12 Şubat
Wooyoung,pencereden gelen ışık ile uyandı. Beyaz pikeyi üstünden attı ve biraz yatak odalarında göz gezdirdi,ardından yanında uyuyan sevgilisine baktı. Kış olduğu için normalde sabahları pek güneş olmazdı ama bugün böyle olmuştu. Yataklarının baş ucundaki büyük camdan dışarı baktığında dün gece yağan karın güneş yüzünden yavaş yavaş eridiğini gördü.
Sonra ise San'a baktı.
Aslında kahvaltı hazırlaması gerekirdi ama şuan çok da gerekli değildi bu. Kahvaltı kaçmıyordu ya.
Wooyoung geri San'ın yanına yatınca yüzünü San'ın uyuyan yüzüne doğru çevirdi. Bir süre bu karşısındaki meleksi yüzü izledi. Daha sonra komidinin üzerindeki saate baktı. Saat daha yeni 06:30 olmuştu. Yani daha çok vakti vardı.
Wooyoung San'a sırtı dönük bir şekilde yaklaşırken bir yandan da San'ı uyandırmamaya çalışıyordu. En sonunda San'ın nefesini ensesinde hissedince yeterli olduğunu düşünüp durmuştu. San'ın bir elini alıp kendi karnına koyarak ona sarılmasını sağlamıştı. Böyle daha iyi olduğunu düşününce uykuya dalıcakken San'ın ona daha sıkı sarıldığını hissetti. Gülümseyip uykuya geri dönmek için gözlerini kapadı.
...
Wooyoung'un uyanmasına sebep olan şey ensesinde hissettiği anlayamadığı şeydi. Gözlerini açınca bir kaç saniye neler olduğunu anlamaya çalıştı. Daha sonra anlayınca bu hissettiği şeyin San'ın dudakları olduğunu anladı. Muhtemelen San uyanmıştı ve onun ensesini öpmüştü ve hâlâ da devam ediyordu. Wooyoung bir süre daha hareketsiz kaldıktan sonra konuşmaya başladı.
"Günaydın."
"Günaydın."
"Neden ensemi öpüyorsun?"
"Uyandırmak için."
Wooyoung kendini çevirerek sırt üstü yattığında tavana bakarak konuşmaya devam etti.
"Güzel bir yöntemmiş."
"Değil mi,sevgilin düşündü."
"Aslında daha etkili bir yöntem biliyorum ben."
"Baştan aşağı su dökmek mi? Genelde öyle yapıyorsun da."
"Yapmıyorum yalan atma!"
San iki elini de Wooyoung omuzlarının yanına koyup üstüne çıkınca göz göze gelmelerini sağlamıştı.
"Saçların gözüme girecek!"
"Öyle mi? Biraz daha yaklaşayım o zaman."
San biraz daha yaklaşarak daha da yakın olmalarını sağlamıştı.
"Lafımı bölmüştün ben devam ediyorum."
"Et bakalım."
"Bence en iyi uyandırma şekli bu."
Deyip iki elini de San'ın yanaklarına koyarak kendine çekip dudaklarını buluşturmuştu Wooyoung. Bu San'ın beklediği bir hamle olduğu için San anında Wooyoung'un öpücüğüne karşılık vermişti.
Wooyoung bir süre sonra elleri ile San'ın yüzünü uzaklaştırdıktan sonra konuşmaya devam etmişti.
"Nasılmış?"
"İyiymiş ama bunu bana neden her sabah yapmıyorsun?"
"Çünkü benim o kadar seslenişime uyanmayıp beni deli ediyorsun ve bende su döküyorum."
"Öpsen daha çabuk uyanırım aslında."
"Tamam bir dahakine öyle yaparım."
"Eee kalksana üstümden?""Hayır niyeymiş?İyiyiz bence böyle."
"Saate bak bari öyle karar verelim bari."
"Bakayım,eeeeeee saaaat..."
"UZATMA SÖYLE!"
"Dokuz buçuk."
San son cümlesini tatlı ve yalaka bir gülümseme ile söylemişti.
"Hadi hadi kalk. Daha kahvaltı hazırlayacağım."
"Ben aç değilim ama."
San bu sefer de dudağını büzerek söylemişti bu cümlesini. Anlaşılan şuanki pozisyonlarını bozmak istemiyordu.
"Ben açım ama?"
"Bir şartla kalkarım."
"Neymiş o?"
"Beni bir daha öpüceksin."
"Tamam kahvaltıdan sonra öperim."
"Hayır şimdi."
"San açım uğraşma benl-"
Wooyoung cümlesini bitiremeden San önce davranıp onu öpmüştü. Wooyoung da pes ettiği için bırakmıştı kendini.
'Tamam şimdi kalkabilirsin."
San Wooyoung'un üstünden kalkınca Wooyoung bir hışımla yataktan kalkıp merdivenlerden hızlıca aşağı inmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çiçek Dükkânı | WooSan
FanfictionAngst, istediğiniz zaman dilimini düşünebilirsiniz ancak ben daha 50'ler zamanlarına yakın tutmaya çalıştım.