Arka tarafından koşarak gelen iki erkek daha Zel ile bana baktılar.
"Bartu bir kerede başına iş çıkarma!" Dedi yanımıza ilk ulaşan kahve saçlı genç.
"Sakin olun kızlar. İndirelim lütfen o silahları..." Dedi arkada kalan genç çocuk. Yavaşça yürüyerek ellerini omuz hizasında yukarı kaldırdı. Güven vermeye çalışmak adına tedbirliydi. İnce kenarlı gözlükleri ardından bakıyordu gözlerime.
"Ellerinizi kaldırın!" Dedi Zel kaba bir ses tonuyla.
Hepsi elini kaldırınca yavaşça yaklaşıp ceplerini ve bel boşluklarını aradım. Bulduğum iki silahı yere fırlattım. Paça arama işlemi de bitince geri çekilip yine tetikte bekledim.
"Kimsiniz ve neden buradasınız?" Dedi Zel çatık kaşlarla. Yağmacı insanlardan olup olmadıklarını kontrol ediyordu.
"İstasyona gidiyoruz. Sizinle bir sorunumuz yok. Grubuz ve eğer bizi öldürecekseniz sağ kalamazsınız. Bilginiz olsun dedim." Dedi kahve rengi saçlı genç.
Gözlerimi kısıp silahımı indirdim. Zel bir iki saniyelik aksamadan sonra bana uyup silahını indirdi.
Karşımızda ki gençlerin rahatladığını kasılan omuzlarının gevşemesi sayesinde anlıyordum.
"Yam yam sürüşü otobanın ilerisine gittiler. Eğer aynı yoldan gideceksek bize katılın. Kendi başınıza o sürüden kurtulamazsınız. "Dedi gözlüklü.
Haklıydı. Sürü önümüzdeydi ve otobanın ilerisinde saklanacağımız yada siper alabileceğimiz şeyler azdı. Ve kişi sayısı olarak da bir sürüyle baş etmemiz zordu. Yardım almamız gerekiyordu.
Zel ile kısa bakışmamız ardından gençlere bakıp derin nefes alıp söze girdim.
"Haklısın. Ama ilk grubunu görelim. Bakalım bizi öldürebilecek güçteki şu grup nasıl bir düzene sahip." Dedim sonlara doğru alay eden sesimle.
Gözlüklü gencin dudağının tek tarafı kıvrılırken kafa salladı. Eliyle ormanın içini gösterip takip etmemiz için ilerledi. Erkekler ilerleyince Zel ile onları takip etmeye başladık.
Yaklaşık yarım saat sonra ormanın derinliklerinde bulunan minik villanın önüne vardık. Gözlüklü çocuk eliyle durmamız için işaret verdi. Tedbir amaçlı içeridekilere haber vermesi gerektiğini anladım.
"Beyler! Biz geldik! Misafirimiz var!" Dedi yanımdaki genç çocuk.
İçeriden gelen bir kaç tıkırtıdan sonra evin içinden iki genç daha çıktı.
İkisinde kaşları çatık bize bakarken gördüğüm sima tanıdık gelmişti. Ormanda karşılaştığım Thomas ve şu genç. Sahi ismi neydi?
Bize bakan çatık kaşlar dört tane olunca gözlüklü elleriyle bizi gösterip açıklama yaptı.
"Bu iki kız da bizim gideceğimiz yeni rotadan gidiyormuş. Tek başlarına ölürler. Bende gruba davet ettim. Belki yardımcı olurlar. " Dedi. Verecekleri tepkilerden emin olamıyor gibiydi. Sesli yutkunuşu beni de ürküttü.
"Sarp bir dakika konuşabilir miyiz?" Dedi iri yarı olan.
Sarp kafa sallayıp içeri girdi. İri genç de arkasından girdi. Demek ki gözlüklünün adı Sarp.
Diğer üç genç yanımıza ilerledi.
"Seni tanımak. Orman..." Thomas bana emin olmak istercesine sorgular bir biçimde baktı.
Kafamı salladım.
Thomas elini uzatıp kafasını eğdi hafifçe.
"Ben üzgünüm. Seni yaralamak istemiyordum. " Dedi. Sesinde ki pişmanlık belliydi. Zel'e de aynılarını söyledi.
"Size katılmayı düşüneceğiz." Dedim bana bakan diğer iki kişiye.
"İsteyen de yok." Dedi siyah saçlı genç. Sahi ismi ne idi?
"Emir!" Dedi yanında ki.
Demek ki siyah saçlı Emir.
Bence ilerleme kat ettim. Dedektif olmalıydım...
****************************
Selammmm...
Nasılsınız???
Ben iyiyim❣️
Fazla uzatmak istemiyorum çünkü elim ağrıdı jsjsjjs
Her neyse sizleri çoook seviyorum...
Desteğiniz için minnettarım ❣️
Oylar ve yorumlar içinde çok teşekkür ederim ❣️♥️
Bayss
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-İLK DALGA-
FantasíaSaatler sonra ter kan içinde uyandım. Silik görüntüler zihnimde bir karmaşa eşliğinde dolanıyordu. Gördüğüm kâbusun etkisiyle ellerim titriyordu. Daha doğrusu bütün bedenim zangır zangır titriyordu. İki el yanaklarımı tutup başımı çevirdi. Gözlerim...