Bölüm 41

2.2K 215 217
                                    

Ay gebercem

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın😙

İyi Okumalar💕

3. ay

Lisa

Yatağımdan hızlıca kalkıp etrafa bakındım. Geri geri giderken sırtımı sert bir şekilde yatak başlığına çarpmamla inledim. Açık olan balkondan gecenin karanlığına baktım ve derin bir nefes alıp dudaklarımı ısırdım.

Gözlerimi kapatıp sessizce ağlamaya başladım. Bitmeyecekti. Bu aptal kabuslar bitmeyecekti.

Yatağın yanındaki komodinin üzerindeki resme bakarken acıyla gülümsedim. Özlemiştim. Bir balığın suya ihtiyacı olduğu gibi ihtiyacım vardı ona.

Kocaman, sıcacık ve sevgi dolu bir sarılma ne güzel olurdu şimdi.

Bir de onun kokusu olsa... o yumuşak dudaklarını hissetsem yine yüzümün her yerinde...  gözlerine bakarak milyarlarca kez itiraf etsem aşkımı... Bir de sonsuza kadar ayrılmasak.

Kaç hafta oldu, sayamıyordum artık.

Sahi, en son ne zaman öpüşmüştük? Ya da en son ne zaman sarılıp uyumuştuk? En son ne zaman sevişmiştik peki? Gerçek anlamda sevişmekten bahsediyorum. Ona pislik gibi davrandığım zamanlardan değil. En son ne zaman gördüm o güzel gözlerini?.. O beni bırakıp gitmeden sadece bir ay önceydi bunlar.

Hıçkırıklarım artarken sırtımı yatak başlığına çarpıyordum. Dudaklarımı birbirine bastırıp hıçkırıklarımı bastırmayı denedim ama ne hıçkırıklarım ne de sallanmam duruyordu.

Durgundum.

Aynı dalgasız bir deniz misali ses seda çıkmıyordu benliğimden. Kabuğuma çekilmiştim adetâ. Kendimi tüm dünyadan soyutlamış gibi koca bir sessizliğe gömülmüştüm. Bir zamanlar ki o hayat dolu kız gitmiş yerine, ruhunu yıllarca yaşlanmış bir zihne teslim etmiş başka biri gelmişti sanki.

Sol kulağımda duyduğum tiz ses ile başımı ellerim arasına aldım.

Geçmiş zihnimde canlanıyordu, sesler geliyordu, çığlıklar, haykırışlar ve daha fazlası.

Derince iç geçirdim ve usulca ayağa kalkarak, ılık bir duş almak ümidiyle banyoya doğru adımlamaya başladım.

Hızlı adımlarla üzerimdekileri çıkarıp suyun altına girdim.

Su bedenime temas ederken, vücudum usul usul titriyor, nefeslerim ciğerlerime tıkanıyordu.

Yüzümü, hoyratça bedenimi okşayan suya çevirdim ve ellerimle alnımı sertçe sıvazlayıp, bedenimi yıkadım. Arınamıyordum. Yetmiyordu, acılar üzerime akın ediyordu.

Fıskiyeden akan su değil, babamın bedeninden süzülen kandı. Su ile değil, kanla duş alıyordum.

Bedenim baştan aşağıya ürperirken, gördüğüm kâbusları hafızamdan silmeye çalıştım.

Başımı ellerim arasına alıp kafamı fayansa dayadım. Sesli aldığım soluklar sonunda yutkundum.

Acılarım fiziksel değildi. Benim acılarım tamamen ruhsaldı.

Sanki acı çekmeye mahkum gibiydim.

Titreyen elimi başımdan çekip sağ omzundaki yara izine getirdim. Sertçe sıktım ve ovmaya başladım.

Hiç bir yerde yoktu. Beni aradığı günden beri, Prens Bang Jeon'un öldüğünden beri her yerde onu arıyordum. Ama tek bir iz yoktu. Neredeyse bütün sınırları kapatmış, her yere Muhafız koydurtmuştum.

The Queen Eternal Monarch [JENLİSA] (G!P)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin