14. BÖLÜM - ÖNEMLİ BİR KONU

2.8K 468 236
                                    

ve gün atlamayalım, söz verdiğim gibi, bölüm sizlerle :)

-*-

Bırak ruhun ruhumla özgürce dans etsin.
Bırak şu inadı adam,
Gözlerim gözlerine aşk şarkılarını söylesin.
Farzet ömür bir gün
Ve say ki bugün son gün...
Affet beni,
Aşkım seninle son nefesini versin.
Öyle affet ki,
Seninle olacak hayatın bir günü
Sensiz geçecek koca bir ömre değsin...

-*-
Pelin elinde telefon odasının içinde sağa sola giderken, ne yapacağını, adamı nasıl arayacağını düşünüyordu. Kızlarının durumu hiç iyi değildi. Birkaç gündür mesajlarla onu bilgilendiriyordu da zaten. Ama bir çözüm bulmaları gerekiyordu. Uyuyana kadar biri sürekli ağlarken, diğeri de sürekli Pelin ile Tuğra’yı suçluyordu. Bu böyle olmayacaktı, gerekirse profesyonel yardım almaları gerekecekti. Ama bunun için önce Tuğra ile konuşması gerekiyordu.

“Tamam Pelin, alt tarafı arayacak ve bir çözüm isteyeceksin... O çocuklarının babası...” diye diye kendini alıştırıyorken gözlerini kapadı ve aniden açıp, “Evet. Seviştiğin adam!” dedi inleyerek ve yatağa oturdu. İçi alev gibiydi. Ne çok yalan söylemeye başlamıştı kendine ve etrafına. Önce kendisinin yardım alması gerekiyordu.
Ve telefonu çaldı...

Birden irkilince telefon elinden düştü. Yerden kaldırıp bakınca ekranda gördüğü ‘Kızlarımın Babası’ ismi ile yutkundu.
“Tamam sakinim!” derken derin derin nefesler alıyor, ama aldığı nefes onu daha çok boğuyordu. “Arıyor işte Pelo, aç şu lanet tele-aha kapattı. Allah kahretmesin seni emi! Böyle ergen kızlar gibi davran aferin, sanki adam seni yemeğe davet edecek. Alt tarafı kızların durumunu konuşacak.” Bu sefer cesaret gösterip kendi tekrar ara tuşuna basıp, telefonu kulağına koyarken ayağa kalkmıştı. Sonra ayakta duramadı, yine oturdu yerine.
Ve o sesi duydu...

“Efendim...” soğuk, ilgisiz, ama içini yine de yakan o ses...
“İyi akşamlar Tuğra.”
“Uyandırmadım değil mi? Çok çaldırmadım ama,” dedi adam heyecanını bastırmaya çalıştığı bir çabayla. Bu yüzden de oldukça duygusuz konuşuyordu.
“Yok, hayır. Yetişemedim sadece.” Durdu ve dudağını dişledi. ‘Allah’ım eriyebilirim,’ diye geçirdi içinden. Ne çok özlemişti sesini. “Kızlar için aslında bende seni arayacaktım Tuğra.”

“Evet, tahmin edebiliyorum. Geçen bendeyken de aynı sorunu yaşadım, söylemiştim.”
“Düşüncen ne? Yani ne yapalım?”
Tuğra kafasını kaşıdı, “Aslında bunu telefonda değil de yüzyüze konuşsak, olur mu? Önemli bir konu çünkü.”
Pelin elini kalbine koydu. Bugüne kadar bütün yüzyüze konuşmaları ustalıkla reddeden o değil miydi? Şimdi ne olmuştu da yüzyüze konuşmak istiyordu. -Ah evet, önemli bir konu vardı: Kızları.

“Tamam, ben mi geleyim restorana, sen mi okula gelirsin? Benim yarın on birden sonra akşama kadar dersim yok.”
“Aslında ikisi de olmasa. Yani daha sakin bir yerde konuşsak? Öğle yemeğine ne dersin?”
-Ah adi adam, bu bir çıkma teklifi değil de ne? Tabi ki önemli konu... “Tamam olur, saat bir uygun mu?”
“Uygun tabi. Birde alırım ben seni-”
“Gerek yok, ben arabamla-”

“Alırım seni dedim Pelin. Karşı karşıya iş yerlerimiz,” diye bıkkın bir şekilde söylendi. -İnanamıyordu, eski sevgilisi ve kızlarının annesi ile randevulaşıyordu. Ne garip bir durum. -Elbette önemli bir konu vardı. Yoksa o kadını kessen onunla karşı karşıya gelmek istemezdi. İnattı inat...
“Şey... Peki tamam.”
“Tamam, o halde yarın görüşürüz,” deyip telefonu kapattı ve kendini yatağa attı. Ne garipti, bir ömür harcamak istediği kadınla, bir saat görüşebilmek için resmen kendini paralıyordu.

AŞK'4.SANİYE * İ.G.A.S. II - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin