8. BÖLÜM - AŞK DÖRT SANİYE, MUTLULUK BİR ÖMÜR

3.4K 500 170
                                    

uzun bir ayrılık oldu :)

*-*
Tuğra yanında uzanan kıza bakarken derin bir nefes alıp verdi. “Burada, yanımda uyuman tehlikeli biliyorsun değil mi?”
“Ne gibi bir tehlikesi var anlamadım,” dedi başını adamın omzuna koyarak. “Kapıda ‘İçeri girmek tehlikelidir ve yasaktır’ gibi bir yazı da görmedim. Uyarılmadım da sonuçta.” Konuşurken kıkırdayıp yüzüne de muzip bir hava vermişti ve buna tezat olarak adamın havası ile nefessiz kalıyormuş gibiydi.

“Sen bayağı benimle oynuyorsun farkında mısın Pelin? Resmen benimle oyun oynuyorsun ve bu beni deli ediyor. Deli ediyordan kastım, tahrik ediyor.” Elini kızın göğsüne götürüp sıktı, “Uyarılmamışsın ya benimle ilgili, uyarmamı ister misin seni?” adamın bakışları alev alırken, kızın tüm bedeni korlar içindeydi.
Pelin de bir cesaretle elini aşağılara indirdi, “Yarışmak ister misin bu konuda benimle?”

“Ooo...” dedi Tuğra gülerek başını arkaya atıp. “Sert oynuyorsun sevgilim. Sert, ateşli ve tehlikeli.”
“Korktun mu?” diye sordu adamın dudaklarına yakın bir mesafede durarak.
Başını sağa sola salladı, “Hayır. Uyarılırsam senin korkman gerek bence.”
“Ateşten korksam aşka yürümem değil mi?” ve ikisinin dudakları aynı anda buluşunca dünyadaki her şey, herkes silinmişti.

Tuğra onu bir anda alta alıp üste çıktığında son kez sordu, “Korkak mısın cesur mu?”
“Sana aşık olacak kadar cesursam, artık korkumu sorgulama be adam, beni diğer odaya gönderen sensin, yanına gelen benim!” derken meydan okuyan bir edayla baktı ona. “Sence korkak kim? Sen mi ben mi?”
Tuğra başını öne eğip güldü, “İlk günden korkma diye öyle yaptım, yoksa ömürlük bir plan değildi o. Sadece bugünlüktü.”
“O zaman artık cesaretimi de ispatladığıma göre sayın Tuğra bey, benimle ilgilenir misiniz?”
“Zevkle Pelin hanım, hemde sabaha kadar.”

*

Sabah sevgilisinin kollarında gözlerini açan Pelin derin bir gülümseme ile gerindi, Tuğra elini yanağına koymuş, yan yatarak onu izliyordu. Pelin’in gerinmesiyle çarşaf üzerinden kaydı ve Tuğra’nın gözleri direkt kızın açılan göğüslerine kaydı.
“Günaydın aşkım,” dedi Pelin üstünü örterken.
“Günaydın mı?” kızın arkasındaki saate bakıp sırıttı, “Zorlatsan iyi akşamlar olabilir yani.”
Pelin birden doğrulup arkasındaki saate baktı, “Hii, saat üç.”

“Hii, saat üç,” diye kızın taklidini yaptı adam. “Hadi kalk uykucu, sana kahvaltı hazırladım. Ama sanırım akşam yeme-”
Kız onun omzuna vurdu, “Kes sesini edepsiz haydut seni. Bütün gece uyutmuyorsun, sonra da gelmiş buraya dalga geçiyorsun. Ayıp ayıp!” yataktan kalkıp üstüne adamın tişörtünü geçirdi. “Ben lavabodaki işimi halledene kadar sende bize kahve yapar mısın? Kendime gelmem lazım, sersem gibiyim.”

“Birlikte duş alsaydık öncesinde-” dedi yavru kedi bakışı ile.
“Hadi haylaz çocuk, daha cinsiyet partisine gideceğiz. Geç kaldık.”
Tuğra sırt üstü kendini yatağa atıp ofladı. “Ne talihsizim ya! Bize ne milletin bebeğinin cinsiyetinin partisinden. Karı-koca kutlasınlar. Hem cinsiyetin partisi mi olur Allah aşkına?”
“Hala oyalanıyorsun Kayacı!”
“İyi tamam giyiniyorum,” dedi homurdanarak. “Allah’tan sana güvenmeyip sabah duş aldım.”

***

Günler herkes için olağan geçerken, birtek Elif için mutsuzlukla geçiyordu. Ateş’i görmüyor, önünde kimse adını bile söylemiyordu. Adam öyle bir duvar örmüştü ki Elif’e, Elif eline balyozu alıp kırmadan ona ulaşamayacağını adı gibi biliyordu ve bunu bilerek yapıyordu.
Alev ile Efe evlenirlerken düğün yapmadıkları için Efe’nin ailesinin de istediği üzerine, düğün yapmaya karar verişmişti ve herkes Alev’in düğününe odaklanmışken, kimse Elif’i fark etmiyor ya da bile bile fark etmemeye çalışıyorlardı. Onlar da artık Ateş’e bir adım atmasını istiyorlardı belki de.

AŞK'4.SANİYE * İ.G.A.S. II - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin