Heyecanla ayağımı sallamaya başladım. Arın bacağıma dokunarak sakin olmamı söyleyen bakışlar atıyordu. Nasıl anladığımı sormayın onu o kadar çok izlemiştim ki her bakışının ne anlama geldiğini anlayabiliyordum. Gülümseyerek ona baktım ve bacağımı sallamayı bıraktım.
Gülümsedi ve konuşmaya başladı, ''Kazanacağına eminim Karan, o kadar güzel söyledin ki o yanında gitar çalan ismini anmak istemediğim çocuğun kötü çalmasını bile bastırdı o güzel sesin''
''Abartma Yusuf da çok güzel çaldı'' gülerek konuşmamla göz devirdi.
''Hemen de savunmaya geç zaten''
''Hadi ama Arın yapma gayet de güzel çaldı''
''Sen izlemekten varken o şerefsizi niye dinliyim'' mırıldanmasıyla ona döndüm. Mırıldandığı için yüksek sesten dolayı anlayamamıştım ne dediğini.
''Ne dedin duyamadım sesten''
''Hiç önemli değil, kendi kendime konuşuyordum'' dedi gülümseyerek.
''Sen bana bir şey söyleyecektin ama Yusuf geldiği için söylediğin şey yarım kalmıştı''
''Ha doğru,'' bana döndü ve ellerimi ellerinin içine alarak gözlerime baktı. Erime Karan erime. Ama napayım çok güzel bakıyor aw. Boğazını temizledi tam ağzını açmış konuşacağı sırada Cem'in 'sonuçlar açıklanıyor' demesiyle ağzını geri kapattı.
''Önce Yusuf şimdi bu. Ağlayacağım anasını satayım'' kendi kendine mırıldanmasıyla bu sefer ne dediğini anlamıştım. Ona çaktırmadan güldüğüm sırada ismimi mikrofondan duymamla öksürmeye başladım. Bütün gözler bana döndüğünde öksürmem yavaş yavaş azaldı.
Ne yani gerçekten kazanmış mıydım? Başarmıştım. Ben başarmıştım. Yusuf'un bana elini uzatmasıyla elini tutarak oturduğum yerden kalktım. Sahneye baktığımda müdür 'şükür amk sonunda kazandınız' bakışı atıyordu.
Kupayı alıp sahneden inmiştik ki müdür bizi durdurdu.
''Çocuklar siz o kupayı bana verin ben okulun en güzel yerine koyacağım, yani odama'' diyerek konuşmamıza bile müsaade etmeden elimizdeki kupayı alıp arkasını dönerek gitti. Oha adama bak ya.
''Az önce ne yaşandı anasını satayım'' dememle kıkırdayan Yusuf'a baktım.
''Komik mi amk'' dememle daha çok güldü ve eğilip yanağımdan öptü. Tam ağzımı açmış bir şey söylüyordum ki diğer yanağımı da öptükten sonra bende uzaklaştı. Şaşkın bakışlarla ona bakarken uzaktan dolu gözleriyle bizi izleyen sevdiğim ela gözlerden habersizdim. Sinirle Yusuf'a bakarak konuştum.
''Ne yaptığını sanıyorsun sen anasını satayım, öpmeden önce bana sordun mu? Nasıl benim iznim olmadan beni öpebilirsin ya?'' sırıttı ve tam eğilip tekrar öpecekten bir adım geri giderek tokadı suratına yapıştırdım.
''Bir daha sakın bana yaklaşmaya cüret etme, yoksa senin ağzına sıçarım'' dedikten sonra hızlıca yanından uzaklaştım. Güzel yapıştırmıştım haa. Oh be canıma değsin şerefsize bak ya nasıl benim iznim olmadan beni öpebiliyor. Bu yanakları sadece Arın öpebilir. Arın demişken o nerde lan. Bizimkilerin olduğu tarafa doğru ilerledim.
Arın hariç hepsi buradaydı. Gözüm oturduğu sandalyeye kaydığında çantasının ve ceketinin de burda olmadığını fark ettim.
''Arın gitti mi?''
''Bizde anlamadık ki bebeğim babamın yanına gideceğim diyip gitti. Sonrada sinirli bir şekilde gelip eşyalarını alıp gitti'' Ezgi'nin konuşmasıyla kafamı salladım. Görmüştü işte her şeyi. Kendime lanet ederek çıkışa doğru koşmaya başladım. Arkamdan bağıranları umursamadan koştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rastgele bxb
Teen FictionKim can sıkıntısından rastgele aradığı bir numaranın sahibinin sesine düşer ki.. ''İşletecek başka birini bulamadınız mı anasını satayım uyuyoruz şurda''