Yutkunduğum da boynuma sürtünen metal ile dişlerimi sıktım. Refleks olarak başım hafifçe geriye yattı.
Sarp elinde ki tüfeği tedbirli bir şekilde, benim bedenimi işaret edercesine namlusunu gezdirdi.
"Ben olsam kızı bırakırdım. Malum delik deşik olma ihtimalin var ortada." Dedi dalga geçtiğini açık açık belli eden sesiyle.
Adamın kanlı elinden kayan bıçağın kabzasını tutup hızlıca elimdeki az önce beni deşecek olan metali uzağa fırlattım. Dirseğim ile adamın kurşun yarasına doğru sert bir darbe indirip hızla ayaklandım.
Zel hızlıca adamın kafasına nişan alıp silahını ateşledi.
"Hey neden hemen öldürdün?"
Sarp sinirle sakallarını ovup yerde yatan cansız bedene ilerledi. Silahı Thomas'a atıp bedenin yanında yere çöktü. Montun cebini kurcalayıp ne var ne yok yere döktü. Adamın alnından akan kanlar korkunç bir görüntü sergiliyordu.
Thomas adamın cüzdanını eline almış, içinde bulduğu katlanabilir haritayı açıp yere sermişti.
Zel yanına çöküp haritayı inceledi. Kaşlarını çatıp Hızlıca cebinden kırmızı keçeli kalem çıkartıp bir kaç noktayı daire içine aldı.
"Burası bizim gideceğimiz istasyon. Otobanın arkasında kalan bu bölge," parmağı ile işaretlediği diğer daireyi gösterdi. "Burası ise İstasyon. Adamın tehlikeli olarak gösterdiği yerler buraya çok yakın. Dikkatli olmalıyız. Yol üzerinde gözünüzü dört açın şimdiden söyleyeyim." Dedi Zel.
Thomas o sırada gözüne bir şey ilişmiş olacak ki güneş ışığının yansıdığı cama kitledi bakışlarını.
Cama doğru ilerleyip bir noktaya baktı. Dudaklarının arasından kaçan küfür ile bir iki adım geriledi."Are you seeing this?" Titreyen sesi ile bize döndü.
Hızlıca diğerleri gibi bende cama ilerledim. Camdaki kan ilk gözüme ilişti, ardından da park alanının beton zemininde yatan onca cansız beden. Şok içinde gözlerim büyüdü.
"What da hell?"
Thomas kapıya yöneldi. Kapı kolunu tutup gıcırtı eşliğinde açıp hızlıca dışarı sıvıştı.
Ardından koşup bende dışarı çıktım. Kapı tam kapanırken tutup arkamdan gelen Zel ve Sarp'a alışveriş arabalarını işaret ettim. İkisi de demek istediğimi anlayıp arabalara yöneldi. Zel geri dönüp Thomas'ın haritayı açarken yere bıraktığı tüfeği alıp alışveriş arabalarının birine koydu. Onlar için kapıyı açık tuttum. Tekerlekler tıkırtı çıkararak benzinliğin yanına park ettiğimiz araca doğru ilerledi. Kapıyı ardımdan kapatıp Thomas'ı bulmak için yan tarafa geçtim. Cesetlerin arasından geçerken iyice inceledim.
Thomas bir cesedin yanında durmuştu.
Yanına dikkatlice gittim, gözlerim gelecek ani bir saldırıya karşı etrafı bir radar gibi tarıyordu.
"Boğulmuşlar... Şişkin görüsleri, burun ve ağızlarının yanındaki köpükler bunu gösteriyor. Betonun üzerinde olan su birikintileri bu tezi kanıtlıyor." Dedim Thomas'a.
"Ama cesetler neden burada? Burası deniz değil?" Thomas'ın da bu garip duruma anlam veremediği aşikârdı.
"İşte garip olan da bu Thomas... "
Arkamdan gelen Sarp'ın sesi ile ona döndüm.
"Gidelim buradan. Daha fazla kalmak tehlikeli." Diye bağırdı.
Haklıydı. Gitsek iyi olacaktı. Yoksa burada her ne olmuşsa bize de olması an meselesiydi. Neler olacağını kimse bilemezdi.
Herkes sonunda arabaya binince Zel gaza yüklendi. Şahlanan araba otobanda istikametini bozmadan ilerledi.
Akşam olmuştu çoktan. Güneş batmış, kuşlar sesini bir sonraki güne saklamıştı.
Yol üzerinde bulunan işaret direğinde, kan ile yazılan Latin harfleri bir kelimeyi oluşturuyordu.
"Sis"
Arabanın içinden gördüğüm kadarıyla okuduğum bu kelime bir çok anlam çağırıştırıyordu bana.
İstasyon çok uzakta olmasa gerekti.
"Silahların emniyetini açın. Birazdan varış rotamız da olacağız!"
*************
Selam gençler bölüm sonundasınız...
Nasıl buldunuz yeni bölümü?
Oy ve yorumlar için şimdiden teşekkürler 💜❣️Sizleri seviyorum bay bay 🖐🏻🖐🏻

ŞİMDİ OKUDUĞUN
-İLK DALGA-
FantasySaatler sonra ter kan içinde uyandım. Silik görüntüler zihnimde bir karmaşa eşliğinde dolanıyordu. Gördüğüm kâbusun etkisiyle ellerim titriyordu. Daha doğrusu bütün bedenim zangır zangır titriyordu. İki el yanaklarımı tutup başımı çevirdi. Gözlerim...