Gitmeden önce bana eğer bir gün tarçınlı keki güzel yaparsam, Portakal'ı ve çiçekleri seversem geri geleceğini söyledi.
Yemin ederim çok denedim. Sırf sen sevdin diye bende sevdim onları.
Ama hâlâ tarçınlı keki güzel yapamıyorum. Zaten sende gelmiyo...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
16.03.2018
Düşmemesi için sıkı sıkı tuttuğum kitapları göğsüme bastırıp koşarak merdivenleri indim.
Karşıma Oflaz çıktığında hızlıca yanına ulaşıp boynuna sarıldım. Ellerini belime dolayıp beni havaya kaldırdı ve bir tur etrafında döndü.
"Nasıldım?" diye sordu beni yere indirdiği sırada. "Sorman bile hata, harikaydın!"
Oflaz basketbol takımındaydı ve bugün başka bir okulla maçları vardı. 67 - 72 skorla bizim okulumuz kazanmıştı.
Ben maçtan ziyade Oflaz'ı izlemiştim ama olsundu.
"Şimdi ben soyunma odasına gidip üzerimi değiştiriyorum sonra birlikte kutlama yapıyoruz, tamam mı?"
Sevinçle başımı salladım. "Tamam." O dediği gibi soyunma odasına doğru giderken bende spor salonundan çıktım.
İlk önce kantine uğrayıp iki tane çikolata aldıktan sonra onu beklemek üzere okulun çıkış kapısının önüne gittim.
Yaklaşık beş dakika sonra gülümseyerek yanıma geldi. "Artık gidebiliriz." Elimdeki çikolatalardan birini ona uzattım. "Al, kan şekerin düşmüştür." "Senin yanındayken mümkün mü?"
Çikolatanın ambalajını yırtmaya çalışırken kısa bir süreliğine kafamı kaldırıp yüzüne baktım. "Çok tatlı olduğumu mu söylemek istedin yoksa ben mi yanlış anladım?"
Elini omzuma attı. "Tam olarak öyle söylemek istedim." Bende elimi onun beline sardım ve yürümeye başladık.
"Eee nereye gidiyoruz?" Omuz silktim. "Bilmem, nereye gidelim?" Hemen ardından "Benim eve?" diye bir soru yönelttim.
"Beni eve atmayı mı teklif ediyorsun?" Başımı salladım. "Evet. Senin üzerinde deneyeceğim kötü planlarım var."
Beni kınarmış gibi suratıma baktı. "Ne kadar ayıp Kayla. İlle de edep ille de edep." Ciddiyetini daha fazla koruyamayıp gülmeye başladı.