Bölüm şarkıları; jxdn - Angels & Demons Halsey - Walls Could Talk
Okula gidip gitmeme konusunda oldukça kararsız kalmıştım. Kafamda dönen düşünceleri daha fazla düşünmemek için gitmek istiyordum; fakat aynı zamanda bu düşünceler yüzünden bir şey anlayabilir miydim bilmiyordum. Lena, neler olduğunu tam olarak irdelememişti, zamanı geldiğinde iyi hissettiğimde ona anlatmamı bekliyordu; fakat bunu yapabileceğimden hiç emin değildim. Aklımı kaçırdığımı düşünürdü, gerçi ben de hala aksini düşünmemiştim.
Aiden, benimle ilgili olan bilmem gereken kısımları anlatmıştı, kendi hakkında hiçbir şey dememişti. Bu yüzden kafamda onunla ilgili tonlarca soru vardı. Mantığım, hakkında tam anlamıyla bir şey bilmediğim birine güvenmememi söylüyordu, kalbim ise çoktan verdiği güveni sahiplenmişti ve ona inanıyordu.
Mantığımı haklı bulan içimdeki diğer ben fısıldadı, "Annesini kaybetmesinin bir hikâyeden ibaret olmadığını nerden bilebilirsin Lilith?" Mantığım kafasını şiddetle olumlu anlamda sallamaya başladı. İçimde yaşanan kargaşaya karşı kaşlarım çatıldı. Bir hikâye olamazdı. Kimse durduk yere ailesini kaybettiği bir hikâye uydurmazdı.
Aklıma nasıl bu şüpheleri getirmiştim ki? Yanılıyordum. Aiden, sadece hazır olmamı bekliyordu. Uygun bir zamanda her şeyi anlatacağını biliyordum.
Lena'nın kolumu çekiştirmesiyle ona baktım, "Okula gidelim." dedi. Kafamı olumlu anlamda sallamakla yetindim. O da kolumu bırakıp dolabından kıyafet çıkartıp önüme bıraktı, "Bir duşa gir." dedi. Yine kafamı olumlu anlamda sallamakla yetindim.
Zihnimdeki sesler susmuyordu; fakat dudaklarımı aralayacak devinimi de kendimde bulamıyordum. Yatağa bıraktığı kot pantolonu ve hardal sarısı kazağı aldım.
Hiçbir zaman saatlerce duş alan biri olmamıştım. En fazla kırk beş dakika sürüyordu, bu sefer ise yarım saat sürmüştü. Lavabonun yanındaki dolaptan aldığım vücut havlusuyla vücudumdaki suyu alıp saçlarıma baş havlusunu doladım.
Kıyafetlerin içindeki iç çamaşırlarını giyerken Lena'ya minnettarlığım artıyordu. Pantolonu giydikten sonra biraz zorlanarak da olsa kazağı kafamdan geçirmeyi başardım.
Başımda havluyla içeriye girdiğimde Lena üzerine çoktan bir krem rengi elbise ile gömlek giymiş ve masasının önünde saçlarıyla uğraşıyordu. Beni görünce geriye çekilip masanın üstündeki saç kurutma makinesini görmemi sağladı.
Yüzümde oluşan minnettar gülümsemeyle kollarımı ona açtım, o da kollarını açıp bana sarmaladı. "Teşekkür ederim." Lena geri çekilip yatağının yanından asker postallarını çıkartıp verdi.
"Saçlarını halledip gel, seni bekliyor olacağız." Kafamı olumlu anlamda sallayıp her ne kadar yalnız kalmaktan tedirgin olsam da saçımdaki havluyu çözüp saç kurutma makinesini açtım. Çabuk şekil alan saçlarım makinenin etkisiyle dalgalanmıştı. Çok fazla karışmadığından elimle tarayıp yerdeki postalları giymeye başladım.
Lena her ne kadar kötü bir sabaha uyansa da ya da kötü bir gün geçirse bile her zaman giyiminden ödün vermezdi. Bugün ben de bundan nasibimi almıştım.
Dün giydiğim kıyafetler banyoda kalmışlardı, ayakkabılarım ise Lena'nın dolabındaydı. Her zaman birbirimizin dolabında bir şeylerimizi bırakırdık, zamanı gelince kullanabiliyorduk. Çantamı yatağın üstünden alıp düşünmeye izin vermeden aşağıya indim, sonra aklıma Ares ilişti.
Aynı bölümdeydik ve karşılaşmamız kaçınılmazdı. Bunu nasıl engelleyeceğimi bilmiyordum. Aiden'ın yanından ayrılmazsam bir şey olmayacağını düşünüyordum, tek güvencem Aiden'dı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİLİTH
FantasyTanrı bana daha iyi biri olabilirim diye ikinci bir şans vermişti; fakat unuttuğu şey zihnim ve dürtülerimdi. Ben Lilith. Tanrı'nın yarattığı ilk kadın. Bazılarına göre ilk günahkâr, bazılarına göre itaatsiz, bazılarına göre çocukları lanetleyen u...