3.BÖLÜM: Karanlık Mağara

98 5 0
                                    

Nefes alış verişim hızlanırken zihnim bin bir türlü plan hazırlıyordu. Kaçmak için çok geçti. Ellerim terlerken silahı zor tutuyordum.

Yanımda kıpırdamadan duran Zel sanki bir plan bulmuş gibi bana o imalı bakışlarından birini daha attı.

"Eşyalar sizin olsun... Tamam ama..." Zel cümlesini bitirmeden hızlıca adamların arkasındaki yakıt kamyonuna nişan aldı.

"Sağ kurtulan olursa." Cümlesinin bitimi ile silahını ateşledi. Arkadaki dev kamyon patlarken çığlıklar kulağımı esir aldı.

Zel kolumdan tutup otobanın yanındaki demirliklere çekti. Eliyle suyu gösterdi. Hiç düşünmeden atlayan Zel'i takip edip bende aşağı atladım.

Suya sertçe saplanan bedenim kasıldı. Kendimi toparlar toparlamaz yüzeye doğru yüzdüm. Ancak otobandan fırlayan demir parçalar suya sertçe düşüyordu. Yukarı yüzersem eğer onlardan birinin bana saplanması an meselesiydi.

Görüş alanıma Zel girdi. Ancak yüzdüğü yer yüzey değildi. Suyun dibine yüzüyordu.

Kaşlarım çatılırken sudaki siyahlık dikkatimi çekti. Mağara...

Zel'i takip edip bende dibe doğru yüzdüm. Suda ki basınç ak ciğerlerimi zorlarken karnımı kasıyordum. Bacağıma girmemesini umduğum kıramp bu sefer beni meşgul etmedi.

Mağaranın girişi olduğunu düşündüğüm girintiden Zel İle beraber girdik.

Yaklaşık 2 metre daha yüzdükten sonra su baloncukların yüzey olduğunu tahmin ettiğimiz yere doğru süzüldüğünü farkedip yukarı yüzdük. Kafam suyun altından çıkınca aldığım derin nefes ciğerlerim için bir armağandı.

Gördüğüm kristal ışıltılar mağaranın içini süslüyordu. Sudan bir an önce çıkıp kıyafetlerimde ki suyu yere sıktım.

Zel çantanın içindeki su ile temas ettiği için bozulan radyo ve benzeri teknolojik aletleri çıkarıyordu. Yenmeyecek duruma gelen ekmek ve tahıl gıdaları bir poşette ayırıp onları da bırakıyordu.

Mağaradaki garip ortam nefes alış-verişlerimi hızlandırmışdı. Ne yapacağımızı bilmiyordum. Bir süre burada kalıp dışarı çıkmak en doğrusuydu sanırım.

"Şu an bekleyelim. Bir saat sonra duruma göre dışarı çıkarız." Dedim.

Zel kafasını sallayıp onayladı beni.

*********** *********** *********

Bir gün sonra
Saat: 06.02
Hava durumu: Parçalı bulutlu

"Artık çıkalım." Dedim bu ikinci denememizdi. İlk denemede yamyam sürüsü otobandaydı. Bu yüzden geri mağaraya girmiştik. Neyse ki sudayken fark etmiştik. Zaman biraz daha geçsin diye bir günlük konaklama yeri yapmıştım burayı.

Zel ile birlikte eşyalarla beraber suya girdik. Mağaranın tabanından damlayan su sesinin arkada bıraktığı o ritmik ses tüylerimi ürpertiyordu.

"Hazır olunca dal."
Zel'in mağarada yankılanan sesi ve ardından gelen su sesi onun çoktan dalışa geçtiğini gösteriyordu.

Derin bir nefes alıp bende daldım. Bir müddet sonra gölün geniş tabanı karşıladı beni. Yüzeye doğru yüzerken nefesimi yavaşça boşalttım. Sudan çıktığım andaysa derin bir nefes ile etrafta Zel'i aradım. Bir kaç metre ötede bana el sallıyordu. Yanına yüzerek beraber kıyıya doğru ilerledik. Ayakların tekrar toprak zemin ile buluşunca ciğerlerimi temiz havayla doldurdum. Yorulan bacak kaslarımı dinlendirmek yere çömelip oturdum. Zel de ellerini dizlerine dayamış derin nefesler alıp veriyordu.

"Oha deniz kızı!" Arkamdan gelen erkek sesiyle hızlıca silahımı kaldırıp doğruldum.

Az önce arkamda şimdi ise önümde kalan ağacın yanında bana şaşkınca bakan genç çocuk dili tutulmuşcasına konuşamıyordu.

Namlu ucuna bakan iri kahve gözleri yutkunmasını sağladı.

"B-beyler!" Sesindeki korku birini çağırmak için yeterliydi..

*/*/*//*/*/*//*/*/*//*/*/*//*/

Selam gençler öncelikle bölüm oldukça geç geldi. Bekleyen kişiler için özür dilerim...

Ancak oldukça yorgun ve yazmaktan sıkılmış haldeydim. Ama sizi bırakmak istemiyorum. Desteğiniz için hepinize teşekkür ediyorum ♥️♥️♥️

Diğer bölümü de hemen yayınlıyorum umarım hoşunuza gidecektir ❣️❣️

🥰🥰🥰🥰🥰🥰🥰🥰🥰🥰

-İLK DALGA-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin