Bölüm 11

3 0 0
                                    

Keyifli Okumalar...


Sabah 6 alarmıyla uyanıp kapitalizmin Allah belasini vere diyerek banyoya attım kendimi.

Rutin işlemlerimi halledip mutfağa kahvaltı hazırlamaya geçtim. Masayı hazırlayıp Almila'yı uyandırdım. Hayretler içerisindeyim ki bugün ilk defa ben zorlamadan uyanıp banyoya gitti. Aman maşallah diyeyim, ben biraz kem gözlüyüm hemen nazarım değer her şeye. Kahvaltıya oturunca dikkatimi çekti ki bizim kız bugün ekstra bir süslenmiş. Kıpır kıpır sürekli hareket halinde. Annelik iç güdüsüyle duyularım şahlandı.

"Bebeğim, iyi misin? Bugün bir farklı gördüm seni sanki?"

"Anniş heyecanlıyım, bugün Pars'ı kıskandırma oyunu oynayacağım. O zaman da görelim bakalım benden uzak durabilecek mi?"

"Yavrusu mevzuyu baştan anlatır mısın anlayamadım tam olarak?"

"Ya anne geçen gün dedim ya bana soğuk davranıyor diye bugün onu kıskandırmak için hep başkalarıyla oyun oynayacağım. Onun yanına gitmeyeceğim işte."

Pars'a da bak sen benim kızımdan uzak durmak ne demek. Daha iyisini mi bulacakmış o bit kadar boyuyla. Gerçi yüzyıllardır işe yarayan taktiği benim 5 buçuk yaşındaki kızım çözmüş bundan sonra o düşünsün.

"Peki bebeğim, aşırıya kaçmayacağını, senin benim kızım olduğunu hatırlatmama gerek yok sanırım."

"Kız anniş ben senin eline su dökemem. Akşam iki tane meteoru birbirine düşürüp sonra da evden kovdun. Ben daha birini halledemiyorum."

Öyle mi yaptım ya? E ben hiç bu açıdan düşünmedim.

"Annecim ben öyle mi yaptım. Onlar horoz gibi diklendiler birbirlerine Demir'i çağırmadım bile hiç. Kendi kendine girip durdu eve."

"Anne lütfen şimdi düzgün konuşalım. Sen izin vermeseydin bırak Demir'in eve girmesini, kapıdan geçmeye cesaret edemezdi. O da bunu kullandı işte. Güneydoğu için de aynı şey geçerli. Ya çok ince planlar var kafanın içinde ya da sen biraz safsın."

E yok ince plan falan bende. Safım o zaman ben.

"Sen bunlara yorma aklını kızım, hadi gidelim okula." Lafı değiştirmek mantıklıydı çünkü.

Kapıdan çıkıp asansöre doğru yürürken üst kattan da kapı sesi geldi. Acaba bunlar bizim evden çıkışımızı kapıda mı bekliyorlar denk gelmek için. Asansörü çağırdığımızda tabi ki içinde Poyraz ve Demir de vardı. Çünkü neden olmasındı.

"Günaydın kızlar, hadi gelin" dedi Poyraz her zamanki pozitifliğiyle. Ama ben yanındaki mendebur suratlı meteorla aynı ortamda durmak istemiyorum. Bana anlayışla baktığını sandığım kızım elimden tuttuğu gibi asansöre çekiştirmeye başladı.

Kabine girip sessizce yolculuğun bitmesini beklerken Demir, "Parfümünü mü değiştirdin sen? Bu çok daha güzelmiş" dedi. Aslında parfümümü değiştirmedim, işin garip yanıysa bugün evden çıkarken parfüm de sıkmadım. Bana bir ateşler bastı tövbest.

Sessizce teşekkürler diye mırıldanıp açılan kapılardan kendimi dışarı attım. Almila'nın elini tutarak arabama doğru yürümeye başladık. Arızası giderilmiş olacak ki ikiz kuleler kendi araçlarına doğru adımladılar. Kızımı koltuğa yerleştirip arabayı çalıştırdım. Dahası okuldaki savaşım başlamamıştı ve ben silikon vadisi Nermin ile uğraşmak için hiç mi hiç istekli değilim.

**

Okula girdiğimizde her zamanki gibi önce Almila'yı bırakıp, ana binaya geçtim. Geçerken çayımı alıp öğretmenler odasındaki yerime kuruldum. İlk yudumumu aldım veee ta taam. Silikonlarını gözüme sokmaya çalışan bir adet Nermin cadısı yanıma oturdu.

İyilik MeleğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin