𓁲4𓁲

255 40 45
                                    

Hyunjin, ertesi gün çizimine son dokunuşlarını yapmış ve tuvali, boyanın kuruması için kenara bırakmıştı. Ardından hemen yanında duran Jeongin'in tablosunu eline almış, ona teslim etmek üzere odasından çıkıp bahçeye ilerlemişti. Gülüşünün, bozuk moralini düzeleceğine inanıyordu.

Bahçeye vardığında etrafta göz gezdirmiş ve Jeongin'i aramıştı. Bulduğunda ise genişçe gülümseyerek onun yanına ilerlemişti. Jeongin çiçeklerin üzerindeki böcekleri izliyordu ve Hyunjin'in geldiğini bile fark etmemiş gibi görünüyordu. Ancak Jeongin bunun çoktan farkına varmıştı.

"Çizimini bitirdin mi? Görmek için sabırsızlanıyorum!"

Jeongin birden bire çömeldiği yerden kalkıp birkaç defa yerinde zıplamış ve hemen ardından duraksayıp nefesini tutmuştu. Canı acıyordu. Bunu fark eden Hyunjin ise uzanıp Jeongin'in elini tutmuştu.

"Canın mı acıyor? Askerlerin seni işkence odasına götürdüğünü görmüştüm."

"Hm. Majesteleri beni eğitiyor. Dikkatimin daha az dağılması için."

"Sana ne yapıyor?"

"Dediğim gibi, beni eğitiyor. Bunun için ona minnettar olmalıyım."

Jeongin, yüzündeki gülümsemeyi hiç bozmadan Hyunjin'i yanıtlamış ve hemen ardından resmi görüp göremeyeceğini sormuştu. Hyunjin ise tam ona tabloyu verecekken son anda kararını değiştirip resmi tuttuğu elini biraz daha sıkılaştırmıştı.

"Majestelerinin sana ne yaptığını anlatmadan vermeyeceğim. Seni nasıl eğitiyor?"

"Kamçıyla vuruyor. Bunun benim gibileri eğitmeye anca yeteceğini söyledi. Bu biraz canımı yaksa bile majesteleriye güveniyorum. O ne karar veriyorsa doğrudur."

Jeongin her ne kadar gülümsemesini hâlâ bozmamış olsa da Hyunjin onun gözlerindeki hüzün kırıntılarını fark etmişti. Hyunjin bu sefer kesin olarak resmi vermek için hareketlendiğinde Jeongin tekrar konuşmaya başlamış ve Hyunjin'in resmi vermeyi biraz daha ertelemesine yol açmıştı.

"Bazenleri yürümem biraz zor oluyor ama sorun değil. Eğer bu benim sorunumu düzeltecekse razı gelebilirim. Majesteleri verdiği tüm kararlarda haklıdır. Eminim... Eminim çektiğim bu acılara değecektir. Eminim..."

Jeongin'in en sonlarda sesi titremeye başlamış ve söyleyeceklerini henüz bitirmeden gözlerinden yaşlar akmıştı. Hyunjin onun ağlarken bile gülümsemeye çalıştığını gördüğünde elini onun ensesine götürmüş, kendine çekip omzuna yaslanmasını sağlamıştı. Elinden başka ne geleceğini bilmiyordu. En başında onu bu şekilde sorguya çekmemeliydi.

"Ben- ben kralı sevmiyorum. Bana zarar vermesini sevmiyorum."

Jeongin ağlamaya devam ederken Hyunjin onun saçlarını okşuyordu. Jeongin'in söylediklerini duyduğunda derin bir nefes almış, onu rahatlatmak adına hafifçe gülümsemişti.

"Sana bir sır vereyim mi? Ben ondan nefret ediyorum."

"Cidden mi?"

Hyunjin'in sözleri üzerine Jeongin başını kaldırmış ve burnunu çekip Hyunjin'e bakmıştı. Hyunjin bir mıtıltıyla onaylayıp "Hem de çok fazla." diye eklediğinde bu sefer gülümsemiş ve rahat bir nefes vermişti.

"Beni krala söyleyeceğini sanmıştım."

"Bunu asla yapmam. Ah, al bakalım, resmin."

Hyunjin, diğer elindeki tablo aklına geldiğinde onu Jeongin'e uzatmış ve heyecanla almasını izlemişti. Jeongin göz yaşlarını silmeyi bile unutmuştu ve bu Hyunjin açısından oldukça şirindi.

Kill The King (Stray Kids) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin