7 Şubat
Wooyoung ve San,mutlulardı. Wooyoung'un annesi onlara düzenli olarak para gönderirdi ve bu para ile ihtiyaçlarını şehre inerek temin ederlerdi. Tabi yine gizli bir şekilde olurdu bunlar. Her hafta sıra sıra evden çıkarlar ve paralarını fazla israf etmeden eve geri dönerlerdi. Her ne kadar şapka ve manto ile kendilerini gizlemek zorunda kalsalar da, dağ başındaki bir kulübeden şehre kadar yürümek zorunda kalsalar da ikisi de mutluydu.
Önemli olan da mutlu olmaları değil miydi zaten?
Her ikisi de sağlıklıydı,kış olsa da hasta olmuyorlardı çünkü Wooyoung dağda topladığı bitkiler ile kendilerine çorba,çay gibi şeyler yapıyordu. Bu onları hem sağlıklı hem de sıcak tutuyordu.
Arada Yeosang da ziyarete geliyordu onları, herhangi bir ihtiyaçları var mı diye soruyor varsa da kasabadan onlara ihtiyaçları olan şeyi getiriyordu.
San bir yandan şehirde iş bulmaya çalışıyordu, Wooyoung'un evde kalması uygun görülmüştü ikisi için de. Artık Wooyoung'un annesinden para almak da bir yere kadardı, onlar reşit insanlardı ve artık kendi ayakları üzerinde durmalılardı. Hoş ne zamana kadar gizli bir şekilde çalışabilecekti San orası meçhul.
Ama anlattığım gibi,ikisi de mutlu, sağlıklı ve huzurluydu.
Bugün şehire inme sırası San'daydı. San yine üstüne siyah mantosunu ve kafasına da büyük bir siyah şapka taktıktan sonra kapının önünde Wooyoung'un onu uğurlamasını bekliyordu. Wooyoung yanına gidip mantosunun yakasını düzeltirken bir yandan da "Dikkatli ol!" diyerek her zamanki gibi tembihleyip uğurlamıştı San'ı.
Bugün hava fazla rüzgarlıydı, bir yandan da kar fazla olunca bu San'ın yol almasını daha da zorlaştırıyordu. Ama şehire gelince erimiş karlarla karşılaşıcaktı ve bunun rahatlığı ile yoluna devam ediyordu.
San şehire varınca karlar beklediği gibi erimişti ama rüzgar hâlâ devam ediyordu.
Çarşıya geldiğinde biraz tezgahları gezindi, gezinirken onca insan arasında ona çok tanıdık gelen bir sima görmüştü.
'Bay Jung?'
Ne işi vardı bu adamın burda?
San onu hiç şehirde görmemişti,ama şuan o adam yanı başındaydı.
San şapkası ile gözlerini iyice kapatmıştı. Şuan sadece önündeki tezgahta bulunan şeylere bakıyormuş gibi yapıyordu ama bir yandan da soğuk terler akıtmaya başlamıştı.
Bay Jung ona doğru yaklaşıyordu,ama San'ı fark etmemişti sadece tezgahtaki ıvır zıvırlara bakıyordu.
Rüzgar bir anda bastırınca San'ın şapkası yere düşmüştü.
Ne büyük talihsizlik ama, değil mi?
San şapkayı yerden almaya çalışırken içinden hem küfür ediyor hem de Tanrı'ya Bay Jung'un onu görmemesi için dua ediyordu.
"Choi San!"
San bu gür sesin kimden geldiğini anlamıştı. Arkasını dönmek istemiyordu o adama, korktuğu başına gelmişti işte.
Duymamış gibi yapsa kurtulur muydu?
Evet,San da sizin gibi düşünmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çiçek Dükkânı | WooSan
FanfictionAngst, istediğiniz zaman dilimini düşünebilirsiniz ancak ben daha 50'ler zamanlarına yakın tutmaya çalıştım.