: Umarım.

Oğuz: Hadi çıkalım.

Ekip biraz daha ilerler ve geldikleri yerde 2 saat dinlenir.

-aradan üç gün daha geçer-

Bu sefer cidden Haluk'a yaklaşmışlardır.

-öğlen 3 gibi-

Ekip dağda yürüyerek ilerlemeye devam ediyordur. Mesut o kadının Selin olması için her an dua ediyordur. Haluk'un ne yapacağını bilmiyordur. Rıza baba ile konuşup çocuklarını daha korunaklı bir eve aldırtmıştır. Tabi Haluk'un bundan da haberi vardır. Haluk yanında ki kadına her gün işkence ediyordur. Her gün fiziksel olarak işkence etmesinin yanında her gün ayrıyeten kadına önceki yaptığı ve videoya çektiği işkenceleri izlettiriyordur. Kadın acıdan gözlerini açamasa bile duyduğu çığlık ve bağırma seslerinin verdiği ruhsal acı ile de savaşıyordur.

Ekip yürürken birden önlerinde kalabalık bir grup belirir. Hemen çatışmaya başlarlar.

Oğuz: Dikkat edin hepinizde.

Ekip: Anlaşıldı.

Mesut: Nereden çıktı bunlar?

Ekip bir süre çatışır, Mesut arka taraftan adamların gittiğini görür, hemen peşlerinden gider. Adamlarla çatışır bir süre. İki tane adam da arkadan gelmiştir *Mesut'un arkasından* Mesut iki tane adamı vurmuştur diğerlerini de dövmeye başlar, kısacası adamlar ile dövüşüyordur, hem adamlar Mesut'a hem adamlar Mesut'a yumruk atıyordur. Arkadan Oğuz gelir. Mesut'a yardım eder adamları etkisiz hale getirmekte. Aradan 5 dakika geçer ve Mesut'lar adamları yumruklayarak bayıltırlar.

Oğuz: Mesut, iyi misin?

Mesut: Evet, Sen?

Oğuz: Evet.

Mesut'un yüzü kan revan içindedir ama aldırış etmez.

Oğuz: Yüzün?

Mesut: Boş ver. Hadi yola devam edelim.

Oğuz: Emin misin?

Mesut: Evet.

Yola devam ederler. Karargahtan ileride çok kalabalık bir grup olduğu bilgisi gelir ve hemen destek ekip çıkartılır, destek ekiple beraber Ali, Cemal, Hakan ve Hüsnü de gelir.

Acı Hayatın İçinden Gelen MutlulukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin