Yazar anlatımından;
Wooyoung ve San kendi çantaları ellerinde yokuşu çıkıyorlardı.
"Her şey berbat oldu,huzurumuzdan olduk,evimizden olduk,işlerimizden olduk."
"Tamam sakin ol Wooyoung,en azından hâlâ beraberiz ve yaşayabileceğimiz bir yer var."
"Evet ama hâlâ fotoğrafları yayanlar kim veya kimler bilmiyoruz,bu demek oluyor ki henüz tam güvende değiliz. Çimenliği bulmaları üstelik bizi orda öylece bulmaları çok zor."
"Takip edilmiş olma ihtimalimiz?"
"Yüksek.Bizi oraya kadar takip eden buraya kadar da takip eder."
"Tamam kötü düşünmeyelim ve artık önümüze bakalım."
Biraz daha yokuşu çıktıktan sonra ağaçlar arasında bir ev belirmişti.
"Şu ev mi?"
"Muhtemelen."
Evin kapısının önüne geldiklerinde San elindeki anahtarı anahtar deliğine yerleştirmiş ve anahtarı çevirmişti, kapı açılınca ikiside kendini yere atmıştı.
Wooyoung ve San yerde bakıştıktan sonra Wooyoung ayağa kalkmış ve etrafa bakınmıştı.
"Ev beklediğimden de temizmiş."
Bu kulübeye benzeyen ev çatı katı ile beraber 2 katlıydı,ilk katta salon ile birleşik bir mutfak ikinci katta ise banyo ve yatak odası vardı.
"Gel kıyafetleri yerleştirelim."
"Halim yok."
"Hâlâ yerde yatıyosun bari yerden kalk!"
"Hayır."
"Kapı açık senin yüzünden."
San kapının kapanması için ters takla atıp içeri tam olarak girmişti. Wooyoung ise söylenerek kapıyı kapatmıştı.
"Kalkmamak için girdiğin hallere bak!"
"Ama yorgunum."
"Üşütüceksin kalksana ya!"
Wooyoung San'ı gücü yettiği kadar salondaki koltuğa kadar çekmişti.
"Aman senle mi uğraşıcam ben ya! Eşyalarımı yerleştirmeye gidiyorum ben."
Wooyoung çantası ile üst kata çıkarken San hâlâ yerde yatıyordu,daha sonra kendisini "büyük bir çaba" sarf ederek koltuğa çıkarmış yattığı yerden evin içine bakıyordu.
"San!"
San Wooyoung'un sinirli bağırışından sonra yattığı yerden hızlıca kalkmış ve çantasını eline alarak üst kata çıkmıştı.
"Geldim geldim kızma."
...
Onlar yukarda kıyafetlerini dolaba yerleştirirken aşağıdaki telefon çalmaya başlamıştı.
"Ben bakarım."
Wooyoung telefona yetişmek için merdivenlerden hızlıca indikten sonra telefon ahizesini kulağına götürmüştü.
"Alo?"
"Oğlum!"
"Anne?"
Wooyoung telefonda annesinin sesini duyunca şaşırmıştı.
"Sen nereden biliyorsun numarayı?"
"Yeosang verdi. İyi misiniz?"
"İyiyiz merak etme."
"Aman diyeyim ortalarda gözükmeyin!"
"Tamam anne tamam."
"İkiniz de dikkat edin kendinize,burdakiler sizi görürse kellenizi bile kesebilir!"
Wooyoung'un duyduğu bu cümle içini ürpertmişti.
"Tamam anne, gözükmeyiz kimseye."
Telefondaki anne-oğul'un konuşması bittikten sonra Wooyoung geri San'ın yanına çıkmıştı.
"Kimmiş?"
"Annem."
"Bir şey dedi mi?"
"Hâl hatır sordu işte tembihledi."
"Anladım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çiçek Dükkânı | WooSan
FanfictionAngst, istediğiniz zaman dilimini düşünebilirsiniz ancak ben daha 50'ler zamanlarına yakın tutmaya çalıştım.