15. KÜLLERİN ARASINDA KALANLAR

36 3 0
                                    

Bu bölümü benim için değerli birine ithaf ediyorum, acıların yalnız değil.

Bölüm şarkıları; SYML - Mr. Sandman
Jason Walker - In Another Life (Goodbye)

Ares beni kaldırıp odadan çıkartmak için kapıya ilerledi. O sırada kapı açıldı ve şeytan içeriye girdi. Onu yok etmek istiyordum. Yüzündeki alaylı sırıtışı yumruklayarak dağıtmak istiyordum. 

Hiçbirini yapmayıp dümdüz ona bakmaya devam ettim. Gözleri, ruhsuz gözlerimden ayrılıp yanımda beni tutan Ares'e çevrildi ve "Onu yalnız bırakmanı söylemiştim." dedi.

"Onu az çok tanıyorum, buradan çıkmazsa işine yaramaz. Çok zarar gördü." Ares'in sözleri üzerine hiçbir şey demeden önüme düşen saç tutamını kulağımın arkasına sıkıştırdı. 

"Aferin Amica Mea." dedi tok ve erkeksi sesiyle. "Sözümü dinlemeye karar vermen harika." Yapabildiğim kadar kafamı çekip elinden kurtuldum.

Hala olanların şokunu yaşıyordum. Gerçekten ellerimde başkasının kanı vardı. Yeni yeni uyumaya alışan bedenim tekrar kâbuslar yüzünden uykusuz kalacaktı. Şeytan nefes bile alsa hayatımın bütün düzenini bozabiliyordu. Artık hiçbir şey eskisi gibi olamazdı, biliyordum; ama daha da kötüye gitmesini de istemiyordum. 

Ellerimi soğuk suyun altına sokup ovalamaya başladı kurumuş lekeleri. "Onlar." dedim fısıltı gibi çıkan sesimle. "Geçmeyecekler. Onları benden temizleyemezsin." Elimi yıkayan bir elini alıp şakağıma bastırdım ve "Buradan silemezsin." dedim.

Elini şakağımdan çekip tekrar ellerimi ovuşturmaya başladı. Derimden ayrılan kanlar suyla lavabonun giderine dökülüyordu, gözlerim sadece oraya bakıyordu. İki elimi de tutup kanın ona da bulaşmasını sağladı. 

"O zaman paylaşalım." dedi. "İkimizden de silinmesin." 

Ona donuk gözlerimle bakıp ne demek istediğini anlamaya çalıştım. İki elimi de sıkıca tutup parmaklarımızı iç içe geçirdi. Kanlı su onun bileklerinden de akıyordu artık.

"Yapma." diye fısıldadım. Ona daha fazla bağlanmak ya da onun için daha kuvvetli şeyler hissetmek istemiyordum. 

O tehlikeliydi. 

Onunla olmak tehlikeliydi. 

Onunla bir şeyler paylaşmak tehlikeliydi. Ellerimi daha fazla sıkınca vazgeçmeyeceğini anlamıştım. Yavaş yavaş acının iliştiği gözlerimle keskin siyahlarına bakınca bundan emin olmuştum.

"Bunu neden yapıyorsun?" diye sordum gözlerinin tam içine bakarken. "Bana kimse yardım etmemişti." demekle yetindi. Büyük acıları tek başına sırtlandığı için daha çok üzüldüm ve kaşlarım çatıldı acıyla. 

Biz neden yalnız kalmıştık? Tanrı bizi neden yalnız bırakmıştı? Tanrı, kahrolası işe yaramaz bir mühürle beni dünyaya gönderdiğinde birini öldüreceğimi düşünebilmiş miydi? Beni kötülüğün göbeğine bırakırken hiç üzülmemiş miydi? Gökyüzüne bağırmak istiyordum 'neden?' diye.

Bunlar neden benim başıma geliyor diye sormak istiyordum. Kahrolası meleği itaat etmedi diye onu cennet kovup onunla girdiği savaşa beni alet etmesinin nedenini merak ediyordum. Neden normal çocuklar gibi çocukluk geçirmeme izin vermeyip babasız büyümeme izin verdiğini bilmek istiyordum. Güzel olabilecek hayatımın neden içine sıçtığını bilmek istiyordum. 

Dua etsem hepsinin cevabını alabilir miydim?

Kafam öne doğru düştü ve Ares'in omzunda durdu, alnım omzundaydı ve ellerim ellerindeydi. Biz iki farklı acıdan yaratılmıştık; ama birbirimize çok benziyorduk. Birbirimizi anlıyorduk, beni anladığını hissediyordum. Daha önce hiç böyle hissetmemiştim. Ares, farklıydı. Hem yarardı hem zarardı; ama umurumda değildi artık. Bir elini çözüp çenemi ucundan tuttu ve kaldırdı. Karanlık tuvaletteki tek aydınlık lavabonun üstündeki loş spot ışığıydı.

LİLİTHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin