EKA

524 26 11
                                    

E- mail'imi açtım ve EKA adlı kullanıcıdan gelen postaları gördüm. EKA'nın Gizli Numara olacağını düşünüp mesajlarına yöneldim. Yanılmamıştım.
" Geldin demek"
" Kimsin?"
" Sana ne"
" Benimle oyun oyun oynama"
" Buna sen karışamazsın"
" Neyin peşindesin"
" Senin"
" Onu anladık, niye, ne yaptım ben sana?"
" Anlayacaksın"
" Bak yeter artık, seni polise falan vermemi mi istiyorsun?"
" Kim olduğumu Öğrenmek istiyorsan dediklerimi yapacaksın"
" Oldu canım"
" Sen bilirsin, zaten ben eğleniyorum"
" Beni mi izliyorsun"
" Niye cevap vereyim?"
" Ne istiyorsun"
" Öncelikle sorularıma cevap ver"
"..?"
" Annenle niye gitmedin"
" Bunun seni ilgilendireceğini sanmıyorum"
" İşim gücüm var, dediklerimi yapmayacaksan baştan söyle"
" Gitmedim çünkü yorgundum, evi özlemiştim"
" Evi özledin ama eski arkadaşını özlemedin öyle mi"
" Özledim ama ne zamandır görüşmüyoruz zaten, arkadaşlığımız durdu gibi"
" Sen izin vermezsen durmaz. Neyse o arkadaşını anlat o zaman adı ne"
" Eski evde komşuyduk. Beraber kaykaya başladık. Sonra taşındık, zaten hemen sonra onlar da taşındı."
" Üstelik kaykaya başlamışsın, adı?"
" Napcan"
" O kısmıyla ben ilgilenirim, cevap ver, yoksa adını unuttun mu?"
" Bilmiyorum "
" Birlikte kaykaya başladığın arkadaşının adını unutamazsın herhalde, çok salaksın"
" Düzgün konuş"
" Yoksa?"
" Var"
" Şimdi espiri mi yaptın.Aranıza biri mi girdi, niye ayrıldınız?"
" Son zamanlarda Ezgiler taşındı siteye, o sırada Ezgi'yle arkadaş olduk"
" Ve adını unuttuğun kızı sattın o gelince"
" Gibi ama o uzaklaştı, peki bunları niye soruyorsun"
" Senin nasıl bir insan olduğunu herkes öğrenmeli"
" O zaman çok küçüktük, neyin kafasındasın sen ?"
" Peki ya Baran?"
" Selin'sin değil mi!?"
" Ne Selin'inden bahsediyorsun"
" Selin bak sensin biliyorum"
" Dıııııt, yanlış, bilemedin"
" Ya bak kimsin çık ortaya"
5 dakika boyunca beklemeyi sürdürdüm, cevap yoktu.
En azından konuşarak ağzından bir şeyler alabilirim herhalde.
Selin olma ihtimali yok değildi. Hayatımı mı öğrenmeye çalışıyordu yoksa?
Misafirlik, eski anılarım, Baran? Gerçi Baran ne alaka ya! Selin nasıl böyle bir şey düşünebilir! Bu Saçma düşünce kafamı kurcalamayı bıraksa iyi olurdu. Ayrıca sadece domates atıp aynı eşleşmede olmuştuk, başka?
Böyle bir şey olabilir mi? Daha tanımıyorum. Bildiklerim, okulu, yaşı, arkadaşları, iyi, eğlenceli, biri olduğu, köpeklerden korktuğu, korkarken çok komik göründüğü, birisi ona domates attığında gülmesinden ibaret. Çok gibi görünse de bunlar bir insanı tanımlamak için yeterli bile değil.

YARIŞMA GÜNÜ

Insanlık için küçük, benim için büyük olan o gün geldiğinde her zamanki kalktığımdan daha erken saatte uyanıp hemen hazırlandım. Saat 8'di.
Yarışma yeni yapılan kaykay kulübünde saat 13'te yapılacaktı. Gevrekle birlikte kahvaltımı yapıp biraz alıştırma yaptım. İlk elemeler bugün yapılacaktı. Heyecanlıydım. Ama daha birsürü elemeden geçeceğimiz için alışmam gerekiyordu. Annemlerin
" Yaparsın sen "
" Başaracaksın" gibi sözlerini dinledikten sonra sarı Vans'larımı giyip Ezgilerle buluşmaya indim. Demir ve Miray dışında herkes vardı. Herkes dediğim Ezgi yani. Miraylar gelince yarışma yerine gittik. Saat 12 olmasına ,yani yarışmaya bir saat olmasına rağmen kalabalıktı. Kulübü gezmeye başladık. İçeri bölüme girdik. Girişteki biraz kilolu teyze güvenlik gibi bir şey olmalıydı. Kadın somurtmuş bir yüz ifadesiyle dergi okuyordu. İlerde kafe görünüyordu. Evet buranın kafe'si bile vardı. "Kaykay Kafe" Arkada da kocaman kapılı bir oda vardı. Kapının yanındaki yazıda " Kaykay Salonu" yazıyordu.
" Kaykay Salonu ne ya" diye sordum
" Bence hareketleri burada deniyorlar" dedi Miray.
Ezgi " Yeni hareketler buluyorlardır ya da" derken kapı açıldı ve orta yaşlı bir adam çıktı. Hemen içeriye bakmaya çalıştık. Kocaman bir salondu, kaykaycılar hareket denemekle meşguldüler.
Hoparlörden ses duyuldu:
" Yarışmacıların parkurun yanında toplanmaları rica olunur. Seyircilerin alanın dışında beklemeleri rica olunur"
Saat 12.50'ydi. Parkurun yanına gittik. Selin gelmişti, yanında sevgili arkadaşları vardı. E doğal olarak Baran da vardı. Konuşuyorlardı.
Demir
" Aslı' yı gördünüz mü?"
" Hayır, arayalım mı"
Miray
" Arıyorum... açmıyor"
" Yoksa gelmedi mi, bana yarışmayı boşverdiğini söyledi" diye atladım.
" Üzüntülü zamanlarda olabilir ama katılması lazım yarışmaya"
" Arıyorum hâla ama cevap yok"
" Evine mi gitsek"
" Evini bilmiyoruz" dedim.
" Mesaj gönderdim, inşallah gelir"
...
İsmim okunduğunda rezil olmamak için dua ediyordum. Giderken arkamdan bir fısıltı duydum: " Başaracaksın, eminim." Hemen arkama dönüp baktım. Aslı'ydı. Gelmişti. Bana destek oluyordu. Seviyorum bu kızı. Hemen kaykayımı alıp çıkacaktım ki telefonum titredi. Merakımı yenmem imkansız gibi görünüyordu ve bu yüzden hemen elimde duran telefona baktım.
" Yapamayacağını biliyorsundur umarım"
Gizli Numara
Sana inat yapacağım GN !!
İsmimin olunmasının ardından " Büşra Yaprak" sesi duyuldu.
Rakibim kız demek ki!
Sahneye fırladım heyecanlı bir halde. Mor kaykaylı, kızgın bakışlı kızı görünce ürktüm bir an. Nasıl bakıyordu öyle! Bana değil , her yere. Galiba bakışı öyle. Charlie'nin Çikolata Fabrikası'ndaki sürekli sakız çiğneyen kızı andırıyordu. Evet, hem kısa saçlı, hem de ağzında sakız vardı. Kız duraksamadan başladı. Yüzüme bile bakmaya zahmet etmedi.
Ilk önce çok da zor olmayan bir hareket yaptı. Kolayca yaptım hareketi. Sonra ben de çok zor olmayan bir hareketle başladım. Zorlar sona!! Beşincide hiç izlemediğim, bilmediğim, zor bir hareket yapmaya başladı. Heyecanlandım yeniden. Gizli Numara'nın sözlerini hatırladım. Ama üzülmenize izin vermiyorum. Çünkü kız hareketi yarım bıraktı. Yani hareketi sonlandıracakken sakızı düştü ve kaykayı havaya uçtu, kız da yere yuvarlandı tabi. Şansım mı varmış?! Ama şöyle bir şey var ki, kız kötü düştü. Ama ağlamadı ya da yüz ifadesini değiştirmedi. Kararlıydı kızgın bakışlarında. Üzüldüm ama üzüntümün sevincimi bastırmasına izin vermeden sevincimle üzüntümü bastırdım. Kıza yardım etmeye çalıştım. Kız ise " Iyiyim ben ya " demesini sürdürüyordu. Kucaklamalarına yardım ettim en azından.

KaykayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin