𓁲1𓁲

641 70 79
                                    

"Majesteleri, öğle yemeğiniz hazır. Size yemek masanıza kadar eşlik etmeme izin verin lütfen."

Felix, kralın önünde doksan derece eğilmiş duruyor ve kalkmasını bekliyordu. Bir diktatör tarafından çok uzun yıllardır yönetiliyorlardı ve kralın çok yakın olduğu kişilerin haricinde kimse memnun görünmüyordu.

Kral, tahtından kalkıp Felix'in yanına gitmiş ve elini Felix'in çenesinin altına koyup başını kaldırmasını sağlamıştı. Felix ondan korkuyordu.

"Neden bugün bana sen yedirmiyorsun?"

"Ben sadece bir kraliyet aşçısıyım, majesteleri. Ancak... sizin isteğiniz benim için bir emirdir."

Kral memnuniyetle gülümseyip arkasındaki Felix ile birlikte yemek odasına giderken birkaç koruma da onların arkasından ilerliyordu. Felix, o korumaların çok güçlü olduğunu biliyordu. Özellikle sağ kolu olarak gördüğü ve yanından asla eksik olmayan Chan'ın. Mızrak ve kılıcı ustaca kullanabiliyordu ve bunu göstermekten de çekinmiyordu. Kralı daima en iyi şekilde korumuştu.

Yemek odasına vardıklarında Felix, kral için yemek servisini yapmış ve ardından önünde eğilip doğruluktan sonra odanın çıkışına ilerlemişti. Fakat tam çıkacağı sırada da kralın ona seslenmesiyle de durmak zorunda kalmıştı.

"Bana yedireceğini söylemiştin."

"Evet, efendim."

Felix derin bir nefes alarak arkasına dönmüş ve tekrardan kralın yanına ilerleyip önündeki çatalı almıştı. Krala yemesinde yardımcı olurken onun gözlerinin üzerinde olduğunu pekâlâ fark ediyordu ve bu onu ürkütmüştü. Bir an önce mutfağa geri dönmek istiyordu.

"Bu gece,"

Kral konuşmaya başladığında Felix elindeki çatalı bırakmış ve krala doğru dönmüştü. Kralın ona baktığını biliyor olsa da kendisi krala bakmıyordu. Sadece başını saygı için aşağıya eğmişti.

"...odama gel. Senden özel bir isteğim olacak. Merak etme, odada sen ve benden başka kimse olmayacak. Şimdi çıkabilirsin. Kendim yemeye devam edeceğim."

"Nasıl isterseniz, majesteleri."

Felix, gözlerinin dolmasını engellemeye çalışarak kapıya ilerlemiş ve çıktıktan sonra mutfağa yönelmişti. Kapının önünde duran korumalara baktığında aralarında Chan'ı görmesiyle birlikte bedeni istemsizce gerilirken adımlarını hızlandırmıştı.

"Genç Majesteleri, ona sizin yedirmenizi rica etmişti."

Chan, ona bakmadan konuştuğunda Felix duraksamış ve derin bir nefes alarak ona dönmüştü. Hâlâ kendini sıkıyordu ve bu hâldeyken nasıl soğukkanlı konuşacağını bilmiyordu.

"Kendileri yemeye devam edeceklermiş. Şimdi izninizle, halletmem gereken işler var."

Felix oradan hızlı adımlarla uzaklaşırken dolan gözleri yüzünden etrafı görmekte zorlanıyordu. Sarayın bahçesine çıktığında da artık tutamadığı göz yaşlarını serbest bırakmış, ahıra doğru adımlarını ilerlemişti. Belki orada saklanıp rahatça ağlayabileceği bir yer bulabilirdi.

Göz yaşlarını silmek için ellerini gözüne götürdüğü sırada birine çarptığında geriye doğru sendelemiş, ardından tekrardan hızlı adımlarla ilerlemeye devam etmişti. Arkasından çarptığı kişinin, kaba olduğuna dair söylenme ve küfürlerini duyuyor olsa da özür dilemek için durup ağlamasını bir süre daha saklamak istemiyordu. Onu daha sonra tekrardan görürse özür dileyebilirdi.

Sessiz ve kimsenin geçmediği bir köşe bulduğunda oraya geçmiş ve dizlerini kendine çekerek göz yaşlarını tamamen serbest bırakmıştı. Kralın ondan isteyeceği şeyin farkındaydı. Çok uzun zamandır kralın gözleri Felix'in üzerindeydi ve arada bir elinin farklı yerlerde dolaştığı oluyordu. Felix bunun farkında olsa bile hiçbir şekilde engelleyemezdi. Yaşamak istiyordu. Sadece bir gün bu işkencenin sona ermesini umuyordu.

_____

Selam yine ben👋

Bilen bilir, bu fici yayımlayıp sonrasında kaldırmıştım. Ama okuyanlar veya sonunu soyledıklerım spoi vermesın lutfen hıc etik değıl😔

İyi okumalar!

Kill The King (Stray Kids) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin