25.BÖLÜM

33 1 0
                                    


   Merhaba 🤗

      Hoşgeldiniz ❤️

     🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂

      DORİ OĞLANLARI UYANDIRMAYA GİDERKEN BİRAZ TE­REDDÜTLÜYDÜ

ama korktuğu başına gelmedi. Johnny dün gece onları yatırırken, işbirliği içinde olmalarıyla ilgili bir nutuk çekmiş olmalıydı ki ikisi de son derece uslu bir halde dediklerini yaptılar. Hiç tantana etmeden kıyafetlerini giydiler, masaya oturmadan önce saçlarını taradılar ve Dori onlardan bilgi almadan yulaflarını iste­dikleri gibi hazırladığında -Marshall için kuru üzümlü, Beep için üzümsüz- çok mutlu oldular. Yulaf ezmelerini kaşıklarlarken bir yandan Dori'nin Luther'i doyurmasını ilgiyle izliyorlardı.

"Hey Dori, Joe arkadaşa yutmayı sen mi öğrettin yok­sa bunu kendiliğinden bilerek mi dünyaya geldi?" diye sordu Beep.

Dori gülümsemesini zorlukla bastırdı. Joe arkadaş de­mek... Bu çocuklar çok matraktı.

"Şey, sütü nasıl yutacağı­nı biliyor çünkü kollarımda yatarken biberonla besleniyor ama diğer şeyler için durum farklı çünkü görüyorsunuz ki şimdi oturarak yemek yemeyi ve yutmayı öğreniyor."

Beep kaşlarını kaldırarak,

"Ah tabii! Sanırım annem de bize aynı şeyi öğretmek zorunda kalmıştı," dedi.

Dori, onun artık hayatında olmayan bu kadınla, bul­duğu her fırsatta bir bağ kurma ihtiyacı içinde olduğunu hissediyordu.

"Evet, tabii ki. Johnny'ye, Marshall'a ve sana bunu öğretmesi gerekti."

Beep ve Marshall birbirlerine bakıp bir kahkaha patlat­tılar. Onları gören Luther Joe da ağzındaki yulaf ezmesini her yere saçarak gülmeye başladı ve bu çocukların daha da gülmesine neden oldu.

"Bu kadar komik olan nedir?" diye sordu Dori, Lut­her'in etrafa saçtığı yulafları temizlediği sırada.

"Johnny'nin de yemek yemeyi bilmiyor olması,"

ceva­bını alınca da yüzüne kocaman bir gülümseme yayıldı. Oğlanlar için büyük, güçlü, sorumluluk sahibi ağabeyle­rinin çiğneme ya da yutmayı beceremez haliyle gözlerinin önünde canlanan görüntüsü gerçekten komik olmalıydı.

"Kimse doğuştan yemek yemeyi bilerek doğmaz. Bu herkesin sonradan öğrenmesi gereken bir şeydir. Şim­di kâsenizdekileri bitirin ve gidip dişlerinizi fırçalayın. Okula geç kalmanızı istemem."

Oğlanlar hızla kendilerine söyleneni yaptılar ve ban­yoya gitmeden önce kâselerini durulayıp lavabonun içine bıraktılar.Dori dudak bükerek Luther'e son kaşığını vermeye çalıştı.

"Şimdi sen de bu ikisi gibi kibar olabilirsen, işe koyulabilirim."

Luther suratını ekşiterek son lokmayı çabucak yuttu ve Dori, üzerine dökülenleri temizledi.

"Küçük bir gezintiye çıkıyoruz ufaklık. Ve senden uslu bir çocuk olup söz dinlemeni istiyorum."

Luther'in itiraz eder gibi bir hali yoktu ve Dori onu masa sandalyesinden kaldırıp kucağına aldığında atkuyruğundan yakaladı.

   "Ve annenin saçını ağzına almak da yok," diye söylen­di Dori ve saçlarını, minik parmaklardan kurtararak diğer yana attı.Oğlanlar koşarak oturma odasına geldiler.

"Biz hazırız!"

"Beslenme çantalarınızı unutmayın," diye uyardı Dori, Luther'in battaniyesi ve bebek çantasını yanına alırken.Oğlanlar beslenmelerini alıp, ön kapıdan çıkan Dori'yi takip ettiler. Dori Luther'i koltuğuna oturtup kemerini bağ­ladı ve oğlanların da kemerlerini bağladığından emin olduk­tan sonra motoru çalıştırıp yola koyuldu. Saat tam 07.45'ti.

HEP SENİNLE OLACAĞIM ( Aşk serisi 2#) (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin