Bölüm 8

3 0 0
                                    



Ertesi gün pazar olmasından mütevellit öğlene doğru kalktım. Camış gibi uyumuşum resmen. Üzerimde Powerpuff girls pijamalarımla evin içinde salak salak dolandım bir süre. Beyin hücrelerim uyumaya devam ettiği için ayılmam biraz uzun sürdü. Mutfağa gidip çay suyunu koydum.

Ekmek almam gerektiğinden üzerime ince bir hırka giyerek kapıya yürüdüm. Almila hala uyuyordu. Hızlıca gidip gelmenin hesabını yaparken kapıyı açtım. Ama önümde bir yumruk belirdi. Kaşlarımı çattım. Olay yeri inceleme ekibi titizliğinde yumruğu inceledim. Kafamı kaldırıp yumruğun sahibine baktım. Demir efendi bana bakıyor. Gördüğüm yumruğu tabi ki yanlış anladım.

"Tüh sana be kalıbına bakan da adam sanır. Dövmeye mi geldin beni. Yumruk mu atacaksın. Senin o yumruğunu yesem hayatım kayar benim haberin var mı? Dağ gibi adamsın yakıştıramadım. Komşulaaaar yetişin kadın öldürüyorlar. Allah'ın belası kaknem suratlılar yetişsenizeee!"

"Hey Dolunay sakin ol ne yumruğu ne şiddeti? Kapıyı çalacaktım sen açtın birdenbire elim hava da kaldı. Beni nasıl biri olarak tanıdın bilmiyorum ama bir kadına asla el kaldırmam."

"Yahu ben nereden bileyim? 2 kere gördüm seni tanımış mı oluyorum? Ay her gün neler duyuyoruz. Kaptırdım bir an için öyle. Neyse sen neden gelmiştin?"

Elini ensesine atıp gözlerini kıstı. Şu an nasıl göründüğünün farkında mı bu arkadaş acaba. Kol kasları iyice belirmiş. Tişörtü yırtacak neredeyse. Ben hipnoza girmiş gibi herifi süzüyorum. Bir an silkelenip kendime geldim. Ağzımın kenarından salyam akıyor mu acaba diye hafif bir elimle yokladım. Huh sorun yok.

"Haklısın kusura bakma. Şey ben markete gidiyorum da tekrar bir tarif eder misin?"

Sabah sabah beni bunun için mi rahatsız ettin ya. Az daha niyeti bozacaktım bir de.

"Pekala bana da bir ekmek alırsan yardım ederim."

Hafif gülümsemeyle onayladı beni.

"Telefonunu bir verebilir misin". Hafif şaşırdı ardından ekranda bir şeyler yapıp bana uzattı.

Oo çakala bak tuş takımını açıp vermiş. Numaramı yazacağım sandı. Yer mi bunu Anadolu çocuğu tatlım. Hey yavrum hey, deveye hendek atlatmak daha kolay olur senin için. Hele dün olanlardan sonra.

Bakışlarımı telefona çevirip menüye girdim. Navigasyonu açıp yakınlardaki marketlerin yerini işaretleyip Demir'e döndüm.

"Bak buraya hepsini işaretledim. Unutsan da telefonda kontrol edersin. Uzay çağında yaşıyoruz artık. Cebinizdeki teknoloji harikası aletin hakkını verin yani".

Elleri kopasıca yine elini ensesine atıp gözlerini mahcup mahcup kıstı. Ya seni yiyerim sen nirdasın. Hay benim canım.

"Haklısın aklıma gelmemişti. Başka bir ihtiyacın var mı ekmek dışında? Alabilirim istersen".

"Aslında küçük bir yoğurt alabilirsen sevinirim".

Aklıma bir karikatür geldi. Adamın suratına doğru bir kahkaha patlattım. Ay durduramıyorum kendimi. Hahaha. Demir mal mal suratıma bakıyor.

"Bakma öyle deli değilim aklıma bir şey geldi kusura bakma. Hadi görüşürüz" deyip içeri girdim. Kapıyı kapattım.

Mutfağa gidip kahvaltıyı hazırlamaya başladım. Bugün menümüzde menemen var. Menemen soğanlı olur canlar iki dişte sarımsak attın mı tadından yenmez. Küçük boy soğanı doğrarken normalin 2 katı büyük olan gözlerim Keban barajının kapaklarının açılması gibi yaşarmaya başladı. Kapı çalınca sulu gözlerle kapıyı açtım.

İyilik MeleğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin