Bölüm 20

4 1 0
                                    



Öykü

Yanan gözlerimi ovuşturup MacBookumun kapağını sertçe kapadım ve kütüphanenin üzerinde bolca bardak izi olan ahşap masasının üzerinde dağıttığım çeşitli kitap ve evrakları toplamaya koyuldum. Bi çok belge vardı ve kütüphane bunları eve götürmeme izin vermiyordu ben de bu sebeple günümün çoğunu burada geçiriyordum.

Eve geldiğimde oldukça yorulmuştum. Çalışanımız Leyla ablayı yanaklarından öpüp bana atıştırmalık bi şeylerle birlikte kahve hazırlamasını isteyerek odama çıktım. Duş almadan spor kıyafetlerimi giyerek zemin kata indim. Kum torbamı yumruklarken aklımı tüm bu olanlarda uzak tutmaya çalışıyordum. Ne kadar zor olsa da bu ara oldukça başarılıydım. Gün boyu kendimi meşgul ediyor, bi kaç ders için okula gidiyordum (durumu babama çaktırmamaya çalışıyorduk aksi halde Uzay ı önce okuldan sonra İstanbuldan gönderirdi) eve geldiğimde de yorgunluktan bayılıyordum.
Kum torbasıyla ettiğim kavga bittiğinde ter içinde ve çokça açtım. Hızlıca yukarı çıkıp duş aldım ve kurulanmadan Leyla Ablanın hazırladığı tepsiye yöneldim. Tepsiyi kucaklayarak odamın ufak ama konforlu balkonuna çıktım. Kenarında renk renk çiçeklerin yanında Uzayın bana hediye aldığı mini projeksiyonum vardı beraber film izlerdik...onun yanındaysa geçen haftalarda büyük bi merakla başlayıp sonra orada unuttuğum yarım kitabım duruyordu. İç geçirerek ayaklarımı parmaklıklara uzattım. Kahvemi yudumlarken aşağıda tanıdık kırmızı miniyi gördüm. Ece dikkatle park ettikten sonra elinde dosya dolu bi kutuyla koşarak eve yöneldi. Merak ederek hemen yerimden kalktım ve aşağı adeta uçtum.

"Bebişş!! Kaç kere aradım açmadın. Ben de kütüphaneye gittim. Orda da yoktun. Gitmişken bi daha uğraşmamak için belgeleri kaçırrdımmm. Higihihihiih!"

bunların hepsini tek nefeste ve gülerek söylemişti. Şok içinde ona bakarak

"Belgeleri mi kaçırdın!?"

"Evet civcivim. Hadi hazırlan çıkalım. Denizlerle toplanıcaz. Rüzgardan haber olabilir. Onlarda da bi şeyler var sanırım."

"Tamam 10 dk ya geliyorum. Keyfine bak." diyerek ona bi öpücük yolladım ve hızla odama çıktım.

***
Araba ıssız orman yolunda hızla ilerlerken kafamı cama yasladım ve geçen otları izleyerek yaşananları düşünmeye koyuldum. İki hafta öncesini... bilsem böyle olacağını yine yapar mıydım? Gider miydim yine Uzayın peşinden? Elbette giderdim....

2 hafta önce

"Öykü...Öykü! Sakin ol. Masalarına dalamazsın. Akıllı davran da neler döndüğünü anlayabilelim!"

"Evet doğru. Sanırım haklısın. Ama bu ne şimdi!? Yani bu ne bu!!?"

"Canım biraz sakin ol. Mutlaka bi açıklaması vardır. Dikkat çekmemeye çalışalım. Uzay bizi farkederse daha da temkinli davranır. Zaten ne yaptıkları anlaşılmıyor baksana."

"Masal ben dayanamıycam sanırım çok merak ettim. Ne var o pakette acaba?"

Sessizlik... bana cevap vermedi çünkü düşünüyordu. En az benim kadar orada ne döndüğünü merak ediyordu. Düşünmeden harelet ettim. Kalktım ve peşlerine takıldım.
İkisi hızla Uzayın arabasına ilerlerken ben de kendi arabamı nereye park ettiğimi hatırlamaya çalışıyordum. Arkamdan bağıran Masal a kulak asmamak ne kadar zor olsa da onu dinlemeyecektim. Ne olduğunu öğrenmeliydim. Sonunda Uzayın geçmişi hakkında sakladığı şeyi öğrenme fırsatım olmuştu. Aslında bana anlatmaması çok problem değildi ama geçmiş arkadaşlıklarını herkesten gizlice sürdürüyorsa işte bu büyük bi problemdi.

"Öyküü! Öykü! Ne yaptığını sanıyorsun? Öykü!"

"Masal anlamıyo musun gitmeliyim!"

"Hayır! Gel buraya!"

Bağırışları arasında arabamı çalıştırdım ve ben sürmeye hazırlanırken sürücü kapısını açıp kafasını içeri soktu

"Öykücüm gel in bunu sonra konuşursunuz. Bu halde araba kullanmanı istemiyorum. Lütfen in."

"Masal ya arabaya binip benimle gelirsin ya da bırak gideyim. Kapat kapıyı!"

Bu çıkışım onda hiç bi harekete sebep olmayınca ben de sürmeye karar verdim. Otomatik olarak kapıyı kapattı ve basabildiğim kadar gaza bastım.

***

"Aaaaaaahhh!!!" düşüncelerimi bölen Ece nin çığlığıydı.

Ona baktığımda hiç bi sorun yoktu camdan dışarı bakıyordu. Gözlerini takip ettiğimde Rüzgarı gördüm. 1.5 haftadır uyuşturucu çetesinin arasına sızmaya çalışıyordu. Oldukça tehlikeli ve zor olduğunu biliyordum ama bu kadarını düşünmemiştim.
Tek gözü şiş ve mosmordu ayrıca yanaklarında ve kaşında kurumuş kan lekelerinin izleri geçmemişti.

Ece aniden arabayı durdurup aşağı atladı ve Rüzgara doğru adeta uçtu. Kollarına atladığında ikisi birbirine öyle bi sarılmıştı ki bunun arkadaşça olmadığı gibi saçma bi düşünceye kapılmıştım. Bu konuyu sonra açmak için rafa kaldırdım ve sevgilim için vücudunu dağıttıran en yakın arkadaşıma doğru koşmaya başladım.

O SIRADA SORGU ODASI

"Bak çocuk ben senin gibileri iyi bilirim. Elinde mallarla yakalandın. İtiraf edip kalan suçları da üstlenmekten başka çaren yok!"

.....

"Yüzüme bak yüzüme!"

......

"Sana diyorum. O Ulaş denen arkadaşın çoktan suçu sana attı bile. Elimizde üç tane 1. dereceden tanık var. Susarak hiç bi şeyi kurtaramazsın. Senin için ifade bile yazdım. İmzala şunu beni uğraştırma daha fazla!"

kötüyü oynayan polis memuru dosya içinde kendi yazmış olduğu ifade tutanağını Uzayın önüne fırlatmıştı. Uzay kafasını kaldırmayıp susmaya devam ediyordu.
Adam konuşmaya devam etti.

"Bir haftadır gözaltındasın. Kurtulacağına olan inancın kalmamış olmalı. Ailenden arkadaşlarından kimseyle görüşemedin gerçi onlar da böyle bi talepte bulunmadı. Ama artık dışarda bi hayatın yok bunu kabullen. Ve benle aranı iyi tutmaya bak. Ceza evinde bi kaç tanıdığım var iyi yaşamanı sağlayabilirim. Tek şartım bu tutanağı imzalaman."

"Avukatımla görüşmeden asla konuşmam."

"Devlet daha sana avukat atamadı. Baroda eksik varmış."

"Benim kendi avukatım var. Görüşmeme izin verin."
****

"Alo? Alo Ece ben Uzay. Avukatları gönder!"

"Uzay... biz her şeyi hallediyoruz. Sakın konuşma. Avukatlar yola çıktı bile. Asla sorulara cevap verme ve bi şey imzalama. Hepimiz çok çalıştık ve bi şeyler bulduk. Seni kurtarıcaz. Sadece konuşma."

"....teşekkürede...""

"Etme. Sadece bize güven."

Telefonlar karşılıklı kapandı. Hiç konuşmadan yapılan bu anlaşma iki taraf için de yeterliydi. Uzay sandalyesine geri döndü ve oturmaya devam etti.

Sevgili okuyucular hikayeye o kadar uzun bi süre ara bermişim ki kurguyu unutmulum. Ayrıca dün yazdığım bölüm birden silinince afalladım ve sinirden her şeyi silmeye karar verdim. Ancak bekleyen ve hikayeyi sevmiş olan okuyucular için yazmaya devam edeceğim. Bölümler kısa ama sık biçimde gelmeye devaö edecek...

UÇURTMALARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin