17. BÖLÜM

547 16 7
                                    

"Yanan taraf bir tek sen değilsin Meriç!" Diyip öpüşmeyi bu sefer ben başlattım.

Ellerim Meriç'in t-shirt ünün içine sokup sert kaslarını okşamaya başladım kadınlığımda hissettiğim sıvıyla daha fazlasını istiyorum. Bu kadarı bana asla yetmeyeck gibi.

Kapının açılmasıyla yoğun arzularımdan kaybettğim iradem yavaş yavaş gelmeye başladı. Meriç'i üzerinden atıp kapıya baktığım da gelenin Duru olduğunu gördüm. Koşarak yanına gidip onu kucağıma aldım. Umarım bizi görmemiştir.

"Gel bebeğim biz akşam yemeği hazır mı ona bakalım he ne dersin?" "Gidelim aşkım." Duru ile aşağıya indiğimizde sofra hazırdı, bir bizler yoktuk. Mutfaktan çıkan Meftune abla "nerdesiniz yahu yemekler soğudu?"

"Geldik Meftuş!" Duru'yu sandalyeye oturtup sonrada kendi yerime kuruldum. Zaten hemen sonra da Meriç geldi.

"Yavrum senin yüzün neden kızarmış, aman Allah'ım yoksa ateşin mi var?"

"Sıcak ya buralar ondandır. Merak etme sen, yok bir şeyim." Meriç'in hınzır ses tonu kulaklarıma doluşmaya başladı. "Aa öyle mi Akın, aslında hava durumu pek öyle demiyor!" Pisliğe bak ya sanki bilmiyormuş gibi bide üstüme geliyordu. Susmaya devam ederek yemeğe  devam ettim. Zaten utancımdan başımı kaldıramıyorum!

Yemek sonunda sessiz sedasız bitmişti. Biz Duru ile çizgi film izlerken Meriç'te çalışma odasında işlerini hallediyordu. Duru başını kucağıma koyup elimi saçlarıma götürünce okşamaya başladım. Başına minik bir öpücük kondurup geri çekildim. Aklım akşam yemeğinden önceki olaylardaydı. Hem utanıyorum hem de tatlı bir heyecan basıyordu. Bu soğuk havada alevler içinde yanıyordum.

'Ben senin ilacının ne olduğunu pek iyi bilirim!'

'Neymiş benim ilacım?'

'Meriç!'

'Sus be terbiyesiz! Hem sen uzun zamandır yoktun neden şimdi geldin ki?'

'Sus lan göt sana mı sorucam ne zaman geleceğimi? He sürtük, oruspu, fahişe!'

'Aman sen de ne ağzı bozuk bir şey çıktın hiç yakıştıramadım, sen benim iç sesimsin kendine gel!'

'Az kaşara bak hele! Sana mı sorucam nasıl konuşacağını lan angut siktir git!' tövbe yarabbim bir kendi iç sesimle kavga etmediğim kalmıştı o da oldu. Ellerimi havaya kaldırıp Allah'ın bana aklı fikir vermesi için havaya kaldırıp dua ettim.

Duru'dan ses seda çıkmayınca küçük masum meleğe baktığım da uyuduğunu anladım. Duru'yu yukarıya çıkardıktan sonra üstünü değiştirdim. Yatağı yatırıp üstüne yorganını çektim. Benim güzel meleğim ne kadar çok babasına benziyordu. En çokta dudağı benziyordu. Allah'ım sen bana akıl fikir ver yoksa ben doğru yolu bulamayacağım.

  Odama çıktığımda üzerimi değiştirip telefonu elime alıp Maya'ya 'merhaba Maya hanımla mı görüşüyorum?'  diye tüm ciddiyetimle sordum.

' Evet ta kendisidir,ne istemiştin?' kıkırdayıp cevap verdim

'kendileri kuzenim olur, ona söylemem gereken önemli bir şey varda.'  Maya'nın sesi heyecanlı bir şekilde gelmeye başladı

'ne,kime, noldu?'

' Dur sakin ol! Meriç akşam yemeğinden hemen önce senle konuştuklarımızı duymuş, peşimi bırakıcak gibi değil!'

'sen ne yapmayı düşünüyorsun bu konuda peki?'

'anlatıcam ona her şeyi en kısa sürede hemde!'

'isabet olur nerdeyse mercimeği fırına vericeksiniz ama Meriç seni erkek zannediyor! Zavallı meriç.'

'Sen benim moralimi boz diye aramadım ben seni!'

'Zaten doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar'

'Tamam bacım sen haklısın hadi iyi geceler.' cevap beklemeden telefonu kapattım. Yoksa bu konuşma daha da uzar gibiydi.

   Ilık bir duş alıp yatağa girdiğimde hala aklımda Meriç vardı ben iflah olmaz bir kızım.

  Meriç'e her şeyi anlattığımda ne tepki verecek acaba? Beni anlar mı ki, yoksa elimi bırakıp gider mi?





Uzun bir aradan sonra sizlerle olmak çok güzel bir sonraki bölüm en kısa zamanda. Görüşmek üzere

BAKICIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin