Bölüm 8

377 65 66
                                    

O kadar güzel ki video... Gördüğüm en güzel editlerin başını çekiyor.

Aslında kaoslu bölüm 5.bölümde olacaktı ama aklıma bir fikir gelmedi o yüzden bu bölüme aldım.

⁄*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*

Lacy, Natasha ile çocuk müzesini gezmişlerdi. Şimdi ise Lacy ile bir pastanede Beryl'i çilekli pasta yiyerek bekliyorlardı. Yarım saat önce Avengers'a yeni bir görev verilmişti. Birkaç saate görev yerine gitmeleri gerekiyorlardı.

Lacy pastasını afiyetle bitirdiğinde Beryl pastaneye giriş yaptı. Lacy arkasını döndü ve ona doğru yürüyen afete göz attı. İp askılı beyaz, üstünde dut baskıları olan dizinin hemen altında biten ferah bir elbise giymişti. Kızıl saçlarını at kuyruğu yapıp başına geniş ve büyük bir hasır şapka geçirmişti.

Beryl onlara geldiğinde Lacy'i kucağına aldı ve Natasha'ya doğru konuştu. "Ne zaman gideceksiniz?"

"Bir kaç saate. Ama işimiz en fazla iki gün sürer. Böylece Lacy fazla özlem çekmez." Beryl ona başını salladı ve tekrardan konuştu. "Birlikte gidelim Avengers kulesine, arabamı getirmedim."

Natasha kafa karışıklığıyla kaşlarını çattı. Tam 'Nasıl geldin buraya o zaman?' diye soracakken aklına cadı olduğu geldi ve sustu. "

Natasha, derin bir nefes alarak yerinden kalktı ve yedikleri pastanın parasını ödeyip dışarı çıktılar. Normalde oldukça kalabalık olan bu cadde bugün sessizdi. Caddeden sadece tek tük arabalar geçiyor, mevsimlerden yaz olmasına rağmen siyahlar içerisindeki bir kadın ve erkek bir gölgede durmuş birbirleriyle konuşuyor gibi görünüyordu.

Natasha bu duruma oldukça şüphelenmişti. Bu durumlar Hydra'nın işi olabilirdi. Arabaların altına bomba koymuş olabilirlerdi. Natasha daha fazla paranoyaklaşmamak adına düşüncelerine son verdi ve Beryl'e döndü.

"Ben de biraz yağ yakmak istiyorum, istersen yürüyerek gidelim." dedi ve sonra göz kırptı. Beryl o an Natasha'nın ne demek istediğini anladı. O da bir şeylerin olduğunu sezmişti. Ona uyarak kucağında Lacy ile Avengers kulesine doğru yürüdüler. Beryl ve Natasha şuan tek düşündüğü şey Lacy idi. Lacy ve ona zarar gelmemesi.

☁ ☁ ☁

"Hoşça kal baba! Hoşça kal Natasha! Hoşça kal Clint! Hoşça kal Steve! Hoşça kal Bruce! Hoşça kal Thor! Hoşçakalın! Çabuk gelin!"

Lacy, çoktan jete binmiş olan Avengers'a el sallayarak hoşça kallarını iletiyordu. Jet artık görünmemeye başladığında Lacy el sallamayı bıraktı ve arkasındaki annesine döndü. "Benim hala enerjim bitmedi, dışarı çıkalım mı?" dedi tatlı biri gülümsemeyle.

"Güneş batmak üzereyken mi?"

"Evet."

Beryl elini çenesine koyarak biraz düşündü. Natasha ile buraya gelirken takip edildiklerini hissetmişti.

Bu yüzden onun teklifini reddetmeyi düşündü. "Sen salonda çizgi film seyrederken ben sana o sırada kurabiye yapsam, sonra birlikte yesek olur mu? Belki de Remus'u buraya çağırırız hm?"

Lacy'nin gözleri parıldadı. "Evet!Ayrıca MollyTombik'in yaptığı özel kurabiyelerden mi?" diye heyecanla konuştu. Beryl de en az onunki kadar heyecanla konuştu. "Evet!"

Lacy sevinçle içeri geçip oldukça büyük olan televizyonu açması için Jarvis'e komut verdi. "Jarvis, pembe panteri açabilir misin?"

"Hemen küçük Stark."

Televizyonda pembe panter oynarken Beryl bir süre Lacy'i seyretti. Mutfağa geçerken o da Jarvis'e komut verdi. "Jarvis Lacy'e göz kulak ol. Güvende olmasını sağla."

"Tabii ki Bayan Stark."

Beryl kurabiyeleri yaparken arada Lacy'e bakıyordu. Kurabiyelerin hamurunu açtı ve 10-20 tane top yapıp fırına koydu. Ardından dolaptan süt ve kakao çıkardı. Sütün içerisine kakao koyup iyice karıştırdı ve fırındaki kurabiyelerin pişmesini bekledi. Ardından Remus'u muggle yoluyla arayarak buraya gelmesini rica etti. Her ne kadar burası güvenli de olsa, bugünkü sessizlik, Beryl'i şüphelendirmişti. Bu yüzden çağırma gereği duymuştu.

"Bu çok lezzetli anne!"  sesi onu kendisine getirirken Beryl, ağzına bir kurabiye daha atıp onu onayladı.

Tarçınlı kurabiye Beryl'nin çocukluğunda en sevdiği şeydi. Molly, Zümrüdüanka yoldaşlığına gittiğinde Beryl kardeşlerine hep bu kurabiyelerden pişirirdi. Çocukluğunun kurabiyesi derdi buna.

Beryl, zil sesiyle düşüncelerinden arındı ve ona döndü. "Bu Remus olmalı! Ben kapıya bakarken sakın yerinden ayrılma ve 25 saniye boyunca gelmezsem gizli odaya saklan."

Lacy kafasını belli belirsiz sallayarak onu onayladı ve kurabiyelerini yemeye devam etti.

Beryl, kapıya yavaş adımlarla gelip kapı deliğindem baktı. Baktığı kişi Remus gibi duruyordu ama o da olmayabilirdi. Bu yüzden ona soru soracaktı.

"Hogwarts'tayken bana taktığınız lakap neydi?"

"Küçük kıvılcım."

Kapıyı açarken sırıttı ve Remus'a sarılacakken bel boşluğunda bir acı hissetti. Acıya baktığında, acının çıktığı yerden kanlar boşaldığını görüp, Remus olduğunu sandığı kişiye baktı.

"Daha seçici sorular sormalısın Beryl. Hele sana takıntılı bir aşığın varsa ve senin hakkındaki her şeyi biliyorsa!"

Beryl'in gözleri artık bulanık görüyordu. Sesler ondan uzaklaşıyormuş gibi hissediyordu. Her nefes alışında akciğerine kendi kanı yükseliyor, onun nefes almasını engelliyordu. Bir kaç nefes alıştan sonra ağzında kan tadı hissetti. Lacy'e doğru bakmaya çalıştı. Seslerin farkında değildi. Bu yüzden olanlardan habersiz bir şekilde dizisini seyrediyordu.

Beryl'nin gözlerinden birer birer yaşlar süzüldü. Ağzını açamıyordu. Açarsa kanlar fışkıracağını biliyordu. Ağzındaki kanları zorlukla yuttuktan sonra "Lacy..." diye fısıldadı. Kim bilir, belki de bu onun son sözüydü. Ona doğru buruk bir şekilde gülümsedi ve gözlerini istemsizce sonsuz karanlığa doğru kapattı.

*

Umarım istediğim şekilde duygusallık geçmiştir size

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Umarım istediğim şekilde duygusallık geçmiştir size. Çok emin değilim.

Bu aşık kim acabaaa 🙈🙈🙈 İp ucu veriyim Slytherin binasında.

Kendinize iyi bakın minnoşlarım bb ('▽'ʃ♡ƪ)

𝗗𝗮𝘂𝗴𝗵𝘁𝗲𝗿 𝗼𝗳 𝘁𝗵𝗲 𝗔𝘃𝗲𝗻𝗴𝗲𝗿𝘀 [1.KİTAP] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin