İki kelime konuşup hemen yolu gösterenlere bir ömür harcadın.
Halbuki seni yıllarca canının parçası sayacak insanı görmedin.
Şimdi köşede oturup bir umutla hayatının değişmesini bekliyorsun...
Ne yazık...Her adımında aklına başka bir düşünce geliyordu,tutup silahımı çekseydi beynine,yoksa nefesi kesilene kadar dövsemiydi.karısının karşısındaki adama ne yapsaydı bir türlü karar veremiyordu.ilya ise karşısındaki adamı değil uzaktan sinirli bir şekilde yaklaşan piskopat kocasına bakıyordu.
Ayağa kalkmıştı oturduğu yerden,tüm vucudunu derin bir sancı kaplamıştı...tam yaşamak için biraz umutla dolmuşken bugün ölüm günü olucaktı sanki,birşeyler yapması gerekiyordu,durdurması gerekiyordu piskopat kocasını,karşısındaki adam ise tanışmaya gelmiş gibi saniyelerdir hiç birşeyden habersiz konuşuyordu"Çok gençsiniz,kaç yaşındasınız acaba"
"Sana kaç yaşında olduğunu göstermemi istermisin"
Adamın bakış açısına girmişti sonunda Ateş,
Ateş ilyanın ellerinden sıkıca tutmuş yanına çekmişti
İlya ise korkuyla ateşin kulağına yaklaşmıştı."Lütfen.."
İlyaya öldürücü bir bakış atmıştı Ateş,ölümünü görüyordu resmen gözlerinde.
Burda bunca insanın içinde sakin durucaktı"Sakin ol bir şey yok"
İlya konuştukça Ateş daha da çok deldiriyordu
Etrafta bir sürü adam vardı.
Ateş adamın omuzuna elini koymuş sertçe ve gülümseyen suratıyla gözlerinin içine bakmıştı"İki saniyen var uzaklaşman için"
Zor tutuyordu kendisini,çok zor hemde..iki saniye sonra belindeki silahı çıkarıp tam beyninin ortasından vurmayı planlıyordu.
Adam karşısındaki kadının yanında utansada karşısındaki adam çok korkunç bakıyordu,başedebiliceğini hiç sanmıyordu
Yavaşça uzaklaşmıştı herşeyden habersiz,oysa başı çok büyük bir dertteydi,ateşten kolay kolay kurtulamıyacaktı şu an herkesin içinde olması bile Ateş Karahanlı onun için acı verici planlar kuruyordu kafasında.Adam uzaklaştıktan sonra ilya kendi canının derdine düşmüştü.telefonda hiç kimseyle konuşmaması gerektiğini bastıra bastıra soylemişti ama,konuşan ilya değildi,adamı anlamadığı bir şekilde yanında bulmuştu,elinden ne gelebilirdi.
"Sana kimseyle konuşma demiştim."
İlyayı kalktığı yere oturtmuş yanına oturmuştu sinirle,başına ağrı girmişti sinirden,bu kadar sakin olmak hiç ona göre değildi
"Niye dinlemiyorsun beni sen"
İlya kollarını birbirine sarmış oturmuştu kalktığı yere,onun ne suçu vardı.
Adamın yüzüne bakmak yerine denizin dalgalarını izliyordu."Ben gitmedim adamın yanına,benim ne suçum var" sesi kısık çıkıyordu.
Garson iki kahveyi masanın üstüne koyarken sessizlik oluşmuştu,
"Sayende öldürdüğüm insanlar çoğalıyor,sakın bana sonra katilsin deme,her yaptığım hatada sadece senin canın değil başkasınında canı yanıcak"
İlya şaşkınlık ve korkuyla adamın gözlerinin içine bakmıştı
"Sakın,o adamı öldürme,bu kadar iğrençleşme.sadece bir kaç şey sordu"
![](https://img.wattpad.com/cover/165252035-288-k65720.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PEŞİMDEKİ İNTİKAM
RomanceBir çığlık daha özgürlüğe kavuşmuştu o gece. Duvarla bulanan çığlıklar karanlığa hapsetmişti ikisinide Geri dönüş yoktu bugün. Acı iliklerine kadar sinirken Pişmanlık vurucaktı gün yüzüne. Acı ikisinide yok etmek için emir almışken Toprak iki can da...