MULTİDE Demir
Ertesi gün kalkıp kahvaltıya indik ve bir yandan da bize bakıyorlar mı diye bakıyorduk. Hiç de onlar değil gibiydiler. Gayet normaldi her şey. Kahvaltıdan sonra odaya gittiğimizde annemler aradı. Abimle falan konuştuk. Bensiz güzelmiş;( Neyse işte. Sonra telefon yine zırladı:
"Siz hala burda mısınız ?! "
Açıkçası korku yerine merak vardı bende. Çünkü herkes böyle bir şey yapabilirdi. Anormal değildi bence. Hatta ben bile yapabilirdim.
O Yüzden pek fazla uğraşmaya niyetim yoktu. Biz buraya tatil ve kayak için gelmiştik. Bunla uğraşamazdım. Ben de müzik dinlemeye başladım.
Ders ( kaykay dersi ) saati geldiğinde hepimiz bahçedeydik ve herkes yeni numaraları öğrenmek için heyecanlıydı ( ben dahil).1saat sonra
Kitabımı açmış okuyordum. Telefon zırladı :
Ciddiye almamakla kararlısınız demekBu kişi bizi mi dinliyordu ?!
Yani buralarda olmalıydı.Ama ben n'aptım :
Brownilerimi yedim ve bu televizyonsuz odada televizyon aramaya başladım :)
Yani odayı keşfe çıktım diyebiliriz. Oda biraz küçük olsa da güzel bir Havası vardı. Duvarları beyaz ve mavi karışımı çok açık bir maviydi. Bu da odayı daha şirinleştiriyordu.Ardından Zeynep Hoca nın sesi duyuldu.
Ezgi'yi ve Miray'ı uyandırıp bahçeye çıktım. Akşam olduğu için dışarıdaki ışıklar çok güzel gözüküyordu. Armut koltuklara oturup filmi beklemeye başladık. Bu film bir kaykaycının hayatını anlatıyordu. Bu nedenle herkes pür dikkat izliyordu ve böylece telefonumdan gelen sesi farketmediler.
Zırrr:
Annecim iyi misin, ne yapıyorsunuz
Cevap verdim:
Film izliyoruz anne :)Telefon tekrar zırladı . Ama bu kez annemden değildi:
Bırak telefonu da bari filmi izleBen bunu anlayamıyordum. Ne şimdi bu ?!
Ezgilere anlattım hemen , Ezgi'ye gelmemiş mesaj. Zaten Miray a gelmiyordu.
Uğraşacak halim yoktu. Biraz film hakkında konuştuktan sonra uykuya daldık.Sabah o güzel sucuk kokusuyla uyandım. Bu kokudan parfüm yapılsa alırım.
Miray ve Ezgi uyanmıştı bile. Tuvalet kavgası yapıyorlardı. O sırada aralarından geçip tuvalete daldım. Aynadaki kimdi öyle. Tam bir Bad Hair Day başlıyordu. Onlar kapıyı kırmadan saçlarımı da düzeltip çıktım. Hemen bir kot ve t-shirt geçirdiğim gibi kahvaltıya fırladım. Sucuklara kavuşma vaktim gelmişti. Gittiğimde az kişi vardı. Kahvaltımı alıp bir masada sucuklarını yemeye başladım. Çok yavaşlar n'apıyım. Ardından Selin, Ekin, Baran, Pınar,Gökçe beşlisi göründüler. Hadi Ezgi gelin bunlarla tek başıma durmak istemiyordum. Hayır , tabisi de korkmuyorum. Oh şükür ki geldiler. Arkalarından Demir de geliyordu:
- Günaydın
-Sonunda geldiniz
-Hâla mesaj geliyormuş
-Of boşverin ya valla işim gücüm yok onla mı uğraşcam. Ayrıca önümüzde bir yarışma var 2.tura kalmalıyız ona odaklanın-Bi yerlerimizi kırmazsak güzel dikkat et sen
-Of tamam hadi artık ben yemeğimi bitiriyorum aa
-Bekleyemedin mi ?
-Üzgünüm
Yemeğimi bitirip onları beklerken Selinleri dinlemeye başladım.Tabii ki duyamadım. Ders saati gelmişti. Bu orman gibi yerde ikili gruplar halinde kayarken bir yandan da burayı keşfedecektik. Güzel de bir gün boyunca insan burda kaybolur. Gruplaştık. Eşim şirin yüzlü uzun saçlı bir kızdı. Adı Aslı'ymış.
Iyi birine benziyordu. Daha önce bu kıza hiç dikkat etmemiştim. Süper kayıyordu.
Kayarak ordan uzaklaştık. Bir yandan da konuşuyorduk. Galiba çok arkadaşı yokmuş hatta hiç yokmuş. Hayret kızın nesi var be
Neyse uzun uzun kaydık. Bu arada mesajdan uzaklaştığım için seviniyordum. Telefonumu kulübede bırakmıştım. Telefonsuzluk da ayrı bir rahat. Mesaj yok çalmıyor kaybedemiyorsun sorumluluk yok süper.Öyle uyumlu bir kızdı Aslı . Ama pek mutlu değildi sanki. Merakımı yenemeyip sordum:
"ASLI sen iyi misin , pek mutlu görünmüyorsun?"
"Yoo çok iyiyim ben "
"Hadi ama benden sır çıkmaz"
"Bi şey yok"
"Hadi şuraya oturalım"
Olduğumuz yere oturduk.
Ben İmâlı İmalı bakınca
"Birçok şeye üzülüyorum işte. Annemler ayrılıyorlar ben de bu yüzden geldim zaten buraya. Galiba başka bir şehre taşınacağız, buna pek üzülmüyorum çünkü zaten beni bağlayan bir şey yok buraya, bir arkadaş, okul, çevre, aile. Arkadaşım yok, kendimi yalnız hissediyorum çok yalnız. Sanki ben hayaletmişim gibi işte. Derslerimde düştüm bu yüzden annemler de bana kızıyorlar. Kısacası kötü durumdayım ve üzülmemeye çalışıyorum, buraya gelmemin nedeni de bu. Yarışmayı da boşverdim. Bu ruh haliyle yarışmaya katılamam."
Ben:
"Öncelikle çok şirinsin, tatlısın ve süper kayıyorsun. Eğer diğerleri seni keşfedemiyorsa bu senin değil, onların hatası. Sen iyi birisin. Ayrıca artık biz varız. Daha yeni tanışmamıza rağmen bunu farkettim. Stres yapma bunları, Büyüyünce bunlara bakıp güleceksin ya da çok güçlü olduğunu fark edip kendinle gurur duyacaksın. Çünkü hepsi bir gün geçecek. Emin ol. Hem belki taşınmanız avantajdır. Yeni çevre, arkadaşlıklar.. Ne dersin?! Yarışmayı da boşverme bence Süpersin kızım ya"
deyince gözyaşları durmaya başlamıştı ama gerçekten çok üzgün gözüküyordu. Yanakları kıpkırmızıdan da öte bir hal almıştı. Ama galiba sözlerim onu biraz olsun ikna etmişti üzülmemesine.
Hiçbir şey demedi. Ayağa kalkıp kaymaya devam ettik.
Ona nasıl kaykayla başladığını sordum.
"Boşversene" dedi umursamazca
"Kötü anıların mı var?" diye sorunca
"Beni yarı yolda bırakanlar vardı da " dedi.
Üstüne gitmedim.
Bir göl çıktı karşımıza
"Haydi ayaklarımızı ıslatalım "
"Pek iyi bir fikir değil "
"Bundan daha iyi fikir olamaz ,gel buraya " onu göl kenarına getirdim zorla. Ayakkabılarını çıkardım ve göle ayaklarımızı salladık. Bir yandan bağırıyordu:
" Hey dur yapma istemiyorum! "
" Bence istiyorsun" yüzüne su attım ve böylece 10dk'lık su savaşımız başlamış oldu.
" Ya ben seni bu kadar ıslatmadım ama "
"Dur orda, bitmedi " ....
Bayağı ıslanmıştık. Güneşe yöneldik uzandık. Güneş batmadan kıyafetlerimizi kurutma çabasındaydık. Bu arada çok eğlendik tabi ki. Bol bol konuştuk ( hiç susmadık ki )
Güzel vakit geçirmiştik. Saat 4'e gelince toplanma yerimize gittik.
Hepimiz çok açtık. Yemekhaneye koştuk. Nee?! Demir, Baran, Ekin oturuyorlardı. Bunlar bayağı kankaydı ya. Miray :
"Boşver ya n'olcak " evet bir şey olmazdı tabi ama ne bileyim ben hala bu gizli numara işinin onlardan çıktığını düşünüyordum. Demir'i de onların tarafına alamayacakları ne malum?! Panikatak mıyım ne ?
Amaan dedim yemeğimi yedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaykay
Teen FictionBugün yine Ezgi' yle kaykaylarımızı alıp sitenin çevresinde birkaç tur attıktan sonra dondurma almaya gittik. Ben her zamanki gibi kavunlu ve frambuazlı aldım. Dondurmayı yerken biraz daha dolaşmaya devam ettik. Yoldan geçerken yerde bir broşür görd...