2.BÖLÜM: Misafirler

109 7 16
                                    

Dudaklarım sessiz ormanda fısıldar tonda melodilerin takip ettiği şarkıyı tekrarlarken gökyüzünde uçan kargaları izliyordum.

Yapacak hiçbir şey bulamazken Zel elinde ki kozalağı saatlerdir belirlediği ağaç gövdesinde ki küçük oyuğa bir kere daha fırlattı. Tam isabet giren kozalağın ardından bir tane daha fırlattı.

Güneş çoktan doğmuş, sıcaklığını yer yüzüne mahkum etmişti. Ensemde ki saçlar uzundu ve bu beni terletiyordu. Çantamda ki makası çıkartıp Zel'e uzattım. Bunu defalarca kere yaptığımız için alışmıştı o da saç kesmeye.

Eline makası alıp önüne geçmemi bekledi. Ayağa kalkıp tam önüne oturdum. Bağlı saçımı açıp eliyle taradı. Ardından da kesmeye başladı.
Dakikalar birbirini kovalarken çimenler siyah saçlarla dolmuştu.

"Bitti." Dedi naif bir tonda Zel.

Cebimden kırık bir el aynası çıkarıp görüş alanımın yettiği kadarına bakmaya çalıştım. Omzumun bir yada iki parmak yukarısından kesilen saçım daha rahat etmemi sağlamıştı.

Elimi kısa saçlarımda gezdirdim. Arkamı dönüp on saclarımı Zel'e hitaben gösterdim.

"Kat olacak şekilde kesebilir misin? Elmacık kemiğim den başlayarak uçlara kadar indir. Jiletle de yapabilirsin." Dedim. Kafa sallayıp cebinden jilet çıkarıp ön saçlarımı eline aldı. İlk sağ tarafı tutup elmacık kemiğimin hizasında aşağı doğru kesti. Aynısını sol tarafa da uyguladı.

Minik aynam da saçlarımı kontrol kontrol ettim.

Memnun olunca kafa sallayıp başka ellerimle saçlarımı arkaya attım.

Teşekkür edip sarıldım Zel'e. Memnun ifadem onu tatmin etmiş olacak ki gururla gerildi omuzları.

Makası kendi çantasına koyarken ayağa kalkıp yerden bir kozalak aldım ve yukarı rasgele fırlattım.

Arkamızdan gelen tetik sesiyle gözlerim sonuna kadar açıldı.

Tedirginlikle omuzlarım kasılırken arkamı yavaşça döndüm. Tedbir içinde belimde ki silahı tek elimle kavrayıp hızlıca çıkardım. Sesin geldiği yere doğru doğrulttum.

Gözlerim sadece ağaçları ve rüzgarın etkisiyle sallanan dalları seçebiliyordu. Ben etrafı tararken Zel çoktan ayağa kalkmış ve pozisyonunu almıştı. Arkamı kollamak adına belini benim belime yaslamıştı. Görüş açım da tek bir kıpırdanma bile dikkatimi çekiyordu.

Büyük gövdeli çınar ağacının arkasından görünen namlu ucuyla hızlıca oraya konsantre oldum. Silahın sahibi yavaşça saklandığı yerden çıktı.

Bir erkek... Benim yaşlarımda belki...

Ardından çıkan ikinci erkek tembihlercesine öndekinin koluna dirsek attı.

"Kimsiniz?". Zel çoktan yanımda yerini almış ve sorularını yağdırmaya başlamıştı.

"Ben Eren. " Dedi öndeki.

"Thomas" dedi yanında ki ise.

Yabancı uyruklu olduğu aksanından anlaşılıyordu.

"Buraya erzak için geldik. Sizinle işimiz yok. Kimse zarar görmesin, indirin silahlarınızı."

Tereddüt ve kuşkuydu beni durduran. Güven yaratmak istercesine bakıyordu gözleri. Ellerinde ki silahları indirmişlerdi. Onlara güvenmemizi bekliyorlardı.

Onları incelemeyi bırakan Zel silahını indirince ona uyup aynısını yaptım.

"Buraya ilk gelişiniz ise haber vereyim... Dün yamyam canavarlar yıktılar her yeri. Gözümüzle tanık olduk. Birkaçı hâlâ ordadır hatta. Gitmeseniz daha iyi olur sizin için."
Dedi Zel.

Eren isimli çocuk düşünceli ve endişeli gözlerle yanında ki koca adama baktı. Yapı olarak hem ondan daha iri hemde uzundu. Benden iki kafa boyu uzundu belki.

"Geri gitmek." Dedi Thomas. Bozuk Türkçesi ile derdini anlatıyordu yinede.

Eren kafa salladı.

İlk bize sonrada eşyalarımıza baktı.

"Burda kalmanız tehlikeli değil mi?" Dedi.

"Orası seni ilgilendirmez. Bizi boşver." Dedim kaba bir dilde.

Bu kabalığıma karşı anlamazca baktı.
Tamam insanlara karşı tavırlarım kaba olsa da durum bunu gerektiriyordu. Kim size silah doğrultan birine kibar bir üslup ile konuşmanızı tavsiye ederdiki?
'Tamam' anlamında kafa sallayıp Thomas'a bir bakış atıp geri adımladılar. Ormanın içinde gözden kayboldular. Zel bana sorarcasına bakınca ona omuz silkip kalktım.
Çantayı omzuma takıp ona da aynısını yapmasını beden dilimle ima ettim.

İkimizde hazır olunca otoban tarafı olduğunu düşündüğüm patikaya doğru ilerledik. Yön duygum Zel' den çok daha iyiydi.

Adamların tam tersi istikametinden ilerliyorduk. Onlarla bir daha karşılaşmak istemiyordum. Otobana yaklaşınca patika da bitiyordu.
Hiç çim yetişmemiş bu patika, uzun zamandır insanların kullandığı bir yol olmalıydı.

Asfalt zemine basan botlarımız temas ettiği yüzey ile gıcırdadı. Zel etrafı kolaçan ederken bende silahımdaki dürbün ile yolumuzun üstündeki engelleri şimdiden inceliyordum.

Tır, araçlar, yanmış çöp kutuları, bir bütün oluşturmuş ağaç kütleleri, hafif tozlu hava,kargalar,kokan leşler, camı kırık kamyonet...

Gözlerim her saniye yeni bir noktaya odaklanıyordu. Kendimizi tehlikeye atmak şu an en büyü korkumdu. Bu yüzden de en ufak bir hatada canımızdan olabilirdik.

Tıpkı 1 yıl öncesinde ki gibi...

Araçlara daha da yaklaşınca Zel'i uyardım.

"Her an bir yerden hayvan yada yamyam çıkabilir. Dikkatli ol."

Fısıldayan ses tonum da bile hafif baskı vardı. Ciddi yüz ifademle yolumuzun üstündeki araçların içlerini inceledim. Temiz...

Ancak sol tarafımızda ki kırılan cam sesi tüm dikkatimi tek bir noktaya toplamıştı.

Namlu ucunu hemen sesin geldiği yere doğru seri bir hareketle çevirdim. Zel tek kelime etmeden güvenliğimiz için etrafa bakmaya devam etti. Şu an oldukça açık bir alanda duruyorduk. Kendimize siper edebileceğimiz hiçbir şey yoktu.

Boş otobanda yankılanan kurşun sesi ile titredi vücudum. Bu sessin sahibi ne bendim, ne de Zel. Kurşun karşıdan ateşlenmişti. Tam ayağımın yanına...

Yaklaşık 15 metre ötede, karşımda kalan minik karavanın arkasından çıkan iri yarı bir insan temkinli hareketlerle, gür sesi ile bağırdı.

"Hey! Üstünüzde ki bütün erzağı yere bırakın! Hemen.". Sesi 50 yaşlarında olduğunu belli edercesine tok ve pürüzlüydü.

Bir anda büyük arabaların arkasından çıkan insanlar etrafımızı kuşatmıştı.

"Ölmek istemiyorsanız tabii... Sadece tek şans, tek kurşun." Dedi arkamızda ki kirli sakallı bir adam.

Lanet olsun!

Plan yap... Plan.

********************

Selammmm !

Nasılsınız????

Bölüm sonuna geldiniz demek ki...
Bir dahaki bölümde sizi bazı sürprizler bekliyor...

Yorum ve oylar için teşekkürler 💜💙💜

Desteğiniz için hepinize minnettarım ☺️❣️

İyi günler 🥰

-İLK DALGA-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin