·Eleven·

151 21 0
                                    

"MAİSEEEE?!" Maise ona heyecanla seslenen Lily Luna Potter'a döndü. Hogwarts'ta Potter veya Weasley öğrencilerinden birinin başına bir şey gelirse direk Maise'ye koşarlardı. Ve Maise de onları bir şekilde mutlaka kurtarırdı.

"Sana bir şey mi oldu Lilyciğim?" Lily ellerini dizlerine dayayarak derin nefesler aldı. Sakinleştiğinde Maise'ye baktı.

"Hayır. Sana bir süredir bir şey göstermek istiyordum. Beni takip eder misin acaba?" Maise, şüpheli ve de hafif korkmuş bir şekilde Lily'i takip etmeye başladı. Kimsenin olmadığı boş ve tenha bir yere gelince durdular. "Babama önemli bir şey ile ilgili bir mektup yazdım. Bu seni de azıcık ilgilendiren bir konuydu.Sana söylersem mutlu olacağını söyledi babam. Ve sana söylememi aslında o istedi."

"Pek bir şey anlamadım. Neyi göstermek istiyorsun Lilyciğim hadi söyle." Lily, cebinden yeşil ve küçük bir taş çıkarttı. Maise taşı inceleyince gözleri kocaman açıldı

"Bu...Diriltme taşı değil mi?" Lily evet anlamında başını salladı ve gülümsedi.

"Yaklaşık 3 hafta önce buldum. Babaannem ve dedem ile konuşuyorum. Sirius ve Remus amcamla. Ve de Fred amcamla..." Maise sert bir şekilde yutkundu.

"Ve baban da benle Fred'in konuşabilmesi için bana söylemeni istedi." Lily gülümseyerek başını salladı ve elini tamamen açtı.Taş yavaş bir şekilde döndü ve Lily'nin bahsettiği herkes yavaş bir şekilde canlandı. Maise'nin kalbi büyük bir güç ile atıyordu. Sanki birazdan vücudunu delip geçecekti. Ve sonra onu gördü... Saçları hala tupturuncu idi.Hiç değişmemişti. Üzerinde öldüğü zaman ki kıyafetler vardı. Gözleri hala capcanlı bir şekilde parlıyordu. Ve bakışları hala munzurcaydı. Her şeyi hala muazzamdı.

"Merhaba tatlııımmmm." Herkesin gözü Maise'ye dönünce Fred de Maise'ye döndü. Şaşkın bir şekilde karşısındaki kızı iyice süzdü "Şekerli Viskim?" Maise gülümsedi.

"Fredie..." İkilinin sol gözünden aynı anda bir yaş aktı. Maise fazlası ile uzun bir süreden sonra bu kelimeyi Fred'in ağzından duymuştu. Ve bu onun için mükemmel bir olaydı.

"Biz karşıya geçelim onlar özel olarak konuşmak isterler." Lily'nin cümlesi ile herkes onlardan uzaklaştı ve ikili çok uzun bir süreden sonra tekrar bir arada ve başbaşa kaldılar.

"Sen...Neden öldün?" Maise hüzünle gülümsedi. Fred ise hala şaşkın bir biçimde kızı inceliyordu.

"Senin ölümüne dayanamadım. Kanser tekrar atak etti ve bende öldüm. Ama Profesör McGonagall Hogwarts hayaleti olarak kalmama izin verdi. Hatta derslere de giriyorum." Fred hüzünle karşısındaki deli gibi sevdiği kızı doyamadığı için tekrar süzdü. Şeffaf görünümü bile o kadar güzel duruyordu ki... Eline baktığında ona verdiği yüzüğü görünce gülüşü genişledi.

"Tıpkı bir peri gibisin." Maise bu sefer Fred'in gözüne bakarak anlamlı bir şekilde gülümsedi.

"Keşke hayalet olmasaydım Fredie... Her gün senin tablonu görmek ama seni canlı olarak görememek, sarılamamak... Çok can yakıcı. Senin gözlerimin önünde gülerek ölüşünü her gün hatırlamak da öyle." Fred kızın ağlayacağını anlayınca hayır anlamında başını sallamaya başladı. Çünkü buluşmuşlarken ağlamasını istemiyordu.

"Ama bak şimdi buradayız. Sarılamasakta en azından konuşabiliyoruz. Beni tekrar peşinizde koşturmazsınız değil mi güzel leydi?" Maise kahkaha attı.

"𝐇𝐞𝐥𝐥𝐨 𝐌𝐚𝐝𝐚𝐦 𝐆𝐡𝐨𝐬𝐭" / Fred WeasleyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin