8.BÖLÜM

40 3 0
                                    

     Merhaba💟

    Yeni bölüme hoşgeldiniz ❤️

     🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂

     Dori kasabada kopan kıyametten habersiz bulaşık yıkıyor ve mama sandalyesinde, oturduğu yerde elindeki kurabi­yeyi dişleyip mırıldanan küçük bebeğinin çıkardığı sesle­ri dinliyordu.Meeker oturma odasında televizyon izliyordu. Arada sırada midesini sıvazlayıp gaz çıkarıyordu. Yediği bir şeyler dokunmuş olmalıydı. Oturduğu yerde bir kez daha esneyip gerinerek tekrar geğirdi.

“Kahrolası fasulye,” diye söylenip yerinden kalktı ve mide ilacı almak için mutfağa yöneldi.Dori onu görünce gülümsedi.

“Selam büyükbaba. İçecek soğuk bir şeyler ister misin?”

“Hayır tatlım. Ben iyiyim. Yediğim fasulye başıma dert oldu. Yalnızca asit giderici bir ilaca ihtiyacım var.”

Dori karşlarını çattı,

“Midene dokunan şey o değil, ye­diğin jalapeno biberleri.”

Meeker sırıttı.

“Tıpkı büyükannen Caroline gibi ko­nuştun,” dedi, dolapta aradığı ilacı bulup ağzına çiğnenen tabletlerden birini atarak.Luther şişeyi işaret edip bir çığlık attı.Meeker güldü,

“Bu şeker değil ufaklık! Sen önündeki ku­rabiyeni yemeye devam et... ya da ondan geriye kalanları.”

Dori yerdeki ve Luther’in önündeki kırıntılara baktı, ardından şişko küçük parmaklara bulaşan kırıntıları göre­rek gözlerini devirdi.

       “Luther Joe! Sen çok pis bir çocuksun. Sanırım sana ban­yo yaptırıp yatağa götürmenin zamanı geldi.”

Meeker torununu dikkatle süzdü; yorgunluktan omuz­ları çökmüş, yüzünün rengi kaçmıştı.

“Saat beş, kalkmak için çok erken öyle değil mi?”

Dori omzunu silkti.

“Evet öyle ama böylelikle eve er­ken dönüyorum, bu yüzden benim için sorun değil.”

Meeker onun tavırlarına ve metanetine hayrandı. Kırıl­gan görünüşüne karşın, Dori güçlü bir kızdı. Torununun içinde bulunduğu durum yüzünden kendini hep birazcık suçlu hissediyordu; hayatında bir kadın olsa her şeyin bambaşka olabileceğini düşünüyordu. Sonra Luther’e baktı. Eğer her şey bambaşka olsa, bu ufaklığa sahip ola­mayacaklardı ve bu tam anlamıyla bir trajedi olurdu.

“Sanırım önerdiğin soğuk içeceği alacağım,” dedi ve Dori eline ıslak bir havlu alıp Luther’i ve etraftaki pisliği temizlemeye başlarken, dolaptan kendine bir kola aldı.Dori bebeğini odaya taşırken yağmur ve rüzgâr hâlâ çatıya ve camlara vuruyordu. Luther şişko minik elleriyle annesinin yanaklarına vurdu ve bir parmağını ağzına sok­tuğunda, Dori onu yalandan yiyecekmiş gibi yaptı.
Luther neşeyle bir çığlık attı.
Dori güldü.Ve her gece tekrarlanan ritüellerine devam ettiler.
Yatağa girdiğinde fırtına dinmiş ve ev sessizliğe bürün­müştü. Yalnızca koridorun sonundaki odadan Meeker’in horlamaları duyuluyordu. Bir de odanın diğer köşesinde­ ki beşiğinde uyuyan Luther’in parmak emme sesi. Dori içini çekti, günün bittiğine memnundu ama rahatladığı anda Johnny Pine’ın küçük kardeşinin başına gelenleri ve ardından Johnny’yi düşündü. Sonra da bugün yaralanan Luther olsa nasıl bir korkuya kapılacağını gözünde can­landırdı. Tuhaf bir şekilde ikisi de aynı gemideydi; çocuk yetiştiren gençler. Aralarındaki tek fark onun büyükbaba­sının olmasıydı. Johnny’nin ise kimsesi yoktu. Korkuya kapıldığı zamanlarda kiminle konuştuğunu merak etti ve sonunda yorgunluğa yenik düşerek gözlerini kapatıp uy­kuya daldı.

HEP SENİNLE OLACAĞIM ( Aşk serisi 2#) (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin