Keyifli okumalar...
Eve girdiğimizde çiçekleri koyacak geniş alanım olmadığından kapının yanına bıraktım. Önce aç karnımızı doyuralım. Almila ile odalarımıza gidip üzerimizi değiştirdik. Mutfağa geçip akşamdan yaptığım zeytinyağlı pırasa yemeğini ısıtmak için ocağa koydum. Bir yandan da biraz salata hazırlayıp masaya koydum.
"Almila hadi gel annesi yemek yiyelim."
"Geldim anniş oo pırasa en sevdiğim".
Her zamanki farkını ortaya koydu canım kızım. Sebze yemeklerine burun kıvıran bir çocuk olmadı hiç. Bunda elimin lezzetli olmasının etkisi de var tabi. Hiç sevmem kendimi övmeyi.
Yemeklerimizi tabakalara koydum ve masaya oturduk.
"Nasıl geçti annecim günün var mı bir yaramazlık okulda. Bir ayı geçkindir gitmiyordun neredeyse."
"Ayy anneee neler neler olmuşta benim yeni haberim oldu. Bizim Sudenaz ve Busenaz varya bilirsin. Onlar Mert'e aşık olmuşlar iki kardeş hem de düşünebiliyor musun? Mert'te ne yapsın ikisi de birbirinin aynısı hep karıştırıyormuş bunları hangisi gelse onunla oyun oynuyormuş" deyip kıkırdadı.
Vay anasını Mert'e bak sen. Sude ve Buse kreşin ikizleri. Ben bile ayırt etmekte zorlanıyorum çocuk ne yapsın.
"Ee sende var mı bir şeyler Almila hanım. Aşk meşk işleri nasıl gidiyor. En son Pars vardı bir ne oldu ona?"
Çocuğumun adını koyarken kaderini de yazdım galiba istemeden dostlar. Hemen de buldu kendine bir Pars.
"Bilemiyorum anne bana bir soğuk bir sıcak davranıyor. Kimsenin tribini çekemem bu saatten sonra ben. Şimdilik bir durum yok yani."
"Almila annecim seni zeka testine götüreceğim. Bu laflar bu hazır cevaplar beni korkutuyor kızım. Sen daha 5 buçuk yaşındasın, niye 2 çocukla ortada kalmış gibi konuşuyorsun acaba?"
"Anne sana da ne desek suç valla. Odama gidiyorum ben. Biraz resim yapacağım. Sana afiyet olsun" deyip masadan kalktı. Ay elim böğrümde kalıverdim. Bu çocuk beni korkutuyor. Saate baktım 7 ye geliyor Kuzey'in gelmesine bir saat var daha. Masayı toplayıp kendime bir kahve yaptım. Almila'ya kapısından baktığımda boyalarını masasının üzerine saçmış, dikkatle resim yapıyor. Kızım diye söylemiyorum maşallah bu konuda yetenekli. 2 yaşındayken evin bütün duvarlarını karalamasından belliydi zaten.
Kahvemi alıp balkona çıktım. Bir sigara yakıp minderlerin üzerine oturdum. Yıldızlar açık gökyüzünde muhteşem bir manzara sunarken keyifle kahvemi yudumladım. Ben bu halimden memnunum. Kızım ve ben 2 kişilik hayatımızda mutluyuz. Başkalarını dahil edip ne kızıma ayıracağım vaktimden çalabilirim. Ne de bir ilişkinin mutlak getirisi olan gel gitli dönemleri kaldırabilirim. Bu yüzden Kuzey'inde Demir'in de heveslenmemesi lazım. Demir'in de bana karşı hisleri olduğunun farkındayım. Kimse kimseyi durduk yere kıskanmaz. Ama anlamaları lazım. Evlilik güzel bir şey değil. Biliyorum maalesef yaptım öyle bir hata geçmişte. Bana kalan tek artısı kızım oldu. Eh bu yaştan sonra liseli ergenler gibi flört de edemem kimseyle. Yani tak sepeti koluna herkes kendi yoluna anam.
Kapının çalmasıyla düşüncelerime ara verip yerimden kalktım. Saat 7 buçuk olmuş. Muhtemelen Kuzey geldi. Kapıyı açınca yanılmadığımı anladım.
"Hoş geldin Kuzey gelsene içeri."
"Hoşbuldum meleğim. Harika görünüyorsun".
Ay meleğin batsın düz bir eşofman ve tişörtle ne kadar harika görünebilirim acaba?
"Teşekkürler. Geç lütfen." İçeri geçerken Kuzey çiçeklere bir bakış attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İyilik Meleği
General FictionHepimiz illaki bir yerlerde okumuşsunuzdur. İlk görüşte Aşk! Adam ve kadın birbirini görür. O da ne! Kalpte bir tekleme nefesin kesilmesi efendime söyleyeyim etrafındaki herkesin silinmesi falan ne büyük klişe. İlk görüşte aşka inanmam,ama aşka inan...