Gerçekler Patlatılıyor

781 78 131
                                    

Harry uyuyordu. Saatlerdir... Anlaşılan düşündüklerinden çok daha yorgundu. Garip bir şekilde, uykusu sırasında birkaç dakikada bir, yaralı sağ kanadı hafifçe parlıyordu. Regulus dikkatli bir şekilde kontrol ettiğinde, her parlamadan sonra kanadın iyileştiğini söylemişti. Sanırım uykusu sırasında Harry'nin sihri onu tedavi ediyordu.

Harry bir süre daha uyanmayacak gibi duruyordu. Aynı zamanda uygulamaları gereken bir plan da vardı. Eğer planın gerisinde kalırlarsa her şey aksardı. O sebeple Dumbledore, Harry'e biraz yardım etmeye karar verdi. O uyurken, Sirius ve Remus'a bir mektup ve yanında bir anahtar yolladılar. Regulus bunu öğrendiğinde, zaten hafif solgun olan yüzü neredeyse tamamen renk kaybetti. Siyah saçları çok daha belirgin duruyordu artık.

Sirius ve Remus, müdürden gelen acil çağrıyı anlamamışlardı. Ya da neden bir anahtar gönderdiğini. Ama umursamadılar. Sonuçta bu Dumbledore'du değil mi? Adam çatlaktı ama her zaman bir bildiği vardı.

Kendilerini bir salonda buldu iki adam. Etrafı incelerlerken, bir masanın etrafında doluşmuş olan Dumbledore, Severus, çocuklar, Bay ve Bayan Malfoy ve şu Harry'nin peşinden ayrılmayan gizemli sarışın adamı fark ettiler.

Harry, dinleniyordu. Uyku halindeyken, evdeki farklı auraları hissetti. Orta düzeyde iki auraydı bu. Tanıdıktı ama kimdi? Ölüm yiyen miydi? Birileri mi çağırılmıştı? Yoksa... Lanet olsun! Bunlar Sirius ve Remus'un aurasıydı.

Tam kalkacakken bir bağırtı duydu.

"NE DEMEK BU?! SİZ BENİ DELİRTMEYE Mİ NİYETLİSİNİZ?! SAÇMALIK BU! MÜMKÜN DEĞİL!"

Eh... Anlaşılan Sirius'a açıklama vaktiydi. Ayaklandı, üstünü başını düzeltti. Kanatlarını içeri almak istedi ama yapamadı. Sağ kanadı çok acıyordu. Sanırım henüz tam olarak iyileşmemişti. Harika, her şeyin yanında bir de yaralı kanat çok iyiydi. Harry, cüppesini de giyindikten sonra hızlı adımlarla ilerledi. Avcunu açıp accio büyüsünü aktifleştirince eline istediği iksir geldi.

Sakinleştirici iksir...

Hızla salona daldı. Düşündüğü gibi, herkes buradaydı. Direkt olarak Sirius ile göz teması kurmaya çalıştı ama Sirius sadece kanatlara bakıyordu, kocaman gözlerle.

Harry sakin ama emri açıkça belirten bir sesle konuştu.

"Sirius, Remus, Dumbledore ve Severus. Dördünüz oturun. Kalanlar dışarı"

Hareket olmayınca sertçe tekrarladı.

"Zaten yorgunum, ikiletmeyin. Dışarı dedim"

Herkes kalktı, odadan çıktı. Harry elini kapıya doğru uzattı ve muffliato fırlattı. Sonra Sirius'a yöneldi.

"İç bunu"

"Nedir bu?" Derken şişenin kapağını açıyordu Sirius. Harry yanıtladı.

"Ağır etkili bir sakinleştirici. Sizin eksiğiniz bu. Böyle büyük haberleri vermeden önce ağır dereceli sakinleştirici vermelisiniz ki karşınızdaki kişi tepki veremesin ve düşünmek zorunda kalsın."

Sirius iksiri içti. Birkaç saniye sonra bakışları sakinleşti. Kızgın ve çıldırmış gri gözleri yumuşadı.

"Şimdi dinleyecek misin?"

"Evet, dinliyorum" dedi Sirius uykusu varmış gibi bir sesle.

"Güzel. Lafımı kesme. En baştan ana olayları anlatacağım"

Derin bir nefes aldı.

"Birinci sınıfta, Hagrid ile cezaya kaldığımızda Yasak Orman'a gitmiştik. Orada kan içen birini gördüm ki sonradan bu kişinin Quirell olduğunu öğrendim. Bu  kişi üstüme atlarken, birisi beni çekti. Yüzü kapalıydı. Ölüm yiyen sandım. Birden beni tuttu ve ormanın dışına cisimledi. Kendimi burada buldum. Kaçmaya çalıştım ama yapamadım.  Düzgün, kendimi koruyacak bir büyü de bil miyordum. Bu kişi beni tuttu ve sandalyeye oturttu, büyüyle de bağladı. El mahkum dinlemeye başladım. Önce Dumbledore'dan bahsetti. Sonra onun kardeşi Ariana'dan. Onun sır gibi, güç patlaması olduğu düşünülen ölümünden. Sonra onun aslında bir çeşit neslin, o zamanki varisi olduğunu, ona düzgün eğitim verecek kişi öldüğü için eğitilemediğini anlattı. Sonra bu nesle Kartal dendiğini, hep bir Kartal ve onun bir Koruyucu'su olduğunu söyledi. Sonra bir at adam geldi. Beni alıp Hogwarts'a götürdü. O at adamla arkadaş olduk. Sık sık ormana gidip o at adamla konuştum ve Kartal ile koruyucular hakkında bilgi edindim. Kpruyucuların Black'ler olduğunu falan herşeyi öğrendim. Bunları sen de biliyorsun. Yaz tatilinde, bunları komşum olan ve çok yakınım olan Amelia'ya anlattım. Sonra birlikte gizlice Hogwarts'a gittik. Yani daha doğrusu Yasak Orman'a. Süpürge kullanarak gitmiştik. Orada at adamı bulduk ve bizi tekrar o eve götürdü. Orada yine o adam vardı. Adam bize anlatmaya başladı.

Black ailesinin iki erkek varisi varmış. Biri Sirius, biri de Regulus Black'miş. İkisi de eğitim almış ama Sirius Potter ailesine kaçmış. Koruyucu olamamış. Regulus ise koruyucu olmuş. Bu yüzden kartalı bulmaya ve hortkulukları yok etmeye odaklanmış. İlk hortkuluk olan Slytherin Madalyonunu bulmuş. Yok etmek için almaya gitmiş ama hortkulukta lanet varmış. Bu lanete yakalanmış ve sihirli çekirdeği zarar görmüş. Bu yüzden ölmüş. Bunları sen de biliyorsun.

Bilmediğin şeylere geleyim. Bu adam yere düşmüş. Sonra at adam gelmiş ve adamı alıp evine götürmüş. Kolyeyi ise ev cini alıp, malikanelerine götürmüş. Regulus'un öldüğünü düşünüyormuş herkes. Regulus ise uyanmış. Ama acı içindeymiş çünkü sihirli çekirdeği zarar görmüş. Her haberi takip etmiş ve belirtileri görünce, benim kartal olduğumdan emin olmuş.

Bu andan sonra Regulus beni eğitirken, Amelia ve ben ona bir tedavi araştırdık. Ki bulduk da ama bazı sorunlar ve kavgalar oldu. O tedavi geçersiz kaldı. Amelia ile yollarımız ayrıldı. Sonra Regulus artık çok azalan sihri yüzünden krizler geçirmeye başlayınca ben, sihir takviyesinin mümkün olduğunu anladım ve her kriz geçirdiğinde ona sihrimden takviye verdim. İlaçlara kattım bunu. İlaçlarını içince kriz geçirmiyor ama hala sihri çok düşük ve sürekli canı acıyor. Bu yüzden hasarlı çekirdeği onarılmalı ki bunu da Sırlar Odası'nda bulduğum çataldilinde yazılmış bir kitapta keşfettim. Yeterli miktarda akraba kanı, beyaz sihir özü ve gri sihir özü uygun bir iksirde birleştirilince bir çeşit büyülü iplik oluşuyormuş. Ben bu iksiri oluşturdum. Bildiğin gibi bir büyü rengi listesi de çıkarttım. Yani Regulus yaklaşık iki gün sonra tedavi olucak. Bunları sana sonra ayrıntılı anlatırım.

Son olarak bilmeniz gerekenler, dördünüz de bunları bilmek zorunda iyi dinleyin, bilmeniz gerekenler şunlar.

Yedi hortkuluk var. Günlük, Hufflepuff kupası, Rawenclaw diademi, Gaunt yüzüğü, Slytherin madalyonu, Nagini ve ben. Evet, ben de hortkuluğum. Yara izini aldığım gün benden yansıyan lanet, Voldemort'a çarptı ve parçalanan ruhlardan biri Voldemort'ta kalırken biri de bana yapıştı. Nagini hariç tüm hortkuluklar elimizde ve o yılanı halletmeyi de size bırakıyorum. Sonra da sanırım kendimi öldürmem falan gerekecek.

Sorusu olan? Eklemek istediğiniz bir şey?"

Dumbledore nefes aldı.

"Ben ekleyeceğim. Kendini öldürmene gerek yok. Seni Voldemort öldüren lanetle vurursa, içindeki iki ruhtan, Voldemort'a ait olan lanete çekilecek o yüzden hortkuluk ruhu ölecek. Ama sende sana ait bir ruh da var. Hortkuluk ölürken sen yaşayacaksın bu yüzden seni Voldemort vurmalı."

"O zaman sahte bir savaş yaratmalıyız. Bu savaş esnasında ben Voldemort ile düello edip öldüren laneti alırken sizler de Nagini'yi vurmalısınız"

"YAVAŞLAYIN!"

Remus'un bağırması hepsini zıplattı ve Harry son gaz gittiklerini fark etti.

"Özür dilerim. Profesör Dumbledore, hortkuluk konusunu sonra konuşalım. Şi- HEY SİRİUS! İYİ MİSİN?"

Sirius bembeyazdı ve her an kusacakmış gibi duruyordu. Sonra aniden gözleri doldu.

"Re-Reg- Regulus! Ya-yaşıyor mu?"

Sirius'un başı ağrıyor, gözleri doluyordu. Kardeşi yaşıyordu. Gerçekten yaşıyordu. Bağırmak, çığlık atmak, kendini yırtmak istiyordu. Ama içtiği iksir çok ağırdı. Kolunu kıpırdatacak hali bile yoktu ki. Resmen başı yüzüyordu. Beyni dönüyordu. Harry'nin anlattığı şeyler aklında dönüp duruyor, kendini tekrarlıyorlardı.

Harry'nin omuzları çöktü.

Öldüğünü sandığınız, size çok yakın birinin aslında yaşaması nasıl his biliyordu. Sirius'un şuan evi başlarına yıkmasını engelleyen tek şeyin içtiği iksir olduğunu da biliyordu. O yüzden, iksirin etkisi bitmeden içindeki her şeyi dökmeliydi.

"Lütfen çıkar mısınız? Sirius ile yalnız konuşalım" üç adam bakışıp çıktılar. Zaten Remus da bayılmak üzereydi. Her şey çok ağırdı.

Gördükleri son şey patlayıp ağlamaya başlayan Sirius'a sarılan Harry oldu.

Beyaz Bir SayfaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin