"Profesör Dumbledore geldim ben." Maise'nin sesi ile Dumbledore ona döndü.
"Hoş geldin Maise. Fazlasıyla yorgun gözüküyorsun. Ziyafet birazdan başlar. Nasıl geçti?" Maise hüzünle başını salladı.
"Doktor pek etki etmediğini söylüyor profesör. Ama başka çareleri de yok. Yani devam etmek zorundayım." Dumbledore hüzünlü bir biçimde başını sallayıp Maise'nin sırtını sıvazladı.
"Senin için zor olduğunu biliyorum. Keşke bir çarem olsaydı ama maalesef büyücü dünyasında tedavisi olmayan nadir hastalıklardan biridir hastalığın. Ama senin atlatacağına eminim." Maise gülümseyerek Dumbledore'a sarılınca Dumbledore ilk başta biraz şaşırsa da sonra o da hafifçe Maise'ye sarıldı. Ayrılınca Maise odadan çıktı ve Gryffindor ortak salonuna doğru ilerlemeye başladı.Kolundaki iğne izini kapatmak için tişörtünün kolunu indirdi. Gözleri kızarmıştı ve hafif şişikti. Kemoterapi vücuduna göre ağır geliyordu. Elindeki termosundan suyunu içti ve şişman kadının önüne geldi. Şifreyi söyleyerek içeri girince salonun kalabalık olduğunu gördü.
"Fred, seninki geldi bak orada." Fred, Oliver'ın sesi ile hızlıca kapıya doğru döndü.
"Oldukça kötü gözüküyor." Anında yerinden kalkıp kızlar yatakhanesine ilerleyen Maise'nin yanına koştu. "MAİSE!?" Maise durdu ve Fred'e döndü.
"Sonra konuşalım olur mu? Biraz yorgunum, kendimi iyi hissetmiyorum." Fred anlayışla başını sallayınca Maise yorgun adımlarla yukarı çıkarken Fred'e de onun arkasından bakmak kalmıştı.
"Neler olmuş ikiz?" Fred, yanına gelen George'ye baktı.Sonra da başını bilmiyorum anlamında salladı.
"Bilmiyorum ikiz. Sonra konuşalım, kötü hissediyorum dedi." George, ikizinin omzunu sıvazladı ve ikili tekrar masaya döndüler. Maise de kendine kıyafet aldı ve banyoya girdi. Üstünü çıkarıp koluna baktı. İğne izi normalden biraz daha derindi. Midesi bulanınca hızlıca klozete kapandı ve zaten sabah azıcık yediği kahvaltıyı da çıkardı. Kemoterapi süreci boyunca bir şey yedirilmiyordu. Yan etkileri kendini 1 aydan sonra daha ağır şekilde gösteriyordu.
"Maise, sen misin?" Maise, Angelina'nın sesi ile kilitli olan kapıyı ne olur ne olmaz kontrol etti.
"Evet Angelina benim."
"Yemeğe geliyor musun?" Maise ağzını temizledi ve kapandığı klozetin sifonunu çekti.
"Duş alıp geliyorum." Angelina tamam deyip odadan çıkmıştı. Maise kapı sesini duyunca tekrar aynanın karşısına geçti.
"Geliyor muymuş Angelina?" Angelina, ona meraklı gözlerle bakan Fred'e döndü.
"Duş alıp gelecekmiş." Fred başını tamam anlamında sallayıp ikizi ile aşağıya indi. Maise'den ılık bir duşa girip vücudundaki tüm yorgunlukların ve gözyaşlarının suya akmasına izin verdi. Yaklaşık 15 dakika sonra duştan çıkıp saçını taramaya başlayınca başka bir gerçekle daha yüzleşmek zorunda kalmıştı. Tarağındaki dökülen saçlar ilk defa bu kadar fazlaydı. Bir dahaki hafta babası ile peruk hazırlatmayı aklının bir kenarına not etti.
"Ne olur ne olmaz Maise. Her şey olabilir..." Maise duştan çıkıp üstünü giyindi. Saçını da kurutmadan normal bir at kuyruğu yaptı ve aşağıya indi. Fazlasıyla açtı.
"MAİSEE!?" Angelina'nın çağırması ile Maise onun yanına gitti ve oturdu. Tam da Fred'in karşısıydı. Bilerek yaptıklarını anlamıştı ama bir şey dememişti. Buna mecali yoktu. Tabağına birkaç şey alıp yemeye başlamıştı ki Colin Crevey'nin sesini duydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"𝐇𝐞𝐥𝐥𝐨 𝐌𝐚𝐝𝐚𝐦 𝐆𝐡𝐨𝐬𝐭" / Fred Weasley
Fanfiction"ᴍᴇʀʜᴀʙᴀ ʙᴀʏᴀɴ ʜᴀʏᴀʟᴇᴛ." ᴍᴀɪꜱᴇ,ᴋıᴋıʀᴅᴀʏᴀʀᴀᴋ ꜰʀᴇᴅ'ᴇ ᴅᴏğʀᴜ ɪʟᴇʀʟᴇᴅɪ ᴠᴇ öɴüɴᴅᴇ ᴅᴜʀᴅᴜ. "ᴍᴇʀʜᴀʙᴀ ʙᴀʏ ʜᴀʏᴀʟᴇᴛ."