"Eee anlatın bakalım ne iş yapıyorsunuz siz.?"
"Polisiz biz Dolunay bu tarafa tayinimiz çıkınca geldik. Demir baş komiser ben de onun ekibindeyim" dedi Poyraz.
"Oh oh maşallah. İyi bari başımıza bir iş gelirse size gelirim önce. Gerçi benim elimden bir uçan bir de kaça kurtulur da. Yine de aklımda bulunsun."
"Sen ne iş yapıyorsun Dolunay" dedi Demir.
"Öğretmenim ben."
"Tam senlik meslek. Öğrencilerine Allah sabır versin" dedi mağara adamı.
Ulan sen bana kurban ol be. Mesleğime laf edeceğine azıcık insanlık öğren benden.
"Valla hepsi çok memnun. Kayıran Allah beni kayırsın. 30 ergenle 1 saat geçir sonra gel konuşalım."
"Sen bakma buna Dolunaycım bence harika bir öğretmen olur senden" dedi Poyraz. Favorim sensin bundan sonra hem babamın adını da taşıyorsun. Aferin koç.
"Neyse ne hadi ver fincanını bakalım". Fincanını uzattı gözlerini kocaman açıp bana odaklandı. Ben de fala odaklandım.
"Senin hayatın çok yalnız geçmiş. Küçüklüğünden beri bu hiç değişmemiş. Çevrende 2 kişi var sana destek sağlamışlar ama istediğin bu değil. İstediğin daha samimi bir ortam. Yakın zamanda bu hayalindeki ortamı oluşturmanı sağlayacak biriyle tanışacaksın adında h harfi var. Tanışmanız kötü görünen bir olay yüzünden olacak. Mesleğini seviyorsun. Onu seçmene sebep olan biri var kaybetmişsin. Arkanda durmuş ama siluet gibi. Şey gibi hani ruhu hep yanındadır hissedersin onun gibi hep yanında senin. Eski bir kalp kırıklığın var bu seni aşktan soğutmuş. Bak bu lafımı unutma h harfli kişiyle tanışınca iyi ki beni aşktan soğutmuş da ben de bu kadını beklemişim bu zamana kadar diyeceksin. Sonra maddi anlamda çok rahatsın. Hanende bolluk bereket görüyorum. Ay başka da bir şey yok". Kafamı kaldırınca kocaman gözlerle her ikisininde beni izlediklerini gördüm.
"Tövbe estağfurullah cinli misin kızım sen" dedi Poyraz.
"Ay ne alaka be tövbeler olsun, şekillere bakıp sallıyorum sadece. "
"Dolunay bunları sadece şekillere bakarak bilmen imkansız. Doğru söyle daha önce tanıştık mı?"
"Yoo ilk defa gördüm sizi ben. Tanışmıyoruz. Salladım diyorum ya neden inanmıyorsun?"
Aaa ilk defa falım çıktı diye zan altında kalıyorum. Modum biraz düştü ama teklif ettik bir kere.
"Demir ver senin de falına bakayım sonra da gidin evinize".
Dalgın hareketlerle fincanı bana uzattı. Alıp elime açtım ve bakalım burada neler varmış.
"Hımm sen kalabalık bir yerde büyümüşsün. Çocuk parkı diyeceğim ama değil. Bir sürü çocuk var ama aileleri yok etrafta öyle bir yer okul burası galiba. Ondan sonra yakın olmuşsunuz birbirinize. Hayatından bir sürü kadın geçmiş ama hep kısa vadeli birlikteliklerin olmuş ve sen her seferinde ayrılmışsın. Aradığın huzurlu biri kalbini çalacak kadar yakınında dikkat etmelisin. Zor bir kadına benziyor."
E bu kadın bana benziyor be. Hafif bir yutkundum. Olabilir mi ya? Yok canım ben değilim bence bu Demir bana aşık olmaz ki. Olsa nasıl olur peki ben onu sevebilir miyim?
"Devam et Dolunay başka ne var" dedi Demir.
Ah koç neler var tarif etsem ben olduğumu şak diye anlarsın. Yok ya çevresinde bir tek çocuklu ve kıvırcık saçlı kadın ben miyim sanki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İyilik Meleği
Ficção GeralHepimiz illaki bir yerlerde okumuşsunuzdur. İlk görüşte Aşk! Adam ve kadın birbirini görür. O da ne! Kalpte bir tekleme nefesin kesilmesi efendime söyleyeyim etrafındaki herkesin silinmesi falan ne büyük klişe. İlk görüşte aşka inanmam,ama aşka inan...