16. BÖLÜM - AFFIN ÖDÜLÜYDÜ GÖZLERİNDEKİ IŞIK

3K 454 88
                                    

ve çoğunluk AŞK'4.SANİYE'yi istemiş :)

***
Affetmenin nesiydi kötü olan,
Engel neydi bunca zaman?
Gurur?
Tam da buydu elimizi kolumuzu bağlayan...
Bitti artık sensiz yıllarım...
Ateşten gömlekti gurur denen lanet,
Çıkarıp söndürdüm o yangını...
Şimdi aşkınla çırılçıplağım...

-*-

Ateş kızları eve gönderip, ‘Geliyorum bekleyin beni’ demiş ve Efe ile Tuğra’yı da alıp karakola gitmişti. Alev ve Pelin suçlu çocuklar gibi otururken içeri giren üç adamla yutkunmuşlardı.
Efe Alev’in yanına gelip, “Neler oluyor hayatım?” diye sorarken Ateş komiserle ilgileniyor, olayı anlamaya çalışıyordu.
Pelin ise Tuğra’yı gördüğüne çok da sevinmemişti, “Hadi bunun biri abisi biri eşi geldi, sen ne ayaksın geldin?” dedi adama çıkışarak.

“Pelin bir de üste çıkma. Biz seninle bugün seni okuldan alacağım diye konuşmuştuk karakollardan toplayacağımdan haberim yoktu doğrusu, bende meraklısı değilim doğrusu!”
“Bak sen, meraklısı değilsen neden geldin?”
Ateş ikiliye dönüp, “Konumuz bu değil arkadaşlar, lütfen sakin olur musunuz?” dedi.

O sırada şikayetçi olan kadın ve kocası girdi içeri, “Merhaba Ateş bey,” diyen kadına dönen Ateş gözlerine inanamadı.
“Bensu hanım?” diye şaşkınlıkla konuşmuştu Ateş. Saçı başı dağılmıştı kadının. “Şey... Ben gerçekten de kardeşim ve arkadaşım adına özür dilerim.” İki kadına ters ters baktı o sırada.
“Ya hayır, bir şey anlamadım ki. Ben eşim ve kızımı görmek için kantine girdiğim an ikisi üzerime saldırdı.”

Pelin ve Alev birbirlerine bakıp ‘sıçtık’ der gibi başlarını salladılar. Sonra da Pelin kadına sevimli olduğunu zannettiği bir gülümseme ile açıklama yaptı, “Biz gerçekten özür dileriz, yani şahsınıza almayın, konunun sizinle hiçbir ilgisi yok. Hem saldırı değil de bir çeşit deneme-yanılma çalışması diyelim. Hedef şaştı, hata yaptık. Yoksa biz saldırgan manyaklar değiliz. Değil mi Alev?”
Alev de ona katıldı, “Kesinlikle katılıyorum. Çoluk çocuk sahibi insanlarız. Arkadaşımın da dediği gibi, o saldırıyı kesinlikle-”
“Saldırı deme Alev, deneme-yanılma,” diye çaktırmadan fısıldadı Pelin.

“Ha... Deneme-yanılma şeysini üstünüze kesinlikle alınmayın. Şahsınıza yapılan hiçbir şey yok.”
Ateş elini alnına koydu ve kadına döndü, “Bensu hanım, tekrardan çok özür dilerim. Eminim gerçekten yanlış bir anlaşılma olmuş.”
Ve bir süre sonra anlaşmış hep birlikte çıkmışlardı karakoldan. Kapıda Ateş hastanesindeki sayılı doktorlardan biri olan kadına ve kocasına teşekkür ederken Pelin de ona sarıldı.

“Ay gerçekten Bensucuğum çok teşekkür ederim.”
Alev de Pelin’i itekleyip, sarıldı. “Aynen aynen Bensu, çok teşekkürler. Sayende hapislerde çürümeyeceğiz, çocuklarımız üvey annelerin elinde büyümeyecek.” Sonra kadına bakıp, süzdü. “Ama sen de ne olur olmaz, hastanede pembe ruj sürme, olur mu tatlım?”

Pelin de destekledi onu, “Aynen. Saçını da bakıra boya. Geçen senelerde modaydı. Çok yakışır sana.”
Ateş iki kızı çekiştirerek arabaya yönlendirirken, Pelin Tuğra’ya baktı, “Ben hala senin neden geldiğini anlamadım,” dedi çıkışarak.
Tuğra kaşlarını çattı ve sabır çekti. Sonra kız arabaya binince kendi kendine söylendi, “Sen zaten bugüne kadar neyi anladın ki salak sevgilim benim! Şaşırmadım yani...”

***

Beş adam karşılarında oturan beş kıza biri gözlerini kısarak, biri kaşlarını çatarak, biri sinirli, biri oflayarak, biri de başını sallayarak bakıyordu. Kızlar da onların taklidini yapıyordu.
Ateş “Ee sevgili eşim Elif, senden başlayalım. Anladığım kadarı ile olay seninle patladı,” deyince Elif hemen kendini savundu, “Ne alaka? Ben Alev’i çağıracaktım. Sonra da ayıp olmasın diye diğerlerini de davet ettim. Geldiler...”

AŞK'4.SANİYE * İ.G.A.S. II - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin