LİLİTH

16. KÜÇÜK KIZ ÇOCUĞU

Bölüm şarkıları; Chase Atlantic - 23
STARSET - My Demons

Yazar Anlatımı

Kışın delici rüzgârları taşıdığı is kokusuyla genç kadının kızıl saçlarını savurdu. Gözleri geceye karışan adam genç kadını kucağına almıştı ve bir jipe doğru ilerliyordu. Oradan kendi isteğiyle gitmeyeceğini ve krize girdiğini bildiklerinden Aiden ona güçlü bir sakinleştirici vurmuştu, Ares de onu tutmuştu. Samael onları bulamasın diye kasabadan çok uzaklara gideceklerdi, bu planı uzun süre önce yapmışlardı; çünkü ikisi de şeytanı tanıdıklarından neler olabileceğini düşünmüşlerdi.

Aiden sürücü koltuğuna geçtiğinde Ares de kucağında Lilith'le arka koltuğa oturmuştu ve genç kadının yüzünü izliyordu. Çillerinin üzerindeki kuruyan yaşları görecek kadar dikkatli bakıyordu yüzüne. Yüz kasları huzursuz bir şekilde kasılmıştı, şimdi kahverengi gözlerini açsa acıyı somut bir şekilde tutabileceğine inanıyordu. 

Şeytan kraliçesini geri getirmek için tek yolun onu yok etmek olduğunu düşünüyordu; ama Ares yanıldığını biliyordu.

Gözlerindeki ifade kendisine çok tanıdıktı ve onda çok fazla şeyin değiştiğini biliyordu. Yüzüne düşen saçları kulağının arkasına çekti ve kapalı gözlerine baktı Ares. 

Ağlayarak kollarını tutup sarstığında o gözlerdeki kavurucu acıyı görmüştü. O kavurucu acının ortasında kalan minik bir umut zerreciğiyle sormuştu ona sanrı olup olmadığını. Gördüğü o acının onu kül edeceğini ve bir Zümrüdüanka gibi tekrar doğuracağını anlamıştı.

Bu sefer duvarlarını eskisinden daha kalın ve sağlam öreceğini biliyordu. Eskisinden de güçlü olacağını biliyordu, kaybedecek bir şeyi kalmamıştı; ama yeniden doğması için acıyla ruhunu tamamen öldürmesi gerekiyordu. Ona bunun ve yasını tutması için zaman vereceklerdi. 

Her ne kadar mavi gözlü melekten hoşlanmasa da ondan başka güveneceği kimsenin olmadığının farkındaydı, üstelik amaçları da aynıydı: Lilith'i korumak.

Lilith'i tek başına alıp götürmek istiyordu; ama inter olduğundan iblis yanı sayesinde şeytan onları kolaylıkla bulurdu. Aiden'ın güçlü melek benliği bunu önlerdi, Lilith'e iyi geldiğini de biliyordu. Duygularını paylaşmakta ve teselli etmekte çok başarılı sayılmazdı. 

Bu geceyi bir kulübede dinlenerek geçireceklerdi ve gün doğmaya başladığında uzun bir yolculuk onları bekliyordu. 

Aiden arabayı durdurdu ve kalacakları kulübeye baktı. Ares kucağında Lilith'le arabadan inip Aiden'ı arkada bıraktı ve kulübeye ilerlemeye başladı. Kapıya yaklaştığında arkalarından gelen Aiden öne geçti ve kulübenin kapısını açtı. 

Mutfak ve oturma odası hariç iki odası olan küçük tahta bir kulübeydi geldikleri. Kasabanın dışındaki ormanda olduğundan bulunmaları daha zor olurdu bu yüzden burayı seçmişlerdi. Ares kucağında Lilith'le içeriye girdi.

Oturma odasına yakın olan odaya girip onu siyah nevresimli yatağa bıraktı. Lilith'in kaşları çatılsa da bir şey demeden uyumaya devam etti. Birkaç saat önce yaşadıklarını bilmeyen biri bile onun yorgun olduğunu söyleyebilirdi ona baktığında. 

Ares altındaki örtüyü yavaşça çekip üzerine örttü ve karanlık çöken odadan çıkıp oturma odasına geçti. Tekli kahverengi koltuğa oturup başını koltuğun sırtına yasladı.

Aiden da elinde dumanı tüten iki bardakla gelip tam karşısındaki ikili koltuğa oturdu ve elindeki kahvelerden birini önüne bıraktı. Kulübeyi aydınlatan tek şey loş bir sarı ışıktı, gerisi karanlığa karışmıştı.