rose / Part 2

100 13 4
                                    

Wooyoung'un anlatımından;

"Yeosang,Yeosang!"

Yeosang'ı su çeşmesinin orda gördüğüm gibi ona doğru koşmaya başladım, bugün hiç konuşamamıştık.

Yeosang, benim çocukluk dostum. Babalarımız da bizim gibi çocukluk arkadaşılar, babam ile Yeosang'ın babası işleri ortak olduğu için onlar da bizimle beraber bu kasabaya taşındılar. Beraber az bu çeşmenin önünde Almanca çalışmadık.

Yeosang'ın en büyük hobisi sakin bir yerde kitap okumaktır. Evde olduğu zamanlar da keman çalar,yani genellikle bana çalardı. Ailesi pek bu konulara ilgili değil maalesef.

"Hey sakin ol Wooyoung,bir yere kaçmıyorum."

"Bugün hiç konuşamadık ya!"

"Evet öyle oldu,yerleşebildiniz mi oraya?"

"Az çok evet."

"Annen orda mı peki?"

"Yok o dükkânı bana bıraktı."

"Yardıma gele-"

"LÜTFEN!"

Sesimi heyecandan ayarlayamamıştım sanırım çünkü Yeosang kulaklarını tıkamıştı,sese karşı çok duyarlı. Bu yüzden kalabalık ortamları sevmez.

"Özür dilerim,heyecandan oldu."

"Yok, sorun değil.Ee nerde dükkânınız?"

"Gel takip et beni."

...

San'ın anlatımından;

Gözüm hep o çiçekçideydi çünkü o kapıdan girdiğimde koku beni çok etkilemişti,birden fazla çiçeği bir arada görmek hoş.

O çocuk...
Tatlıydı.

O da hoş birine benziyordu.Sanırım ikimiz de aynı uyruktanız,ama sormak gerek.

...

Yazar anlatımından;
Wooyoung,uzun ceketini giymiş ve şapkasını takmış bir şekilde dükkânın kapısını kilitledi. Saat akşam 7'ydi ve gün oldukça yoğun geçmişti, o da bunu beklemiyordu. Eve doğru hızlı adımlar atarken arkasından gelen hızlı ayak sesleri ile arkasına döndü.

"San?"

"Hey, rahatsız etmedim değil mi?"

"Hayır, hiç sorun değil. Bir şey mi oldu?"

"Evim sanırım seninki ile aynı yolda, dükkândan çıkarken gördüm. Eşlik edebilir miyim?"

"Tabiki."

Böylesine sert görünüme sahip birinin bu denli nazik olması şaşırtmıştı Wooyoung'u.

Aradan birkaç dakika geçmesine rağmen hâlâ ikisinin de elleri ceketlerinin ceplerinde,tek bir kelime etmeden yürüyorlardı.

"Kaç yaşındasın?"

Diyerek bozdu sessizliği Wooyoung.

"22,sen?"

"Ne güzel bende."

"Sanırım ikimizde aynı uyrukluyuz ama yine de sormak istedim, nerelisin?"

"Güney Kore,sen?"

"Bende."

"Ne güzel."

İkisi de bu konuşmadan sonra sessizce yürümeye devam ettiler.
Ve Wooyoung tekrar sessizliği bozdu.

"Şey,benim evim burası. Senin de sanırım buralarda?"

"Evet yakınlarda."

"Teşekkürler eşlik ettiğin için."

"Rica ederim."

Wooyoung eve girdikten sonra San gözlerini evde gezdirdi. Klasik o zamanın küçük evlerindendi ama hoştu.

Aslında San'ın evi burda değildi, sadece Wooyoung'a eşlik etmek için onunla yürümeye devam etmişti.

San yoldan geri dönerken sessizce düşünmeye başladı.

'Neden ona eşlik ettim? Onunla daha bugün tanıştık,bu yakınlık neydi?'

Ama fazla üstüne durmadı,bu sadece arkadaşça bir davranıştı. Değil mi?

Bu sadece şuanlık böyleydi. Kim bilir,belki bu arkadaşlık daha da öteye gidebilirdi?

Sonuçta bu dünyada neler olacağı belli olmuyor.

Çiçek Dükkânı | WooSanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin