İSTANBUL

85 8 0
                                    

Sabah dokuzda, İstanbul'a varır varmaz otele yerleştik. Annemlerin gelmesini istemedim. Zaten çalışıyorlardı. Ama onların burada olması bu işin ciddi olmasına ve benim daha çok heyecanlanmama yol açacaktı. Bunu biliyordum. Miray, Demir, Baran zaten buradaydı. Evet Baran. Çünkü Baran'ın o olduğuna kesinlikle inanmıyordum. İnanmak istemediğim için değil. Öyleydi. Mantığım da böyle söylüyordu. Bu telefon olayı sadece bir kandırmacaydı. EKA her kimse bunu yapmak onun için zor değildi. O günden sonra EKA'yla konuşmayı denemedim. Çünkü zaten bu yarışmayla meşguldüm. Bir haftadır her gün Baran ve Ezgi'yle çalışıyorduk. Bazen altı saat. Baya bir yol
kat ettiğime eminim. Baran gayet normal davranıyordu. Hatta Baran'la Demir'den daha yakın olmuş gibiydim. Demir'le Miray buradaydı tabi ki.
Tam destek buradaydılar. EKA'dan gelen e-maillere bakmıyordum. Birkaç tane birikmişti sanırım. Kısacası umursadığım tek şey yarışmaydı. Yarın.

Yolculuk uzun sürdüğünden hepimizde bür yorgunluk vardı. Ayağımdaki vansları çıkarmak ve yatağa uzanmak için can atıyordum. Ezgi'yle aynı odada kalacaktık.
Otel büyüktü. Daha büyüklerini gördüm ama bu da büyük sayılırdı. Krem rengine boyalı duvarlarında pencereler dikkat çekiyordu. Yuvarlak ahşap pencereler ve önlerinde çiçekler mükemmel görünüyordu. Sonuçta burası oteldi. Otel havasından çok ev gibiydi. Bu değişik ve güzeldi. Bunlara kısa bir süreliğine dikkat edebildim. Bir an önce odamıza kavuşmak istiyordum.
İşlemler yapıldı ve işte o buluşma anı. Ayakkabılarımdan kutulduktan sonra yatağa suya atlar gibi atladım. Rahatlama hissi. Sonra da aklıma yarışma geldi. Yarın olacak olan final.
Sonra da uyumuşum.
Kapı sesiyle uyanmam bir oldu. Bunun kapı sesi olduğunu fark edince de hemen ayağa fırladım.
"Kim o?"
" Ne yapıyorsunuz. Saat bir oldu."
Baran. Kapıyı açtım. Korkunç görünüyor olmalıydım. Uyanınca güzel görünenler sadece filmlerde vardır değil mi? Öyle insanlar varsa buradan onlara sesleniyorum. Bu işin sırrı falan varsa beni de bilgilendirin lütfen.
Güldü.
" Yeni mi uyandınız? "
" Sayılır. Ezgi uyanmadı ama."
" Hahah, ben uyandırdım yani."
" Sanırım."
" Yemeğe iniyorduk biz de. Ama bir süre daha bekleyebiliriz sanırım. "
" Güzel olur çünkü Ezgi'yi uyandırmam gerekecek. Yani biraz çaba gerektiren bir iş. "
" Kolay gelsin. Yan odadayız. Giderken tıklatın. Demirler de hazırlanıyorlar."
" Tamamdır."
" Ya senle bir ara konuşabilir miyiz?"
" Neden?"
" Konuşalım işte. Sen hazırlan. Ezgi hazırlanana kadar konuşalım. Kapıya gelirsin."
" Peki."
Konuyu tahmin edebiliyordum.
" Ezgi uyaaaaan!" diye bağırıyordum bir yandan hazırlanırken.
" Heeeemen! "
Telefonumdan gelen mesaja baktım.
" Kötü taktik. Bağırarak mı uyandırıyorsun. Yardıma ihtiyacın var mı?"
" Sesim oraya kadar geliyor mu?"
" Rahatça."
" ;( hallediyorum tamam."
" Hadi gel artık."
" Tamaam."
Ezgi'ye yastık fırlattım. Vurmaya başladım.
" Tamam uyandım. Git artık sen."
" Nereye?"
" Baran'ın yanına."
" Uyanık mıydın sen ya. Neden uğraştırıyorsun o zaman pis evlat
" Yarı uykuluydum herhalde. Beynim açıktı."
gülümsedi.
" Gidiyorum. Sence ne hakkında?"
" EKA."
" Öğrendi mi dersin?
" Fark etmiştir bir şeyler artık."
Kapıyı tıklattım. Baran hemen çıktı.
" Hadi yemeğe inelim. "
Yemeğimizi aldık ve Ezgileri beklemeye başladık.
"Anlat hadi."
" Neyi anlatayım Baran?"
" EKA'yı mesela. Bana neden söylemedin?"
"Çünkü umursamadım onu, olay haline gelmesini istemedim. "
" Bana soğuk davranıyordun. Benden şüphelendiğin için mi? Selin anlattı her şeyi. Zaten bir şey olduğunu anlamamak çok zordu. Ben de evime geldiğinizde bir şeyleri fark ettim. Hem  garip davranıyordunuz. Hepiniz. Ama ben zaten başından beri biliyordum. Bana anlatmanı bekledim. Ama sonunda beklemenin mantıklı olmadığını anladım. Söylemeyecektin çünkü."
" Artık onun maillerine bile bakmıyorum.Umursamıyorum. Sana söylemek, saçma şeylerle ıpraşmak istemedim."
" Bence Aslı."
" Ne?"
" Aslı, emin değilim ama büyük ihtimalle. "
" Neden?"
" Beni evde bağlayan kişi evde bir şeyini unutmuş. Bir defter. İçini açtığımda soyadı yazmasa da Aslı yazıyordu. Annen geçen gün bizdeydi. Konuşurlarken duydum. Aslı senin eski komşunmuş. Bunu bilirsin sanmıştım. Bu bir şeyleri aydınlatır belki."
" Aslı bana onun sen olduğunu söyledi. EKA'yı aradı ve senin telefonun çaldı. Kimin aradığını hatırlıyor musun? "
" Sadece bir numara. Bunu planlaması çok zor değil zaten."
" Çoğu kez de Selin olduğunu düşündük."
" Selin duygularını saklamaz, böyle şeylerle uğraşmaz."
" Haklısın."
" Bana güvenmediğin için mi söylemedin?"
" Ne, hayır hayır. Alakası yok. Dediğim gibi işte. Sana güveniyorum."
" Umarım öyledir."
" Öyle. "
Biraz duraksadım. Aslı. O'ydu. Bu yüzden evde anneler buluştuğunda gelmemişti. Annem neden söylememişti. Ona Aslı'dan bahsetmemiştim ama yine de bildiğimi sanardı. Peki bunda ne var? Neden böyle bir şeye başvurdu. Ne gerek vardı. Benim suçum neydi? Aslı'ya soracak çok şeyim vardı. EKA Aslı'ysa.
" Hey hey hey, siz ikiniz."
Demir bize bakıyordu.
" Ne konuşuyorsunuz bu kadar ciddi?"
" Belli oluyor mu o kadar? " dedim gülümseyerek.
" Yok hayır."
Ezgi ve Miray da arkasından geldi.
Yemekte eski komşu hakkındaki düşüncelerimi dile getirdim. Ezgi onu hatırlayamadı. Hatırlaması garip olurdu zaten. Ama ben. Ben
nasıl unuturum!
Bunu defterime yazdığımda fark ettim ama eski komşum Aslı. Baş harfleri EKA. Bu doğru olabilir miydi? Öyleydi işte. Tüm yollar Aslı'ya çıkıyordu.
Aslı yarın gelecekti büyük ihtimalle.  Onunla mutlaka konuşmalıydım. Yarışmadan önce.

KaykayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin