Geçmişin Hikayesi

2.4K 146 211
                                    

Snape yanındaki çocuğa baktı. Öğrenmesi gereken şeyler vardı. Ama ne zaman ya da nasıl anlatacağını bilmiyordu. Kafası karışmıştı. Snape kafasının karışmasından nefret ederdi. Her zaman bir planı vardı ama şuan bu konuda plan yapamıyordu. Bu konuyu şimdilik erteledi. Ne de olsa çocuk bugün herşeyi Dumbledore'dan öğrenecekti.

İçeriye girdiler.

Harry hemen üstüne atlayan kabarık kahverengi saçlarla bir anlığına afalladı. Sonrasında kızın sarılışına karşılık verdi. Ardından Ron ile sarıldılar. Mr. ve Mrs. Weasley de tabi ki ayrı kalmadılar. Hemen sonra yavaş bir karşılama sesi geldi

"Harry Potter..." Nedense Potter kısmını söylerken Snape'e bakmıştı. Bu her ne demek ise adamın bıkkın bir nefes koyvermesine neden olmuştu. Harry gündemi merak etse de şuan vaftiz babasına sarılmak istiyordu. Onu çok özlemişti.

Koştu ve sarıldı.

"Sirius... Merlin toparlamışsın. Hey onlar da ne? Beyaz saçlar mı?"
"Haddini bil küçük adam! Ben asla yaşlanmam."
"Tabi öyledir Siriyuz!"
"Harry o konuyu açma demiştim. Merlin Remus, hep senin suçun!"

O sırada adını duyan Remus Lupin içeriye girdi ve Harry'e baktı. Ardından çocuğun arkasında duran Snape'e kısa bir bakış attı ve çocuğa sarıldı. Bir yandan da Sirius'a yanıt yetiştiriyordu.

"Bence gayet iyi yaptım Pati. Eminim Harry o hikayeden çok eğlenmiştir." dedi göz kırparak. Merlin, bu ikisi asla büyümeyecekti...

Konuşa konuşa, Snape'in homurdanmalarına gülerek salona geçtiler. Masada Dumbledore oturuyordu. Harry'e baktı. Küçük, nazik bir gülümseme sundu.

"Harry nasılsın?"
"İyiyim efendim, siz nasılsınız?"
"Ah Harry. Burada okul müdürün değilim evladım. Bu arada gayet iyiyim."

Snape'e kısa bir bakış da o attı. Sonra devam etti.

"Yukarı çıkıp hazırlan. Seninle konuşmamız gereken bir konu var. Ama uyarmalıyım, sakin kalmanı istiyorum."

Harry sonunda bu garip endişeli bakışmaların sebebini öğrenebileceğini düşündü.

Üst kata çıktı. Üstünü değiştirdi. Ama yaraları ağrıyordu. Hala kaburgalarında morluklar vardı. Aşağı indi. O morlukların sebebini billen tek kişiden yardım isteyecekti. Asasız da büyü yapabilirdi, ama daha sabah yaralardan kıvranırken şimdi normal durması Snape'in dikkatini çekerdi, asasız büyüyü de açıklayamazdı ona.

Bir başkasına daha yaralanma sebebini anlatamazdı. Zaten Snape'e nasıl anlattığını da bilmiyordu. Bir anda içini döküvermişti.

Acısından inleyerek merdivenleri indi. Yanakları kızardı utançtan. Herkes ona bakıyordu. Hedeflediği kişiye yöneldi.

"Profesör Snape, rica etsem bir dakika gelir misiniz?" Herkes şimdi ikisi arasında göz gezdiriyordu. Remus, Sirius, Hermione, Ron, Ginny, İkizler, Mr. ve Mrs. Weasley, Dumbledore. Snape kaşlarını çattı ama konuşmadı. Ayağa kalktı. Yavaşça ayrı bir odaya geçtiler.

"Ne var Potter?"

Harry hala kızarık yanaklarıyla önce yere baktı. Sonra derin bir nefes alıp kafasını kaldırdı.

"Şey, o şifa büyülerini tekrar yapabilir misiniz diyecektim. Lütfen, gerçekten kıpırdamadan oturmak çok zor ve Profesör Dumbledore'un önünde de kıvranamam."

Snape'in soğuk siyah gözleri yumuşar gibi oldu ama hemen eski haline döndü. Asasını çıkardı ve keskin bir hareketle salladı. Harry ani gelen ve geldiği gibi giden acıyla bağırmamak için dudaklarını ısırmak zorunda kaldı. Acısı geçince gözlerini yumdu, kaburgalarının düzeldiğini hissediyordu. Kafasını kaldırıp profesörüne baktı.

Beyaz Bir SayfaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin