Yazar anlatımından;
Üçlü geceye kadar beklemek yerine evlerine gitmeyi tercih etmişlerdi. San Wooyoung ve Yeosang'ı evlerine kadar eşlik ettikten sonra kendi evine geçmişti. Wooyoung, Yeosang ile konuşmak için önce Bayan Kang'dan izin alıp daha sonra evine getirmişti.
"Merhaba Bayan Jung."
"Merhaba tatlım."
"Anne biz odamdayız bir şey olursa seslenirsin."
"Tamam."
Wooyoung merdivenlerden koşarak çıkmıştı ve Yeosang ona zar zor yetişmişti.
Yeosang odaya girdikten sonra Wooyoung kapıyı kapatmış ve yere oturmuştu.
"Ne olduğunu anlatır mısın artık?"
"Abelard'ı gördüm."
"Ne?"
"Basbaya oradaydı,hatta göz göze bile geldik."
"Bir şey yaptı mı sana?"
"Hayır,tanıyabildiğinden bile şüpheleliyim."
"Umarım tanımamıştır."
"Umarım."
"Gitmemiş miydi o?"
"Evet ama anlaşılan geri gelmiş."
"Sen ne olur ne olmaz dikkat et. Olabildiğince gözükmemeye çalış."
"Sen de dikkat et lütfen,bana ulaşmak için seni kullanabilir."
"Dikkatli olalım."
Yeosang yerde kafasını bacaklarına gömmüş arkadaşına sarılmıştı.
Wooyoung o olmasa ne yapardı?
...
Ertesi gün Wooyoung dükkânda tekti ve dün akşam olanları hatırlıyordu ama duygularını şuan bastırabiliyordu.
Öğlen saatleri sakindi ve San yine Wooyoung'u görmeye gelmişti,dün aklı onda kalmıştı.
Wooyoung'un anlatımından;
San ile konuşurken kapıdan biri geldi.
Abelard?
Dizlerimin bağı çözülmüştü,zar zor ayağa kalkmıştım.
"Oo Wooyoung, görüşmeyeli uzun zaman oldu."
"Ne işin var senin burda?"
"Hadi ama, özlemedin mi beni?"
"Muhabbetinizi bölüyorum ama, tanışıyor musunuz?"
"Evet eski dostuyumdur ben onun."
Yazar anlatımından;
Wooyoung bütün nefreti ile bakıyordu Abelard'a.
‘Lanet girsin eski dostluğuna.’
"Ben rahatsız etmeyeyim sizi, görüşürüz."
‘Hayır San,şimdi gitme lütfen...’
Dükkânda sadece Wooyoung ve Abelard kalmıştı. Wooyoung ondan ölesiye korkuyordu ve şuan yanında onu koruyabilecek kimse yoktu.
"Merak etme,sana zarar vermeyeceğim."
"Vericeğin zararı yıllar önce verdin zaten."
"Hadi ama,o zamanlar çocuktum."
"Ben değil miydim? O yaşta bunları hak edecek ne yapmış olabilirim Tanrı aşkına?"
"Nasıl seviliceğini bilmiyordum Wooyoung, üzgünüm. Ben sadece senin iyiliğini düşünüyordum."
"O yüzden mi beni günlerce Almanya'nın bir köşesinde bir evde hapsettin?"
"Kıskançtım ama seni seviyordum Wooyoung."
"Ben seni sevdiğimi hiçbir zaman söylemedim ayrıca kıskançlıktan gözün dönüyor ve çok korktucu oluyorsun. Şimdi lütfen git burdan."
"Peki gidiyorum ama elbet bir gün tekrar karşılaşacağız."
"O günün hiçbir zaman gelmemesi dileği ile."
Abelard dükkândan çıktıktan sonra Wooyoung kafasını bağdaş kurduğu kollarının arasına gömmüştü.
Neden gelmişti?Neden Wooyoung'a eskiden yaşanan şeylerin tekrar olma ihtimalini hatırlatıp onu yoruyordu?
Wooyoung Abelard'ı hiçbir zaman sevmemişti, eğer onu tanımıyor olsaydı belki ondan hoşlanabilirdi ama Abelard'ı tanıdığı günden beri takıntılı biri olduğunu biliyordu.
...
San Wooyoung'un dükkândan çıkmasını bekliyordu her zaman olduğu gibi. Ama artık kendi çalıştığı yerde değil, Wooyoung'un dükkanının kapısının önünde bekliyordu.
"Geliyor musun?"
"Geliyorum geliyorum."
Wooyoung eşyalarını topladıktan sonra kapıdan çıkıp anahtar ile dükkanı kilitlemiş ve San ile evlerine doğru gitmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çiçek Dükkânı | WooSan
FanfictionAngst, istediğiniz zaman dilimini düşünebilirsiniz ancak ben daha 50'ler zamanlarına yakın tutmaya çalıştım.