magnolia / Part 13

47 7 1
                                    

San'ın anlatımından;

Wooyoung'a sürpriz yapmak için evlerinin önüne gelmiştim. Nasıl olsa bugün hafta sonuydu ve dükkânlarımız yılbaşı olduğu için kapalıydı. Balkonlarında Bayan Jung'u görmüştüm.

"Merhabalar efendim."

"Sanada merhaba San."

"Eğer herhangi bir sakıncası yoksa, Wooyoung'a aşağıda benim beklediğimi ve çıkmasını söyleyebilir misiniz efendim?"

"Tamam söylerim ama, bir işiniz mi var?"

"Hayır hayır sadece biraz dolaşmak için."

"Anladım,biraz bekle o zaman."

Bayan Jung hep alttan alan biriydi. Dediklerimi pek fazla sorgulamazdı. Açıkçası bana güvendiğini hissediyordum.

Wooyoung birkaç dakikada aşağıya benim yanıma gelmişti,şaşkın gözlerle bakıyordu bana.

"Görüşürüz çocuklar!"

"Görüşürüz anne!"

"Görüşürüz Bayan Jung!"

Beraber sokaktan çıktıktan sonra Wooyoung direkt bana soru sormuştu.

"Ne oldu bir anda beni apar topar çağırdın?"

"Sevgilim ile dolaşmak isteyemez miyim?"

"Sevgilim" kelimesini özellikle sessiz söylemiştim çünkü ilişkimizi kimse bilmemeliydi,bir Yeosang biliyordu zaten.

"Elim ayağıma dolaştı ama öyle bir anda dışarıda beklediğini duyunca."

"Üzgünüm benim de bir anda aklıma geldi böyle bir şey."

"Neyse boşver iyi oldu bu. Ama bir şey soracağım."

"Hm?"

"Nereye gidiyoruz?"

"Buraları gezeceğiz biraz ondan sonra çimenliğe gideceğiz."

"Tamam."

Onu ilk önce küçük bir oyuncakçıya götürdüm, oradaki küçük peluşlardan birini aldık ama dükkân sahibi bize peluşu kime alacağımız hakkında soru sordu.

Ona neyse artık!

Biz de kardeşimize alıyoruz yalanını söylemek zorunda kaldık. Daha sonra sıcak içecekler satan bir büfeye gittik ve yolda yürürken aldığımız içecekleri içtik. Wooyoung'un keyfi yerindeydi bunu görebiliyordum çünkü sürekli gülümsüyordu. Kasabanın dışında ama yakında olan bir gölete gittik ve bir süre paten süren insanları izledik.

"Bende istiyorum paten kaymayı öğrenmek."

"Efendim?"

"Paten kaymayı öğrenmek istiyorum."

"Bir ara öğreniriz beraber,ne dersin?"

"Ama o 'bir ara' kış bitmeden olsa iyi olur."

"Merak etme kış içinde öğrenmeye çalışırız."

Daha sonra oradan ayrıldık ve kasabaya gittik. Giderken yağmur yağmaya başladı.Üstümüzdekiler ıslanmaktan bizi korumazdı ve muhtemelen çimenliğe giderken sırılsıklam olurduk bu yüzden evime uğrayıp oradan bir şemsiye aldık. Yolumuza devam ettik.

Çimenliğe vardığımızda yağmur hâlâ devam ediyordu ama bu bizim için sorun değildi.

"Burası bizim ilk tanıştığımız zaman beni götürdüğün yer..."

"Senden hoşlandığımı söylediğim ilk yer..."

"Seni öptüğüm ilk yer..."

"Beraber piknik yaptığımız ilk yer..."

"Bütün ilklerimizi bu çimenlikte yaşadık."

"Evet, başka birisine bunu söylesek inanmaz."

Wooyoungdan kolumu ayırdım ve boşta olan elim ile onun elini tuttum. Şuan göz gözeydik ve bana "ne oldu?" dermişçesine bakıyordu.

"Ben herhangi bir Noel hediyesi almak istemiyorum, Tanrı bana 4 ay önce hayatımın en güzel hediyesini verdi zaten. Beraber nice noeller kutlayalım sevgilim."

Diyerek dudaklarımı onunkilere hafifçe bastırmıştım.

Ya benim şu sevgili olma süreçleri hiç içime sinmedi ama olaylara geçiş yapmak zorundaydım ve öbür türlü çok uzayacaktı OF

Çiçek Dükkânı | WooSanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin