Kabus!

1K 105 70
                                    

Harry ortak salona döndüğü zaman koltukta, şöminenin karşısında uyumuş olan Amelia'yı buldu. Saat geç olmuştu, ceza almaması için Sirius, Harry ile birlikte ortak salona dönmüştü. Koltukta uyuyan kızı görünce Harry'e döndü. En beklemediği şey ise çocuğu kıza doğru hüzün ve özlemle gülümserken görmesiydi. Harry yavaşça kızın yanına gitti. Sirius kesinlikle bu özel ana karışmak istemeyerek ayrıldı. Kafasında sürekli soru işaretleri geziyordu.

Harry genç kıza baktı. Yavaşça yanına çöktü. Fısıldayarak uyandırmaya çalıştı.

"Amelia, Amelia kalk. Boynun tutulacak. Git yatağında uyu, haydi. Kalk Amelia"
Kız yavaşça gözlerini açtı. Kırpıştırırken ışığa alışmaya çalıştı.

"Ah uyumuş muym ben? En son kitap okuyordum ya" deyip esnedi. Ellerini siyah ve dağılmış saçlarından geçirip düzeltmeye çalıştı.

"Hadi git yatağına, uyu. Saat çok  geç oldu. Yarın işimiz var" derken bakışlarındaki özlem ve üzüntü elle tutulabilecek kadar somuttu ama görmesi gereken tek kişi, yani Amelia, ağrıyan boynunu ovmakla meşguldü.
"İyi geceler Harry"
Giden kızın arkasından fısıldadı
"İyi geceler Amelia"
******

Gece Gryffindor yatakhanesinden yükselen herkes uyandı. Bir kişi hariç herkes... Kan donduran çığlıklarını duyan herkes o gencin başına toplandı

"Uyan! Dostum uyan! Harry sadece kabus hadi kalk!"
Ron, Neville, Seamus ve Dean. Dördü de kendi kabusunda boğulup, aklını kaçırma raddesine gelmek üzere olan oda arkadaşlarını uyandırabilmek için sesleniyorlardı. Perdeler yırtılmaya, bardaklar titremeye başlamıştı. Küçük sandalyeler sürükleniyorlardı. Harry kendini kaybetmek üzereydi. Bu olmadan durum toparlanmalıydı.

Ama Harry çığlıklar atmaya, kıvranmaya, acı çekmeye devam etti. Elleriyle tuttuğu yara izi kızarmışken, tırnaklamaya başladı sanki parçalamak istercesine. Ki başardı da...

McGonnagal, Severus ve Dumbledore odaya dalarken "Neler oluyor?!" Diye sordular. Sonra Harry'nin kan içinde bıraktığı terli yüzüne, kendi tırnaklarının iziyle dolmuş şimşek yarasına baktılar.

"Hepiniz dışarı çıkın!" Derken kükredi resmen Dumbledore.

Herkes çıkarken, gitmeyi reddeden Ron'u sürükleyerek çıkardı Neville. Harry hala ağlıyordu. Elleri tekrardan çizdirmek ve kopartmak isteyerek kafasına, yara izine gittiği zaman Severus asasını salladı ve ellerini iki yanında sabitledi çocuğun.

"Dumbledore durdur şunu! Nasıl bitirilecek bilmem ama bitir!" Diye bas bas bağırdı Severus, oğlunun kendini yırtan çığlıkları arasında.

Hâlâ yara izini tutabilmek için elleri büyüyle savaşıyordu ve zorluyordu.

"Voldemort'un zihnindeyken müdahale edemeyiz. Voldemort, Harry'nin zihnine girebildiğini fark ettiği dakikada onu öldürür. Krizin kendisi bitmesini beklemek zorundayız"

Tam Sirius ve Remus içeriye girerken Harry sonunda patladı. Tüm camlar, sürahiler, aynalar, bardaklar patladı ve yüzlerce küçük cam parçası olarak üstlerine yağdı. McGonnagal kendine ve üç genç profesöre kalkan yaparken, Dumbledore da hem kendine hem Harry'e kalkan yükseltti. Koltuklar, masalar, yataklar yerden yükselmeye başlamıştı.

Derken... Yükselen eşyalar aniden yere yapıştı. Harry uyandı, yataktan sıçradı. Elleri, kendi önünde bekleyen Dumbledore'un boğazını bulmuşken nefes nefeseydi.

O müdürün boğazını sıkarken (bilinçsiz şekilde, kendini koruma iç güdüsü), Dumbledore ellerini havaya kaldırmış, kendini Harry'nin sıkı tutuşundan kurtarmaya bile çalışmadan, sadece korkmuş küçük çocuğu sakinleştirmeye odaklanmıştı.

Harry kavradığı boğazı, dolayısıyla boğmaya başladığı müdürün yüzünü fark ettikten hemen sonra bıraktı. Çılgınca etrafına bakınıyor, kendine gelmeye çalışıyordu. Sonunda az buçuk sakinleşip sesleri duyabilecek hale gelmeyi başarınca beş kişinin de ona seslendiğini fark etti. Nefeslenirken konuştu

"Tüm ölüm yiyenler... Tek tek hepsi. İşkence ediyor! Bulamıyorlar! Bendeki hortkuluğu arıyor ama kimse bulamıyor ve işkenceyle ceza alıyorlardı"

"Tamam sakin ol. Nefes al. Bekle, nefes ver Harry. Al, bekle, ver. Sakinleş" diyen Dumbledore sadece çocuğun sağlığı için korkuyordu. Acılı çığlıkları hepsinin kulağındaydı. Severus ürperdi, kesinlikle Harry'i o halde görmek hoşuna gitmemişti.
Müdürün nefes egzersizleri yaptırışını dinleyen Harry yavaşça sakinleştikten sonra Severus'a döndü. Yakasına yapıştı, aşağıya çekti, yüzünü kendininkine yaklaştırdı. Adamın yüzüne karşı korkuyla ve ağlamaklı ses tonuyla fısıldarken sesi titremişti. Gözleri dolmakla tehdit ediyordu zira.

"Gitme, sıradaki sensin! Seni çağırıp hortkuluğu bul diyecek! Sen gitme, gitme ,gitme!"

Harry ellerini indirirke Severus yanıtladı. Çocuğun bu kadar endişelenmesini anlamıyordu, ondan nefret ediyordu Harry.

"Gitmek zorundayım Harry. Ben bir casusum. Benim göreim bu. Gitmem gerek"

Harry'nin gözleri doldu. Ama kafasını eğdi ve gözlerini yere dikti.

Severus'un içinde sıcak bir his dolaştı. Ah Harry...

Beyaz Bir SayfaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin