"Günaydın!"
Felix, bahçede gördüğü Hyunjin'in sırtına atlamış ve bağırarak konuşmuştu. Ancak Hyunjin bunu beklemediğinden dengesini kaybetmişti ve birlikte yere düşmüşlerdi. Gülüyorlardı.
"Dizim acıdı!"
"Benim de elim!"
Hyunjin, mimiklerini abartarak bir eliyle diğerini tuttuğunda Felix ona bakarak bir kahkaha daha atmıştı.
"Yalancı, o kadar acımamıştır."
"Hayır, acıdı. Elim koptu, görmüyor musun!"
Hyunjin, kolunu Felix'e yaklaştırıp salladığında eli de serbest bir şekilde hareket etmişti. Felix, buna da güldükten sonra Hyunjin'in elini tutup incelemişti. Sadece küçük bir sıyrık vardı. Kanamıyordu bile.
"Kopmuş cidden. Seungmin'i çağırmalı mıyız?"
"Evet! Ölmemi istemiyorsan bir an önce ça- çağırmalı... sın..."
Hyunjin en sonunda konuşmasını yavaşlatmış ve ölü taklidi yaparak bedenini serbest bırakmıştı. Felix de sonrasında onun nefes alışını kontrol eder gibi yaptıktan sonra ayağa kalkmıştı.
"Oh, demek ki bundan sonraki tatlılardan bir porsiyon düşeceğim."
"Yok öyle bir şey!"
Hyunjin birden bire yerinden fırlayıp Felix'e yaklaşmış ve üzerine atlayıp tekrardan yere düşürmüştü. Ellerini tutup başının iki yanına sabitledikten sonra da gözlerine bakmıştı.
"Bugün iyi gününde gibisin."
"Öyleyim. Güzel bir uyku çektim. Majesteleri çağırmadı da. Bu arada, Jeongin ve Minho hyungu gördün mü hiç? Bugün ben görmedim de."
"Jeongin sabah sarayın içinde koşturuyordu ama Minho hyungu ben de görmedim."
Felix, dudaklarını büzdüğünde Hyunjin onun üzerinden kalkmış ve ayağa kalkıp kıyafetlerini düzelttikten sonra Felix'e elini uzatmıştı. Felix de kendisine uzatılan eli tutup kalktıktan sonra üzerindeki toprak ve çim parçalarını silkelemişti.
"Beni mi arıyordunuz?"
Minho hemen arkalarından seslendiğinde Felix irkilerek ona bakmıştı. Hyunjin ise korkuyla çığlık atarak birkaç adım koşup sonrasında Minho'ya dönmüştü. Minho bundan zevk almış gibi görünüyordu.
"Hyung... Hayalet gibisin."
"Sadece siz çok dalgınsınız."
"Minho hyung, buradasın!"
Jeongin, koşarak yanlarına vardığında bir süre soluklanmış ve ardından Minho'nun yanına ilerleyip üzerini kontrol etmişti.
"İyi misin? Sana zarar vermedi, değil mi?"
"İyiyim Jeong. Sana demiştim, bana dokunamaz bile."
Jeongin derin bir nefes verirken Hyunjin ve Felix, onlara meraklı gözlerle bakıyordu. Minho da bunu fark ettiğinde açıklama ihtiyacı hissettiği için Jeongin'i kolunun altına aldıktan sonra konuşmaya başlamıştı.
"Jeongin ve ben konuşurken majesteleri ikimizi de yanına çağırdı. Jeongin'i yollarken biraz sinirliydi, Jeongin'e bir sorun olmayacağını söylemiştim ama yine de endişelenmiş olmalı."
"Neden sinirliydi ki?"
"Birazcık saygı sınırımı aşmış olabilirim."
"Sadece birazcık mı?"
Jeongin, Minho'ya imalı bir şekilde bakınca Minho kıkırdamış ve dilini yanağının iç kısmında gezdirdikten sonra sırıtmaya devam etmişti. Sinirlerine hakim olmaya çalışıyormuş gibi görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kill The King (Stray Kids)
FanfictionKoskoca bir krallığı avucunda tutan kraldan neredeyse kimse memnun değildi. Eh, birilerinin de onun yönetimine son vermesi gerekiyordu. Ship: ? × ? Yetişkin içerik: Cinayet/idam, küfür, argo, cinsel taciz/istek dışı cinsel birliktelik.