81. Bölüm "He Jin'in Annesi"

853 177 80
                                    

He Jin babasının elindeki kağıt para yığınını görünce acınası hissetti. Babasının elini tuttu ve parayı geri ittirdi, "Gerek yok. Taksiyi ben ödeyeceğim."

Taksi tuttuktan sonra He Jin kapıyı açtı ve babasının önden girmesine izin verdi. Bavulunu bagaja koydu ve arabanın arkasına geçerek babasıyla yan yana oturdu.

"Yemek yedin mi?" diye sordu He Jin.

"Hayır, beraber yiyelim diye seni bekledim." diye cevapladı babası.

"Neden beni bekledin? Kendimi aç bırakmam ya." He Jin saatine baktı, eve vardıklarında saat 8.30 olacaktı. Onun için geç yemek yemek sorun değildi, yurtta da öyle yapıyordu zaten. Ama iki ebeveyni de emekliydi ve genellikle saat 5 civarı yemek yiyorlardı. Bu, saat 8'e kadar aç kaldıkları ve yemek için onu bekledikleri anlamına geliyordu. Bunun hakkında düşünürken He Jin yine acınası hissetti.

Qin Yang'ın onun için aldığı yemek poşetini açtı, babası için o sushi kutusunu alacaktı. Sonra sushi tabağının ne kadar soğuk olduğunu fark etti. Babasının midesi iyi değildi ve daha da rahatsızlanabilirdi. Bu fikirden de vazgeçmekten başka çaresi yoktu.

İkisi pek konuşmazlardı. Arka koltukta da neredeyse hiç konuşmadılar. Mahallelerine vardıklarında He Jin'in babası cüzdanından tekrar para almaya kalkıştı ama He Jin onu durdurup e-hesabı aracılığıyla bilekliğinden ödedi.

Arabadan çıktıktan sonra, babası loş sokak lambası altında gülümsedi ve He Jin utandı "Neden gülüyorsun?"

Babası, "Gülüyorum çünkü ödemekte ısrar ediyorsun. Senin paran da ebeveynlerinden geliyor. Ne diye ısrar ediyorsun?"

He Jin şaşırmıştı, bunun aslında parayla ilgili değil de jestle ilgili olduğunu düşünmüştü!

Ama bunu söylemedi, babasını takip etti ve "Para kazanacağım ve sana vereceğim." diye fısıldadı.

Babası durdu, tekrar yürümeye devam etmeden önce "Müsrif değilim ben, annene verebilirsin." dedi.

He Jin, "..."

İkisi eve girdiklerinde tanıdık bir koku vardı. Yemek değildi; eski eşyalar, mutfaktan gelen hafif koku, deterjan, naftalindi... bütün kokular birbirine karışmıştı. Kötü bir koku değildi ama anında He Jin'in burada geçen 20 yıllık anılarını hatırlamasını sağlamıştı.

Annesi He Jin'i gördüğünde, yüzü anında aydınlandı. Yemek masasında yemekleri ısıtırken valizini yerleştirmesi için babasını dürttü, "Git ellerini yıka ve ceketini çıkar. Sokaklarda çok fazla mikrop var. Eğer üşürsen yenisini giyersin. Çoktan yatağın üzerine koydum... Ellerini yıkadıktan sonra yemeğe gel!"

Bütün evde sadece hızla konuşan kadının sesi duyuluyordu. Aslında He Jin annesini ilk gördüğünde oldukça mutlu olmuştu ama durmadan konuşmaya başladığı anda biraz sinir olmuştu.

"Ah, bu arada, otobüsle mi geldin? Hızlı sürmüş olmalı... Saate bakıyordum. Neyseki istasyondan doğrudan buraya gelen bir otobüs var. Birkaç on yıl geçti ve etrafta dolaşmak çok kolaylaştı... He Jin, otobüste çok insan var mıydı?"

He Jin üstünü değiştirdikten sonra yemeklerle donatılmış masayı gördü. Babası iyi bir ruh halindeydi ve bir kadeh beyaz şarap doldurdu. He Jin, "Baba, ben de seninle içeceğim." dedi.

Annesi aniden bağırdı, "Şarap çocuklar için değil! Senin için iyi değil. Sadece yemeğini ye!"

He Jin, "..."

Waiting For You OnlineHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin