Yazar anlatımından;
San, Yeosang ile tanıştıktan sonra Yeosang'ın bu kadar yetenekli olmasına hayret etmişti. Wooyoung Yeosang ile dostluklarının temeline kadar anlatmıştı Yeosang'ı.
Aradan birkaç gün geçtikten sonra kasabanın meydanında koskoca bir sahne kurulmuştu. Burda akşam üzeri başlayacak olan eğlence geceye kadar sürecekti. Kaymakamın seçtiği yetenekli insanlar bu sahnede kendi hünerlerini sunacak,belki de kariyerleri konusunda önleri açılacaktı. Kaymakamları tatlı bir adamdı, gençleri her türlü destekleyen biriydi. Yeosang'ın yeteneğini görebiliyordu. Hatta kasabadaki herkes onun yeteneğini görebiliyordu ama Yeosang'ın ailesi kördü işte. Bu etkinliğe katılmasına ses çıkarmamışlardı çünkü nasıl olsa Yeosang reşit biriydi ve kendi kararlarını kendi verebilirdi. Sadece yanlarında keman çalması batıyordu onlara.
Wooyoung,San ve Yeosang kol kola girmiş kurulan sahneye bakıyorlardı.
"Ne kadar var başlamasına?"
"2 saat."
Sahneyi ve izleyiciler için hazırlanan sandalyeleri yerleştiren insanları izlediler bir süre.
"Sizce yapabilir miyim?"
"Tabiki!"
(2 saat sonra)
Sahne arkasında kalabalık vardı,bütün gösteri yapacak insanlar ve yakınları sahne arkasında bekliyorlardı.
"Yeosang yanlış hatırlamıyorsam fazla sesten rahatsız oluyordu,illaki bitirdikten sonra alkış sesleri ve daha başka gürültü olacaktır. Ne yapacak?"
Wooyoung San'ın bu soruyu sormasını bekliyordu.
"Bunu düşündüm ve yanıma pamuk aldım,sesi tam kesmez ama en azından nasıl çaldığını duyabilir ve alkış sesleri onu rahatsız etmez. 2 parça koparıp top yapacağız ve kulağına tıkıyacağız."
İkisi de Wooyoung'un bunu düşünmesine şaşırmıştı.
"Ailemden daha iyi bakıyorsun bana."
"Kang Yeosang,sizin sıranız! Lütfen 2 dakika içinde sahnede olun!"
Gelen yabancı ses ile Wooyoung dediğini yapmış ve Yeosang'ın kulağına pamukları tıkamıştı.
"Rahat mı?"
"Evet evet."
"Al kemanını ve çık sahneye, yapabilirsin!"
"Güveniyoruz sana!"
Yeosang sahneye çıkmak için hazırlanırken San ve Wooyoung da koşarak izleyicilerin olduğu yere gelip boş sandalye arıyorlardı.
Wooyoung sandalye aramak için gözlerini gezdirirken onu görmüştü.
O gitmemiş miydi?
Yıllar önce o sapıktan kurtulmamış mıydı?
Yıllarca sokağa çıkmaya korkar hâle gelmesine sebep olan adamdan kurtulmuştu, şimdi tekrar mı başlayacaktı her şey?
O da Wooyoung'u görünce Wooyoung gözlerini kaçırmıştı hemen.
"Neye bakıyorsun?"
"P-pardon,dalmışım.Bak şurada 2 sandalye var oraya oturalım."
Wooyoung San'ı çekiştiriyordu bulduğu sandalyelere ama bir yandan da içinde tanrıya yalvarıyordu.
‘Tanrım lütfen tanımamış olsun. Lütfen, lütfen.’
Gelen keman sesi ile ikiside hemen sandalyelere oturmuştu. Wooyoung'un şuan tek odaklanması gereken arkadaşıydı,o çocuk değil.
"Wooyoung iyi olduğuna emin misin?"
"E-evet iyiyim."
San fazla üstelemek istememişti ancak bir şey olduğunu anlamıştı.
Yeosang'ın gösterisi bitene kadar Wooyoung olabildiğince iyi gözükmeye çalışıyordu ama bir yandan da ecel terleri döküyordu.
Keman sesi kesilip alkış sesleri duyulunca Yeosang izleyicileri selamlamıştı. San ve Wooyoung da sandalyelerinden kalkıp hızlıca sahne arkasına geçmişlerdi.
Yeosang kulağındaki pamukları çıkarırken ikilimiz Yeosang'a koşuyordu.
"Mükemmeldin!"
San'ın bu heyecanı Yeosang'ı mutlu etmişti,ama Wooyoung'a bakınca arkadaşının çok durgun olduğunu fark etmişti.
"Evet,çok güzel çaldın."
Yeosang yüz mimikleri ile Wooyoung'a ne olduğunu sormuştu, Wooyoung ise sonra anlatırım der gibi hareketler yapmıştı. İşte her türlü anlayabiliyorlardı birbirlerini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çiçek Dükkânı | WooSan
FanfictionAngst, istediğiniz zaman dilimini düşünebilirsiniz ancak ben daha 50'ler zamanlarına yakın tutmaya çalıştım.